"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında birleştirilek görülen tapu iptal-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 19/03/2021 tarihli ve 2021/233 E- 2021/319 K sayılı karar davalılar ... ve ... vekilince temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin 03/05/2021 tarihli ek kararı ile hükmün temyize konu miktar yönünden kesin nitelikte olduğu gerekçesiyle davalıların temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davalılar İbrahim ve ... vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 16.02.2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen asıl dosya davacıları ... v.d. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen asıl dosya davalıları vekilleri Av. gelmediler. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen dava davacılar, mirasbırakanları ...’nin maliki olduğu 112 ada 5 ve 123 ada 2 parsel sayılı taşınmazlarını 05.03.1990 tarihinde davalı ...’a; onun da 04.01.2001 tarihinde davalı ...’a satış yolu ile temlik ettiğini, davalı ...’un da 03.09.2003 tarihinde satış göstermek suretiyle davalılar ... ve ...’ye devrettiğini, davalılardan ...’in davalı ...’in bacanağı, diğer davalı ...’un ise davalı ...’in yakın arkadaşı olduğunu, kök murisin taşınmazlarını satmasını gerektirir bir nedeninin bulunmadığını, davalılar ... ve ...’un kayden malik görünme dışında taşınmazlar üzerinde tasarrufta bulunmadıklarını, yapılan tüm işlemlerin kız çocuklarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalılar ... ve ..., ara maliklerle bir ilgilerinin olmadığını, murislerinin mal kaçırma amacıyla hareket etmediğini, nitekim mirasbırakan ...’in, bu taşınmazlar haricindeki çok daha kıymetli taşınmazlarını da üçüncü kişilere sattığını, babalarından kalma iki taşınmazı gelecek nesillere aktarmak amacıyla almalarının doğal olduğunu, davalılar ... ve ..., taraf sıfatları bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 04/07/2019 tarihli ve 2016/1121 E., 2019/383 K. sayılı kararıyla; davalılar ... ve ...'ın tapu maliki olmadığı, bu durumda aleyhlerine tapu iptali ve tescil talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle bu davalılar yönünden asıl ve birleşen davaların pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalılar ... ve ... yönünden, murisin taşınmazlarını kız çocuklarından mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğine ilişkin iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle, bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda belirtilen taşınmaz üzerinde 15-20 yaşlarında kayısı ağaçlarının bulunduğu hususuna değinilmediğini, tanık ifadelerinin de Yerel Mahkeme tarafından doğru yorumlanmadığını, yanlış yorumlama ile karar verildiğini, ayrıca dava konusu taşınmazlar dışında daha kıymetli taşınmazların da o dönemden önce ... tarafından 3. kişilere satıldığının tapu kayıtlarından anlaşıldığını, bununla beraber, davacı tanıklarının beyanlarında ...'nin maddi durumunun iyi olduğunu, 65 yaş aylığı bağlatmak için taşınmazları sattığını söylediklerini, ancak bu hususun doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19/03/2021 tarihli ve 2021/233 E - 2021/319 K. sayılı kararıyla; yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, mirasbırakanın hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar bir biçimde bir paylaştırmanın yapıldığının kayden saptanamadığı, murisin dava konusu taşınmazları erkek çocuklarına gerçekte bağışladığı halde ara malikler vasıtasıyla muvazaalı olarak temlik ettiği ve temlikin 01.04.1974 tarihli ve ½ sayılı İnançları Birleştirme kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunu'nun 213 ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan iptale tabi olduğu saptanarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verilmiş, anılan kararın davalılar ... ve ... vekili tarafından temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 03/05/2021 tarihli ek karar ile verilen hükmün kesin nitelikte olduğu, temyiz kabiliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle temyiz isteğinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi ek kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf talepli dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın bozulmasını istemiştir.
3.Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptal tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması halinde anılan Kanun’un 366. maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak pay oranında açılan tapu iptali-tescil davalarında, davacılar ve davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, dava değerinin davayı açan mirasçı veya mirasçıların her birinin payına isabet eden değer olacağı kuşkusuzdur.
Dosya içeriğine göre, dava konusu taşınmazların asıl davada dava tarihi olan 14/10/2016 itibariyle toplam değerinin 1.148.682,60 TL olarak tespit edildiği, asıl davada davacıların her birinin 3/144’er miras payına karşılık gelen değerin 23.930,88 TL olduğu, anılan miktarların her birinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesinin karar tarihi itibariyle kesinlik sınırı olan 78.635,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır.
Temyiz dilekçesinin reddine ilişkin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen ek karar asıl dava yönünden, yukarıda anılan Kanun hükümlerine uygun olduğundan temyiz isteminin reddi ile söz konusu ek kararın asıl dava bakımından onanması gerekir.
3.3.2. Birleştirilen davalar yönünden yapılan incelemede; dosya içeriği ve toplanan delillerden; davaların 10.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazların sadece asıl dava tarihi itibariyle keşfen belirlenen değerleri toplamı esas alınarak sonuca gidildiği, birleşen dava tarihleri itibariyle değerin keşfen saptanmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.
Aynı Yasa'nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
3.3.3. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak ya da ek rapor alınarak Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca taşınmazların birleştirilen davalar tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
VI. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 03.05.2021 tarihli ek kararın asıl dava yönünden ONANMASINA,
2- Davalıların kararın (V/3.3.2.) numaralı paragrafında değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 19/03/2021 tarihli asıl kararı ile 03/05/2021 tarihli ek kararının (birleştirilen davalar yönünden) ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Malatya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılardan tahsiline; alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 16/02/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.