Logo

1. Hukuk Dairesi2021/6900 E. 2023/3456 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar, kadastro tespitine itiraz davaları devam ederken davaya konu taşınmazların tapuya tescil edilmesi nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açmış, davalılar ise derdestlik, hak düşürücü süre ve kesin hüküm nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların, aynı konuyu içeren ve halen derdest olan bir kadastro tespitine itiraz davası bulunduğu, bu nedenle tapu iptali ve tescil davasını açmakta hukuki yararlarının olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 20/06/2023 Salı günü saat 10:10 da Daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesini kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde, ... ilçesi, ... köyü kadastro çalışma alanı sınırlarında bulunan çekişmeli 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar lehine yapılan kadastro tespitine 07/11/1968 tarihinde davacılar tarafından itiraz edildiğini, ... Kadastro Mahkemesi nezdinde açılan 1970/195 Esas ile 1970/204 Esas arasında yer alan 10 adet dava dosyasının aralarından bağlantı bulunması nedeniyle 1970/204 Esas sayılı dosyada birleştirildiğini, ardından yargılamanın bozma kararı üzerine ... Kadastro Mahkemesi'nin 2014/28 Esası üzerinden devam ettiğini, tespite itiraz davaları devam ettiği sürece çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleşmediği, bu nedenle tapu sicillerinin davanın sonucuna kadar açık kalması gerektiğini, buna rağmen hatalı işlem sonucunda taşınmazların tapuya tescil edildiğini, yapılan işlemin usül ve yasaya aykırı olduğunu belirterek yolsuz sicil oluşturulması nedeni ile taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının kesinleşmediğinin ve davalarının halen devam ettiğinin tespiti ile dayanaksız tapu kayıtlarının iptaline, taşınmazların kadastro tespitine ilişkin itirazlar neticesinde tespite itiraz davası devam ettiğinden kesinleşmemiş sayılan tutanaklarla yolsuz tescil suretiyle verilen tapu senetlerinin iptaline, kütükteki malik isimlerinin silinerek maliklerinin ... Kadastro Mahkemesi'nin yargılaması sonucu belirleneceğinin ve kararın kesinleşmesinden sonra kütüğe yazılacağının belirtilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; eldeki davanın, davacıların taraf ehliyeti bulunmadığından taraf sıfatı yokluğundan, huzurdaki dava 10 yıllık süre içerisinde açılmadığından hak düşürücü süre nedeni ile, dava konusu taşınmazlar hakkında daha önce verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararları olması nedeni ile kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ... Kadastro Mahkemesi'nin 2014/28 E. Sayılı dosyasının halen derdest olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi mucibince derdestlik nedeniyle davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacılar vekili istinaf talebinde; ... Kadastro Mahkemesinde tarafları ve konusu aynı olup, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olan bir dava olduğu gerekçesiyle derdestlik nedeni ile dava şartı yokluğundan (HMK 115/2) davanın usulden reddine karar verildiğini, verilen kararın emredici kanun maddeleri ve kamu düzenine aykırı olduğundan gerekçesi doğru olan kararın hüküm kısmının “ dava dosyasının görevli ... Kadastro Mahkemesine gönderilmesi” şeklinde değiştirilmesi ya da bu yönde kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin gerekçesinin doğru olduğunu, ancak derdest olduğu kabul edilen dava ile istinafa konu davanın konusunun aynı olmadığını, derdest kabul edilen dava dosyasının Kadastro Mahkemesinde görülen kadastro tespitine itiraz davası niteliğinde

