Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6649 E. 2022/4084 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali, terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkımı istemine ilişkin davada, mahkemenin kararının hukuka uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, kıyı kenar çizgisi tespitinde usulüne uygun hareket etmeyerek, gerekçesiyle çelişen hüküm kurması, derdest davalar hakkında karar vermemesi ve kat mülkiyetine tabi taşınmazdaki her bir bağımsız bölüm için infaz edilebilir hüküm kurmaması gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUKMAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve terkin, elatmanın önlenmesi ile yıkım istemli davalar sonunda Büyükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.06.2013 tarihli ve 2012/520 Esas, 2013/550 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde birleştirilen davalarda davalı ... dışındaki tüm taraflarca duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 24/05/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... v.d. vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davacı Hazine vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalılar ... v.d. vekili ve diğerleri gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine, davalıların kayden malik olduğu kat mülkiyeti kurulu 160 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağını ileri sürerek, kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmın tapu kaydının iptali ile terkinine, elatmanın önlenmesi ve muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ve birleştirilen davalarda davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 03.10.2011 tarihli ve 2011/8601 Esas, 2011/9744 Karar sayılı kararı ile; “...28.11.1997 tarihli, 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle iddia ve savunma doğrultusunda taraf delilleri toplanarak ortaya çıkacak sonuca göre 6099 sayılı Yasa'da gözönüne alınmak suretiyle işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerektiği” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 04.06.2013 tarihli ve 2012/520 Esas, 2013/550 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporu ile taşınmazın 731,82 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının saptandığı gerekçesiyle belirtilen kısım yönünden tapu iptali ile kıyı olarak tapudan terkinine, müdahalenin menine ve yıkıma karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde birleştirilen davada davalı ... dışındaki tüm taraflarca temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Asıl ve birleştirilen davalarda davacı temyiz dilekçesinde özetle, gerekçe ve hükmün çelişkili olduğunu, kıyıkenar olarak saptanan alanın eksik olduğunu, yasal olarak usule uygun bilirkişi heyeti oluşturulmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

5.2. Birleştirilen davalarda davalı ... dışındaki davalılar temyiz dilekçelerinde özetle, bilirkişi raporu, gerekçe ve hükmün çelişkili olduğunu, zamanaşımı yok sayılarak karar verildiğini, davalıların mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl ve birleştirilen davalarda 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca tapu iptali ile terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım istemlerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Anayasa'nın 43 ve 3621 sayılı Kıyı Yasası'nın 5. maddesine göre kıyılar; Devlet'in hüküm ve tasarrufu altındadır, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır. Deniz, göl ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmakta, öncelikle kamu yararı gözetilir. 4 üncü madde hükmüne göre Kıyı çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, taşkın durumları dışında, suyun karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi, Kıyı Kenar çizgisi: Kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınır, kıyı ise: kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alandır. TMK'nın 999. maddesine göre de; özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz, tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır.

6.2.2. Uyuşmazlığın bu niteliğine göre, öncelikle yöntemince kıyı-kenar çizgisinin belirlenmesi ve zemine uygulanması gerekir. Bu doğrultuda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde idarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden sorularak belirlenmelidir. İdarece oluşturulmuş ve kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi var ise, buna ilişkin karar ve dayanağı olan belgeleri ile kroki ve haritasının birlikte getirtilip dosya arasına konulması, mahallinde yerel ve teknik bilirkişi ile harita mühendisi aracılığıyla yapılacak keşifte araziye uygulanması, çekişme konusu taşınmazın yeri belirlenip harita üzerine işaretletilmesi gerekir.

6.2.3. İdarece oluşturulmuş kıyı kenar çizgisinin bulunmaması yahut idari yargı yerinde iptal edilmiş veya oluşturulan harita 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilen ilkeye göre ilgililerine tebliğ edilerek kesinleştirilmemiş ve davalının itirazına uğramışsa; adli yargı mahkemesince, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4. maddesindeki tanımlamalar dikkate alınarak, aynı Kanun'un 5. ve 9. maddeleri ile 13.03.1972 tarihli, 7/4 sayılı, 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları göz önünde tutularak, Kanun'un 9/2. maddesinde belirtilen bilirkişi kurulu aracılığıyla, keşif yapılarak açıklanan kural ve yöntemler doğrultusunda kıyı kenar çizgisi oluşturulmalıdır. Mahkeme aracılığıyla bu çalışma yapılırken, varsa idarenin önceden kıyı kenar çizgisi oluşturmak için yaptığı saptamalar ve bu konuda kurulan komisyonun çalışmalarının ortaya çıkardığı bilimsel değerlerin bulunduğu da göz ardı edilmemelidir.

