"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... ili, ... ilçesi, ... köyü, Köyüstü mevkiinde kain 715 parsel sayılı taşınmazın 13.02.1989 tarihinde davacı tarafından satın alındığını, mezkur parsele bitişik tapusuz yerin 13.02.1989 tarihinden bu yana etrafı telle çevrili olarak bir kısmı ağaçlandırılarak, bir kısmı ise bahçe olarak nizasız ve fasılasız, malik sıfatıyla 24 yılı aşkın süredir davacı tarafından kullanıldığını, anılan yerin kadastro haritalarında fundalık alan olarak görülmekte olup malik hanesinin boş bırakıldığını belirterek, dava konusu taşınmazın TMK'nın 713.maddesi gereğince davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili; dava konusu taşınmazın olağanüstü zamanaşımı yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığını, mahiyeti gereği Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden sayılan taşınmazların TMK.nın 715. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağını, bölgede 1957 yılında kadastro çalışmaları yapıldığını, taşınmazın 3402 sayılı Kanun'un 16. maddesi gereğince tescil ve sınırlandırma alanı dışında bırakılarak Devletin hüküm ve tasarrufu altında tutulduğunu, davacının dava dilekçesinde taşınmazı bahçe olarak kullandığını bildirdiğini, ancak bir yerin dikenli telle çevrilmesi ve kullanılmasının olağanüstü zamanaşımı ile iktisap için yeterli olmadığını, nitekim 13.11.2002 tarihli ... uygulama imar planında söz konusu alanın park olarak gösterildiğini ve kamu hizmetine tahsis edildiğini, taşınmazın nazım imar planına dahil edildiği tarihte 20 yıllık zaman aşımı süresinin dolmadığını, yine 09.05.2010 tarihli 1/1000 ölçekli 1. ... revizyon uygulama imar planında aynı alanın açık spor tesisi olarak gösterildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ...; dava konusu taşınmazın fundalık olarak tapulama dışı bırakıldığını ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu, taşınmazın etrafının telle çevrilmesinin ve kullanılmasının olağanüstü zaman aşımı yoluyla iktisabı için yeterli olmadığını, Kadastro Kanunu'nun 17. maddesinin uygulanması bakımından bina yapmak ve ağaç dikmenin ihya sayılmayacağını, imar planlarının kapsadığı alanların ihya yolu ile kazanılmasının mümkün olmadığını ve zilyetlikle ilgili koşulların gerçekleşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24.01.2019 tarihli ve 2013/417 Esas, 2019/40 Karar sayılı kararıyla; davacının, tapusuz olduğu belirtilen yeri nizasız ve fasılasız olarak 20 yıldan beri kullandığı konusunda dosya kapsamında herhangi bir belge ve bilgi bulunmadığı, taşınmazın etrafının tellerle çevrilmesi ve içine konteyner konması ile bir takım meyve ağaçlarının bulunmasının anılan yerin ihya edildiği ve davacı tarafından 20 yıl veya daha fazla süre için tasarrufunda bulundurduğu anlamında kabul edilemeyeceği, kaldı ki bir an için bu koşulların bütününün varlığı kabul edilse dahi, davacının dava konusu taşınmazın bitişindeki 715 parsel sayılı yeri satın aldığı tarih olan 13/02/1989 tarihinden, imar uygulamasının revizyonunun yapıldığı 13.11.2002 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığı gibi, anılan planın revizyonu sonucu 04.10.2007 tarihli 1. ... Merkez revizyon imar planında anılan yerin kapalı ve açık semt spor alanı içinde kaldığı ve kamuya tahsis edildiği ve yine satın alma tarihi ile bu tarih arasında da 20 yıllık sürenin dolmadığı ve davacının dava konusu yeri kazandırıcı zamanaşımı yoluyla talep edebilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;dava konusu taşınmazın 20 yılı aşkın süredir kesintisiz olarak davacının kullanımında olduğunu, taşınmazın zamanaşımı ile iktisabının mümkün olduğunu, taşınmaz içinde bulunan meyve ağaçları ve konteynerin bu durumu kanıtlar nitelikte olduğunu, ayrıca mahalli bilirkişiler ve davacı tanıklarının taşınmazın davacının kesintisiz kullanımında olduğunu beyan ettiğini, bilirkişi raporunda da yer alan fotoğrafların mahallin sebze ve meyve bahçesi olarak kullanıldığını, kümeslerin ve hayvanların olduğunu, ağaçlandırıldığını açıkça gösterdiğini, tüm bu işler için çalışan dahi bulunduğunu, tüm bu delillerin dava konusu yerin müvekkili tarafından ihya edilerek kullanıldığını açıkça ortaya koyduğunu, 715 parsel sayılı taşınmazın 13.02.1989 tarihinde davacı tarafından satın alındığını ve malik sıfatıyla zilyetliğin başlangıç tarihi ile 715 parsel sayılı taşınmazın edinim tarihinin aynı olduğunu, dolayısıyla mezkur parsele bitişik tapusuz, telle çevrili alan fasılasız ve nizasız olarak malik sıfatıyla 13.02.1989 tarihinden bu yana 30 yılı aşkın süredir davacının kullanımında olduğunu, bilirkişi raporunda Kadastro Kanunu'nun 17/2. maddesine göre il, ilçe ve belediyelerde imar planının kapsadığı alanlarda kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabın mümkün olmadığı belirtilmiş ve bu tespite itiraz edilmiş ise de Mahkemece itirazları dikkate alınmayarak karar tesis edildiğini, hükme dayanak alınan ve hatalı tespitler içeren bilirkişi raporunda taşınmazın imar planı kapsamına 1985 yılında alındığı iddia edilse de; anılan tarihte ...'ın köy statüsünde olduğunu, Yasa'nın 17/2. maddesinde açıkça "il, ilçe ve kasaba" ifadesinin yer aldığını ve köyleri yasa kapsamı dışında bıraktığını, dava konusu yerin çalılık ve fundalık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığını, kadastro çalışmaları neticesi parsel numarası da verilmediğini, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanların dışında bırakıldığını, niteliği itibari ile tespit harici bırakılan dava konusu yerin TMK'nın 713. maddesinin öngördüğü koşulları taşımakta olup, kazandırıcı zamanaşımı ile iktisabî mümkün olduğunu, Mahkemece zilyetliğin başlangıcı 13.02.1989 tarihinden, imar uygulamasının revizyonunun yapıldığı 13.11.2002 tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zaman aşımı süresi dolmadığı gerekçesine dayanılmakta ise de 2002 tarihli uygulama imar planının iptal edildiğini, yargı kararı ile yok sayıldığını, 2010 tarihli revizyon uygulama planında bu yerin açık spor alanı olarak belirtildiğini, ancak açık spor alanı olarak belirtilme işleminin 20 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra gerçekleştiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 18.02.2021 tarihli ve 2019/2072 Esas, 2021/314 Karar sayılı kararıyla; taşınmazın bulunduğu alanda ... nazım imar planı revizyonu doğrultusunda 2002 tarihinde imar planı revizyonu yapıldığı, ayrıca taşınmazın Yasa'nın aradığı anlamda imar ve ihya da edilmediği, böylelikle zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı belirtilerek, Mahkemec davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, imar ihya ile zilyetliğe dayalı tapusuz taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1 .3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
2. 4721 sayılı ... Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir.” hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA;
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına;
Dosyanın İlk Derece ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
26.04.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.