"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... ilçesi, ... beldesinde kain 143 ada 45 parsel sayılı taşınmazın 20 yılı aşkın bir süredir davacının zilyetliği ve tasarrufu altında olmasına rağmen davalı Hazine adına tespit edildiğini, çekişmeli taşınmazın tarla olup davalı veya üçüncü kişilerle bir ilişiği bulunmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi; dava konusu taşınmazın taşlık ve ana kayalık olup Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olduğunu, davacının herhangi bir imar ihyasının da söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
... Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.08.2008 tarihli ve 2007/234 Esas, 2018/289 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın taşlık ve kayalık bir yer olduğu, üzerinde koşullarına uygun olarak imar-ihyanın yapılmadığı ve sırf ev ve bina yapmanın imar-ihya sayılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın ev ve bahçesi niteliğinde olup tanık ve bilirkişi beyanlarından anlaşılacağı üzere taşınmazın içerisinde ev bulunduğunu, davacı ile anne -babasının taşınmazda 50-60 yıldan bu yana zilyet olduklarını, davacının çalışmak üzere gurbete gitmiş olup son zamanlarda kullanmadığı için evin yıkıldığını, ancak hiçbir zaman terkedilmediğini, kadastro tespiti sırasında davacıya ait kısmın Hazineye ait diğer kısımla birlikte tespit edildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin Belediye dahilinde olması ve imar planı içerisinde kalması nedeniyle arsa vasfını kazandığını, evin yıkılması ve taşların etrafa yayılması nedeniyle bahçe ekilemediğini, bu durumun dava konusu yerin kayalık-taşlık olarak kabul edilmesini gerektirmediğini, kadastro tespitinden önce davacı ve atalarının eklemeli zilyedliğinin 50-60 yıldan fazla olduğundan zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğini, tespit sırasında taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufunda değil davacının hüküm ve tasarrufunda olduğunu ileri sürerek, kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;,
1086 sayılı HMUK’un 440/III-2. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.