"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, yurdışında yaşadığını ve bu nedenle Türkiye'deki resmi işlerini takip etmesi amacıyla Ankara 29. Noterliği'nin 20.04.2007 tarih ve 2250 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile teyzesi ... ...'i vekil tayin ettiğini, dava konusu 15 parsel sayılı taşınmazdaki 3 numaralı bağımsız bölümünün anılan vekaletnameye dayanarak 24.07.2013 tarihinde vekil teyzesi tarafından oğlu olan davalı ...'e satış gösterilmek suretiyle devredildiğini, 26.07.2013 tarihinde ise davalı ...'in kullandığı krediye ilişkin olarak taşınmaz üzerinde ipotek tesis edildiğini, vekil teyzesi ...'ın 22.05.2016 tarihinde vefat ettiğini ve mirasçıları olarak davalı ... ile diğer davalı ...'ın kaldıklarını, teyzesinin eşyaları arasında 26.07.2013 tarihli ''Taahhütname ve Tutanaktır'' başlıklı belgenin bulunduğunu, anılan belgede taşınmazın kendisine ait olduğu ve davalı ...'in mağduriyetini gidermek amacıyla devredildiğinin açıkça ifade edildiğini, ancak taşınmazın iade edilmesi için tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline, aynı zamanda taşınmaz üzerindeki ipotek nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., davacının; annesi ...'a vekaletname verdiğini duyduğunu ancak içeriğini bilmediğini, dava konusu işlemlerden haberdar olmadığını, annesinin ölümü üzerine durumun ortaya çıktığını, açılan dava ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, diğer davalı ..., dava konusu taşınmazın inançlı işlem gereği kendisine devredildiğini, bankadan kredi kullanabilmek amacıyla taşınmazın devredileceği ve kredi borcu bittikten sonra davacıya iade edileceği hususunda anlaşarak, davacının bilgisi ve onayı ile işlem yapıldığını, bu amaçla 24.07.2013 tarihli ''Taahhütname ve Tutanaktır'' başlıklı belgenin düzenlendiğini, davacı tarafından dava açılmadan önce de talep edilseydi, inanç sözleşmesi gereği kalan kredi taksitlerini yine kendisi ödemek üzere, dava konusu taşınmazı ipotekli olarak davacıya iade etmeye hazır olduğunu, bu nedenle davacının hukuki yararı bulunmadığını, haksız ve kötüniyetli olduğunu, herhangi bir zararı doğmadığını, tazminat koşullarının da oluşmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince, davalıların annesi vekil ...'ın vekalet görevini kötüye kullandığı, davalı ...'ın yapılan işlemlerden haberi olmasa da mirasbırakan annesinin yaptığı temlik nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olacağı, davalı ...'ın dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edilmesine neden olan kredi borcunu ödemeye devam ettiği, davacının bu ipotek nedeniyle henüz bir zararının oluşmadığı gerekçesiyle, tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne, tazminat talebinin ise reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili, davalı ... vekili ve davalı ... tarafından istinafı üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince; 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, tazminat isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi Dairesince yazılı şekilde karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
Hemen belirtilmelidir ki; harç kamu düzeni ile ilgili olup temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda istinaf yoluna başvuran ve isteği reddedilen davacı ve davalı ... yönünden de karar ve ilam harcına ilişkin olarak hüküm kurulması gerekirken, bu yönde bir karar verilmeyip, davalı ...'dan mükerrer harç alınması doğru olmadığı gibi mahsup edilecek harcın miktarının hatalı yazılarak fazla harç tahsiline karar verilmesi de isabetsiz ise de; değinilen bu hususlar yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından;
Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün 2. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 2. bent olarak; ''Davalılardan alınması gereken 8.657,27 TL karar - ilam harcından peşin alınan 4.329,31 TL(2.164,31 TL + 2.165,00 TL) harcın mahsubu ile bakiye 4.327,96 TL harcın davalılardan tahsili ile Hazine'ye irat kaydına'' cümlesinin yazılmasına,
Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün 3. bendinin hükümden çıkarılarak yerine 3. bent olarak; ''Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu karar - ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazine'ye irat kaydına'' cümlesinin yazılmasına, davalı ... vekilinin temyiz itirazının değinilen yönden kabulü ile hükmün bu şekli ile 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davalıya geri verilmesine, 22.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.