6.2.4. İdarenin kıyı kenar çizgisi çalışmalarında, o yere ilişkin kamu görevlilerince önceden oluşturulmuş komisyon çalışmalarını içerir kayıt ve belgeler getirtilmeli, bunlardaki verilerle, mahkemece kıyı kenar çizgisi oluşturmak için bilirkişilerce yapılan çalışmalarda elde edilen veri ve bulguların örtüşmemesi durumunda, bunun nedenleri hakkında bilirkişilerden bilimsel gerekçelere ve maddi bulgulara dayalı, doyurucu ve denetime açık ek rapor alınmalıdır. Başka bir anlatımla, eldeki uyuşmazlıkta idari saptamalardan takdiri delil olarak yararlanılması zorunludur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26.06.2003 tarihli ve 97/110 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Yapılacak bu araştırmalarla, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinin hangi tarafında kaldığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, oluşacak durum, dosya içeriği, iddia ve savunma doğrultusunda toplanan diğer tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek, uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir.

6.2.5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinin birinci fıkrasının “ı” bendi “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması.” hususunu dava şartı olarak düzenlemiştir.

6.2.6. Öte yandan HMK’nın 297/2. maddesine göre, “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesine yer verildiği de açıktır.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Dosya içeriğinden, davacı Hazine tarafından 2003/3322 Esas sayılı asıl davanın ve 2007/942 Esas sayılı birleştirilen davanın 160 parsel sayılı taşınmazdaki D blok 1 no.lu bağımsız bölüm maliki davalı ...’e, birleştirilen 2003/3324, 2007/977 ve 2007/978 Esas sayılı davaların B blok 2 no.lu bağımsız bölüm maliki davalı ...’e, birleştirilen 2007/1093 Esas sayılı davanın B blok 1 no.lu bağımsız bölüm maliki davalı...’ya, birleştirilen 2004/2046 ve 2007/976 Esas sayılı davaların C blok 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerin maliki davalı ...’ye, birleştirilen 2004/2047 Esas sayılı davanın A blok 1 ve 2 no.lu bağımsız bölümlerin maliki davalı ...’e, birleştirilen 2004/2053 Esas sayılı davanın D blok 2 no.lu bağımsız bölüm malikleri davalılar ..., ..., ... ve ...’ya karşı açıldığı, davalı ...’nün 2010 yılında, davalı...’nun ise 2013 yılında öldükleri ve mirasçılarının davaya dahil edildikleri anlaşılmaktadır.

6.3.2. Somut olayda, gerekçe ile çelişki yaratacak şekilde hükmün gerekçe kısmında 107,68 m2’lik kısmın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının tespit edildiğinden bahsedilmesine rağmen hükümde 731,82 m2’lik kısım üzerinden karar verilmesi, davaların bir kısmının derdest olmasına rağmen bu konuda bir karar verilmemiş olması ve kat mülkiyetine tabi olan dava konusu taşınmazda bağımsızlıklarını koruyan her bir dava yönünden infaz edilebilir bir hüküm kurulmamış olması isabetsizdir.

6.3.3. Hal böyle olunca, Mahkemece öncelikle 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 1, 2, 3, 4, 5, 6 ve 9. maddeleri göz önünde bulundurularak ve 9. maddede açıklandığı gibi bir jeoloji mühendisi veya jeolog veya jeomorfolog, bir harita ve kadastro mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir mimar ve şehir plancısı ve inşaat mühendisinden oluşacak en azından 5 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılarak, idarece çizilen kıyı kenar çizgisinin uygulanması suretiyle dava konusu yerin kıyı kenar çizgisi kapsamında kalıp kalmadığı, taşınmazın bir kısmı kıyı kenar çizgisi içinde kalıyorsa kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan alanın net olarak saptanması, derdest olan davaların tespit edilmesi, adına birden fazla bağımsız bölüm kayıtlı olan birleştirilen davalarda davalı ...’ye karşı hangi davanın hangi bağımsız bölüm için açıldığını açıklaması için usulünce davacı tarafa süre verilmesi ile hasıl olacak sonuca göre infaz edilebilir bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (IV/3.) no.lu paragrafta yer alan şekilde karar verilmesi doğru değildir.

6.3.4. Kabule göre de, birleştirilen davaların bağımsızlıklarını korudukları dikkate alınarak asıl ve birleştirilen davaların her biri için ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi de doğru değildir.

V. SONUÇ

Taraf vekillerinin (IV/6.3) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen/eden asıl ve birleştirilen davalarda davacı Hazine vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen asıl ve birleştirilen davalarda davalılardan alınmasına, gelen temyiz eden/edilen 2004/2053 Esas sayılı davada davalılar ..., ... ve ... ve birleştirilen 2004/2046 ve 2007/976 Esas sayılı davalarda davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacı Hazineden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.05.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.