Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6816 E. 2023/2878 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescili davasında, davaya konu taşınmazın özel mülkiyete konu olup olmadığı ve davacının zilyetlik şartlarını sağlayıp sağlamadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece yapılan keşif, bilirkişi raporları ve hava fotoğrafları incelendiğinde, davaya konu taşınmazın bazı bölümlerinde davacının zilyetlikle mülk edinme koşullarını sağladığı, taşlık ve çalılık kısımlarının ise Hazine'ye ait olduğunun tespit edilmesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının Bölge Adliye Mahkemesince onanması ve Yargıtay'ca da bu kararın onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

ar arasındaki tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacı dava dilekçesinde, 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kendi adına, 2 parsel sayılı taşınmazın ise davalı Hazine adına tespit gördüğünü, 1 parsel sayılı taşınmazın tespit tutanağında taşınmazın üzerinde ev olduğu belirtilmesine rağmen evin 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde olduğunu, 1 parsel sayılı taşınmazda kendisine ait kadim hayvan ağılı olduğunu, 2 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olmadığını, taşınmazı 20 yılı aşkın süredir malik sıfatıyla aralıksız bir şekilde zilyetliğinde bulundurduğunu, taşınmaza 1980 yılında ev inşa ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

2.Birleştirilen davada davacı dava dilekçesinde, 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, davalı adına tescil şartlarını oluşmadığını, taşınmazın niteliğinin şahıs adına tespite imkan vermediğini, taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1.Asıl davada davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazda davacının evi olsa bile zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini, taşınmazda tüm yıl ikamet edilmediğini, geçici ikamet yerlerinden olduğunu, özel mülkiyete konu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2.Birleştirilen davada davalı cevap dilekçesinde, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl davaya konu edilen Sapadere Yayla mevkii 110 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti ile davalı Hazine adına tescil edildiği ancak taşınmazın bilirkişi raporunda "C" harfi ile belirtilen kısmında davacının evi ve ağaçlarının olduğu, tapulama işleminden evvel kendisi ve ailesi tarafından imar ve ihya edildiği, 20 yıl bu şekilde kullanıldığı ve yapılan tespit işleminin hatalı olduğu, dava konusu taşınmazın içerisinde 40 yıl yıpranmalı bir ev ve 50 yaşında bir söğüt ağacının olduğu, taşınmazın taşlık yahut çalılık özellikleri göstermediği, aksine tarım arazisi olduğu ve özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, 1958 ve 1986 tarihli ... fotoğraflarında beyaz fonda açık alanda kaldığının tespit edildiği, birleştirilen dosyaya konu edilen davacı adına kayıtlı 110 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan incelemede; bilirkişilerce "D" harfi ile gösterilen kısmın belirtilen özelliklerle devamı niteliğinde kullanıldığı ve tarım arazisi olduğu, dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, dava konusu yer üzerindeki ağaçların yaşları dikkate alınarak ve yerleşik Yargıtay İçtihatları göz önüne bulundurularak, davacının dava konusu yerde yapılan tapulama tarihinden itibaren 20 yıldan fazla, aralıksız, fasılasız, malik sıfatıyla zilyet olarak bulunulduğunun tespit edildiği, "A" harfi olarak gösterilen kısmın ise %21 eğime sahip geçmişte ve günümüzde tarım faaliyetinde bulunulmamış büyük kaya kütleleri bulunan taşlık alan olduğu, 110 ada 2 parselin "B" harfi ile gösterilen kısmının "A" harfi ile gösterilen alanının devamı niteliğinde taşlık-kayalık olduğu, tarım arazisi özelliği göstermediği, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olması gereken yerlerden olduğu, davacının taşınmaz üzerinde mülkiyeti kazandıracak kadar süre tasarrufu ve zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, bu nitelikteki taşınmazların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, özel mülkiyete konu olamayacağını, söz konusu taşınmazın şahıs lehine tespite elverişli şartları taşımadığını, mahkemece eksik incelemeye dayalı karar verildiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Mahkemece icra edilen keşifte alınan beyanlar, bilirkişi raporları ve ... foto incelemelerine göre asıl ve birleştirilen davada davaya konu edilen çekişmeli 110 ada 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde zilyetlikle taşınmaz edinme koşulları oluşan bölümlerin davacı-davalı ... adına, taşlık çalılık bölümlerin ise davalı-davacı Hazine adına tesciline sebebiyet verecek biçimde yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı temyiz dilekçesinde özetle, 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının hatalı olduğunu, 1 parsel sayılı taşınmazda ev bulunmadığını ve imar-ihya çalışması olmadığını, evin 2 parsel sayılı taşınmazda olduğunu, eğiminin yüzde 21 olduğunu, yapısının da taşlık ve kayalık olduğunu, davacının imar ve ihya işlemini nasıl gerçekleştirdiğini ispat edemediğini, taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan taşınmazlardan olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri.

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 713/1 maddesinde; “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

Aynı Kanun'un 16/B maddesinde “Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

Aynı Kanun'un 17 nci maddesinin birinci fıkrasında ise "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir." hükümleri düzenlenilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup asıl davada davalı-birleştirilen davada davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13 üncü maddesinin "j" bendi gereğince asıl davada davalı birleştirilen davada davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.05.2023 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.