olduğu, eldeki davanın ise Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tapu kaydında düzeltim davası olduğunu, her iki davanın konusu ve dayanakları ile uygulanacak hükümleri ve yargılama usulleri bakımından ayrıldıklarını, bu nedenle Kadastro Mahkemesinde görülen davanın derdest kabul edilemeyeceğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalılar ..., ..., ... ve ... vekili istinaf talebinde; dava dilekçesinde harca esas değerin belirtilmediğini ve yargılama esnasında usulüne uygun olarak harcın tamamlattırılmadığını, dava dilekçesinde harca esas değerin belirtilmemiş olmasına rağmen harcın mahkeme tarafından hangi meblağa göre alındığının anlaşılamadığını, davacıların dava değerini gösterip harcı yatırdıktan sonra mahkemenin yargılamaya devam etmesi ve yapılacak keşif neticesinde dava konusu taşınmazların değerini belirlemesi ve belirlenen değer üzerinden yine davacı taraflara harcı tamamlattırdıktan sonra nihai hükmü vermesi gerektiğini, harç tamamlanmaksızın dava ve duruşmalara devam edilmesi yasanın amir hükmü gereği olanaklı olmadığını, ilk derece mahkemesinde görülmüş olan davanın 3402 sayılı Yasa’nın 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacıların murisleri tarafından dava konusu taşınmazlar hakkında açılmış olan kadastro tespitine itiraz davasından feragat edildiğini, bu nedenle davacıların huzurdaki davada dava açma sıfatlarının (aktif husumet ehliyeti) bulunmadığını belirterek davanın kesin hüküm, taraf sıfatı yokluğu, hak düşürücü süre nedeni ile öncelikle usulden ve nihayetinde de istinaf dilekçesindeki nedenlerle esastan reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile eldeki dava ile davacılar tarafından çekişmeli 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45 ve 46 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının yolsuz oluştuğundan iptallerine karar verilerek taşınmazların 37 parsel sayılı taşınmazla birlikte aktarılan davanın konusu olduğundan bahisle malik hanelerinin açık kalması gerektiği öne sürülmüş ise de, davacıların ... Kadastro Mahkemesinin 2014/28E. Sayılı dosyasında da davacı oldukları, araştırılmasını istedikleri hususların Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin yukarıda bahsi geçen bozma ilamıyla açıkça tahkikat sebebi olarak gösterildiği, şu haliyle davacıların eldeki davayı açmakta hukuki yararlarının bulunmadığı, eldeki dosyada ulaşılmak istenen nihai hedefin daha fazlasının talep edildiği Kadastro Mahkemesindeki yargılamanın halen derdest olduğu görülmekle yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, tarafların istinaf başvuruları yerinden görülmeyerek HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, dava dilekçesinde harca esas değerin belirtilmediğini ve yargılama esnasında usulüne uygun olarak harcın tamamlattırılmadığını, dava dilekçesinde harca esas değer belirtilmemiş olmasına rağmen harcın mahkeme tarafından hangi meblağa göre alındığının anlaşılamadığını, davacıların dava değerini gösterip harcı yatırdıktan sonra mahkemenin yargılamaya devam etmesi ve yapılacak keşif neticesinde dava konusu taşınmazların değerini belirlemesi ve belirlenen değer üzerinden yine davacı taraflara harcı tamamlattırdıktan sonra nihai hükmü vermesi gerektiğini, harç tamamlanmaksızın dava ve duruşmalara devam edilmesi yasanın amir hükmü gereği olanaklı olmadığını, eldeki davanın 3402 sayılı yasa’ nın 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacıların murisleri tarafından dava konusu taşınmazlar hakkında açılmış olan kadastro tespitine itiraz davasından feragat edildiğini, bu davaların eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiğini belirterek davanın öncelikle kendi itirazları gözetilerek usülden ardından işin özü itibariyle davacı yanların iddialarının yersiz olduğu anlaşıldığından esastan reddine karar verilmesi talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan koşullardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında tüm dava şartlarının oluşup oluşmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumundadır. Bu konuda tarafların talep ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı dinlenebilir olmadığından reddetmesi gerekir.

2. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmış olduğundan artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın, ikinci kez açılması hâlinde, davacının bu ikinci davayı açmasında hukukî yararı olmadığı gerekçesi ile 6100 s. HMK'nın 114. maddesiyle derdestlik dava şartı kabul edilerek maddenin (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” düzenlemesine yer verilmiştir. 6100 s. HMK'nın 114. maddesinin gerekçesinde derdestlik itirazının hukukî yarar eksikliğinin somut ve özel planda düzenleniş biçimi olduğu, onun da temelinde yatan bu düşünceye uygun işlev görmesinin sağlanabilmesi için ilk itiraz olmaktan çıkartılıp, dava şartına ilişkin usulî itiraza dönüştürülmesinde kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu belirtilmiştir.

3. Derdest bir davanın ilk koşulu, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir. Bir davanın açılması ile şeklî anlamda kesin hükme bağlanması arasında geçen sürede davanın derdest olduğu kabul edilir (..., ...: Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, ..., 2007, s.8 vd.). Davanın derdest olması, taraflar arasında o konuda ortaya çıkan uyuşmazlığın henüz tam olarak çözümlenemediği anlamına gelir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 99,20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.