"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
KARAR : Kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Balıkesir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ... davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı ... vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde değil ise de 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesinin 1-son cümlesi uyarınca kamu düzenine ilişkin kurallar gözetilerek, davacı vekilinin istinaf isteminin ise talebine uygun olarak ayrı ayrı kabulü ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Balıkesir ili, Altıeylül ilçesi, Paşaköy Mahallesi, ... mevki 1133 no.lu parselin 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasası gereğince kurulan 36 no.lu Toprak Komisyonu'nun 26.11.1970 ve 16.12.1970/37 tarihli ve sayılı kararları ile 149.000 m2 yüz ölçümlü bölümünün mer'a olarak bırakıldığını, kalan kısmının meyve ve bağ yeri olarak taşınmazın bulunduğu Paşaköy köyündeki 185 aileye dağıtımının yapıldığını, bu dağıtımda davacının murisi Şerafettin Alan adına ilgili dağıtım cetvelinin 7. sırasında 135 no ile 1133 parselde yer alan yaklaşık 2396,46 m2 miktarlı taşınmazın tahsis edildiğini, anılan taşınmazın 1970 yılından bu güne kadar nizasız fasılasız yaklaşık 42 yıldır amacına uygun olarak kullanıldığını, taşınmazın 20 yıldan fazla süredir nizasız fasılasız davacı tarafından kullanılmakta olduğunu, davacının babası Şerafettin Alan'ın vefatından sonra diğer mirasçılarla aralarında yapılan taksim neticesinde davaya konu taşınmazı tarım amaçlı kullandığını, Hazine tarafından Balıkesir 1.Sulh Hukuk Mahkemesinde kendileri aleyhine açılan men'i müdahale ve ecrimisil davası neticesinde bu yerin mera ve orman olmadığı ve dava konusu taşınmazın 36 no.lu Toprak Tevzi Komisyonunca tahsis edilen yerlerden olduğunun tespit edildiğini, davacı adına tapuya tescil yapılması için idari birimlere yapılan başvuruların dava açılmaksızın kabul edilmeyeceği yönünde görüş bildirilmiş olması nedeniyle ret ile sonuçlandığını ileri sürerek, 1133 parselde yer alan taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesi istemiş, aşamada dava dışı mirasçılar ... ve ... Mahkemeye sundukları 16.04.2019 tarihli dilekçelerinde, davaya muvafakat ettiklerini bildirmişlerdir.
II. CEVAP
1.Davalı ..., dava konusu olan 1133 parsel sayılı taşınmazın 20.05.2013 tarihli askı ilan cetvelinde, 123 ada 50 parsel sayılı 336.043,23 m2 yüz ölçümlü mera niteliğinde bir taşınmaz olduğunun tespit edildiğini, taşınmazın mera olarak özel sicile kaydedildiğini, davacının 20.05.2013 tarihli askı ilan cetvelinde belirtilen dava konusu taşınmaza karşı 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde Mera Komisyon kararına itiraz davası açması gerektiğini, ayrıca Mera Kanunu'nun 21. maddesine göre "Tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemez ve bunlara karşı dava açılamaz." hükmüne yer verildiğini, dava konusu edilen taşınmazın 20.05.2013 tarihinde askı ilanına çıktığını ve 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açılmayarak mera vasfının kesinleşmiş olduğunu, bu nedenle 5 yıllık dava açma süresinin geçirildiğini, meraların hem hayvanlar hem de çevre bakımından önemli, olumlu etkileri bulunduğunu, bundan dolayı meraların korunması gerektiğini öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., yargı yolunun caiz olmadığını, dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, davacının tescil hususundaki müracaatlarını diğer davalı Hazineye yapması gerektiğini, davanın idari yargıda iptal davası olarak görülmesi gerektiğini, HMK'nın 114/1-d maddesinde tarafların taraf ve dava ehliyeti olmasının dava şartı olarak düzenlendiğini, kendilerinin tescil hususunda hiçbir görevi ve yetkisi bulunmadığını, Belediyenin 30.03.2014 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra tüzel kişilik kazandığını, 1970 yılında diğer davalı ... tasarrufunda olan bir tahsis işleminden kendilerinin sorumlu olamayacağını, kendileri açısından pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, ayrıca davanın açılmasına sebebiyet vermediğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.09.2019 tarihli ve 2018/593 E, 2019/565 Karar sayılı kararıyla; eldeki davanın TMK md.713/1 uyarınca çekişmesiz ve aralıksız şekilde zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu; 6360 sayılı Kanun uyarınca Balıkesir ilinin büyükşehir statüsüne geçmesi sebebiyle Paşaköy köyü tüzel kişiliğinin ilga edildiği ve husumetin ilçe belediyesi olan Altıeylül Belediyesine tevcihinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı; Balıkesir 1 SHM.'nin 2005/200 Esas - 2007/734 Karar sayılı kararı da nazara alınarak mülkiyet talepli iş bu dava yönünden herhangi bir hak düşürücü süreden bahsedilmediği; 36 no.lu Toprak Tevzii Komisyonunun 26.11.1970 tarihli dağıtım cetvelinde dava konusu "t156" simgesiyle belirtilen kısmın davacının murisine dağıtılmış olduğu; dava dilekçesi ve talep sonucunda davacının dava konusu kısmın murisi adına tescilini talep ettiği; muris Şerafettin Alan'ın davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu ve dava dışı mirasçılardan alınmış muvafakat belgesinin ibraz edildiği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanıkları ve bilirkişi raporları doğrultusunda muris ve davacıların ekonomik ziyetliklerinin, çekişmesiz ve aralıksız 20 yılı aşkın zamandır sürdüğünün belirlendiği, TMK md.713/3 uyarınca davalıların yasal hasım konumunda olduğu ve bu sebeple yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... davalı ... vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile ilgili 3 ve 4. maddelerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraflar arasında görülen davalara sebebiyet veren ve tapularının çıkarılması için yapılan başvuruları reddeden Hazine hakkında tapu iptali ve tescil davası açmanın zorunlu olduğunu, bu davaların açılma zorunluluğunun Hazinenin kusurlu kararları nedeni ile olduğunu, Mahkemece haklı davalarının kabulüne karar verildiğini ancak lehlerine vekalet ücreti ve yargılama gideri tayinine yer olmadığına dair hukuka aykırı bir karar verdiğini öne sürerek, kararın belirtilen nedenlerle kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın mera siciline kayıtlı olup, özel mülkiyete konu olmayan taşınmazlardan olmakla 4721 sayılı TMK. hükümleri ve hatta özellikle 713. maddesi hükümlerinin hiçbir şekilde uygulanamayacağını, dava açma, hak düşüm ve zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu, davacının 20.05.2013 tarihli askı ilan cetvelinde belirtilen dava konusu taşınmaza karşı 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde Mera Komisyon kararına itiraz davası açması gerektiğini, dava konusu edilen taşınmazın 20.05.2013 tarihinde askı ilanına çıktığını ve 30 günlük süre içerisinde Kadastro Mahkemesinde dava açılmayarak mera vasfının kesinleşmiş olduğunu, 5 yıllık dava açma süresinin geçirildiğini, yine ilk kadastro tespiti gözetildiğinde 10 yıllık dava açma süresinin de geçirildiğini, taşınmazın mera siciline kayıtlı mera vasıflı taşınmaz olduğunu, bu nedenle Mera Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, 4342 sayılı Mera Kanunu'nun 5 ve 1. maddeleri birlikte gözetildiğinde köy ve belediyelerde hayvansal varlıkların yeterli ölçüde tutulması ve bunlar için yeterli mera temin edilmesinin Devletin görevi olduğunu, mera, yaylak, kışlak, otlak ve çayırların korunması gerektiği gibi meraların çevreye de önemli etkileri ve katkıları bulunduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.11.2020 tarihli ve 2020/401 E-2020/1361 K. sayılı kararı ile Mahkemece dava TMK'nın 713.maddesine göre tescil istemiyle açılan bir dava olarak değerlendirilmiş ise de çekişmeli taşınmazın 1960 yılında yapılan kadastro tespiti sonucu mera olarak tespit edildiği ve tespitin kesinleşmesi üzerine özel siciline kayıt edildiği, bu haliyle eldeki davanın TMK'nın 713. maddesine göre tescil istemi ile açılan bir dava olmayıp, kadastro sonucu oluşan özel sicil kaydının kadastrodan sonraki nedene dayalı olarak iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu, davanın belirlenen bu niteliğine göre davalıların yasal hasım konumunda bulunmadığı ve böylelikle yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaları gerekirken, Mahkemece dava hatalı nitelendirilerek yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması ve aynı nedenle davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin isabetsiz olduğu, öte yandan Mahkemece oluşturulan hükümlerin infazı mümkün nitelikte olması zorunlu olup bu hususun kamu düzenine ilişkin olduğu, bu kapsamda değerlendirme yapıldığında hüküm yerinde adına tescil kararı verilen kişilerin isimleri ile payları gösterilmeksizin ve de herhangi bir veraset ilamına atıf yapılmaksızın karar verilmesi, ayrıca dava dilekçesinde ileri sürülen talep, dosya kapsamına getirtilen bilgi ve belgeler, yapılan keşif ve keşif sonucu düzenlenen teknik bilirkişi raporları ile teknik bilirkişi raporlarına uyum sağlayan yüz ölçüm miktarı gözetildiğinde, Mahkemece "t158" olarak gösterilen taşınmaz bölümünün tesciline karar verilmesi gerekirken maddi hata sonucu hüküm yerinde "t156" olarak yazılması hususları isabetsiz ise de; yargılamada eksiklik bulunmayan ancak "kanunun olaya uygulanmasında" hata edilen dava dosyası açısından yapılan yanlışlıklar yeniden yargılamayı gerektirmediğine göre 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gözetilerek hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davalı ... vekilinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde değil ise de 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesinin 1-son cümlesi uyarınca kamu düzenine ilişkin kurallar gözetilerek ve yukarıdaki gerekçe ile sınırlı olmak üzere; davacı vekilinin istinaf isteminin ise talebine uygun olarak ayrı ayrı KABULÜNE, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, dava açma süresinin geçirildiğini, dava konusu olayda Mera Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğini, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... dilekçesinde, cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalarını yineleyip, yargı yolunun caiz olmadığını, kendileri açısından davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, hayvancılık faaliyetlerinin devamı açısından meraların büyük önem arz etttiğini, Mera Komisyonunun kararı olmaksızın bir yerin mera olarak kullanıma uygun olmadığının iddia edilemeyeceğini, verilen kararın yasayla ve meraların amacı ile bağdaşmadığını, davanın açılmasına davalı Belediyenin sebebiyet vermediğini, eldeki davanın davacı ile davalı ... arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklandığını, yargılama giderlerinden, harçlardan ve vekalet ücretinden davalı Hazinenin sorumlu tutulması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mera özel sicil kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.4753 ve 5618 sayılı toprak tevzi çalışmalarının usul ve esaslarına ilişkin yasa hükümleri.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14.maddesinde ; " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40 kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 46/1 maddesinde ; " Kadastrosu yapılacak veya daha önce tapulama veya kadastrosu tamamlanmış bulunan yerlerde, 766 sayılı Kanunun 37 nci maddesi veya 4753 sayılı Kanun ile ek ve tadilleri uyarınca Hazine adına kaydedilen taşınmaz mallar bu Kanun hükümlerine göre ... iktisap şartlarına istinaden zilyetleri adına tespit ve tescil olunur." düzenlemeleri yer almaktadır.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Hazine tarafından eldeki temyize konu dosyanın davacısı ... aleyhine Balıkesir 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/200 E- 2007/734 K sayılı dosyası ile açılan elatmanın önlenmesi ve meranın eski hale getirilmesi davasının reddedildiği, söz konusu kararın eldeki dava açısından bağlayıcı nitelikte olduğu gözetilerek davalılar vekilince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalı Belediyeden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.