Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7044 E. 2023/2352 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapu iptal ve tescil davasında, ölü kişi adına yapılan tebligatların geçerliliği ve mirasçılarının yargılamaya dahil edilip savunma haklarının kullanılıp kullanılamadığı hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı mirasçılara yapılan tebligatların usulsüz olduğu, davalıların savunma ve hukuki dinlenilme haklarının kısıtlandığı, yargılamaya mirasçıların dahil edilmediği ve ölü kişi adına tebligat yapıldığı gözetilerek, yerel mahkemenin yeniden tebliğe çıkarılmasına yönelik talebin reddine dair ek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda,Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesince kararın onanmasına karar verilmiştir.

Mirasçılar ... ve ... vekili tarafından kararın yeniden tebliğe çıkarılmasına yönelik talebin 23.10.2020 tarihli ek karar ile reddine karar verilmiştir.

Ek karar ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartları ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı ... vekili dava dilekçesinde; Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, kayalık-taşlık olan , kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle kazanılması mümkün olmayan yerin kadastro çalışmaları sırasında 186 ada 17 parsel numarasıyla davalılar adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

2.Davacı ... vekili birleştirilen dava dilekçesinde; ölü olduğu anlaşılan tespit maliki ... ... mirasçıları aleyhine açmış olduğu davada asıl davada ileri sürdüğü nedenlerle tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ... ... cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1.... Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.1996 tarihli ve 1995/734 E., 1996/1042 K. sayılı kararıyla; ... ...'ün ölü olduğu anlaşıldığından onun aleyhine açılan davanın reddine, ... ... ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile 186 ada 17 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 69.922,16 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile 1/2 sinin ... ..., 1/2 sinin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

2.Kararın Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 23.10.1997 tarihli 1997/12966 Esas, 1997/12973 Karar sayılı kararı ile raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bozma kararına uyularak yapılan ve birleştirilerek görülen yargılama sonunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.11.1999 tarihli ve 1998/229 E., 1999/545 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, 186 ada 17 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen 69.922,16 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

4.Kararın Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 26.05.2003 tarihli 2003/5616 Esas, 2003/6346 Karar sayılı kararı ile kararın usul ve yasaya, bozma kararlarının gerekçelerine uygun olduğu gerekçesiyle onanmasına karar verilmiş, karara karşı tashihi karar yoluna gidilmediğinden 15.07.2003 tarihinde kesinleşmiştir.

IV. EK KARAR

1.... ... mirasçılarından ... oğlu ... ile ... ... ... mirasçısı ... vekili 15.09.2020 tarihli dilekçesi ile usulüne uygun tebligat yapılmadan kararın kesinleştirildiğini, esas yönünden de kararı kabul etmediklerini beyan ederek yeniden tebligat çıkarılması yönünde talepte bulunmuştur.

2.Mahkemenin 23.10.2020 tarihli ek kararı ile tebligatların usulüne uygun olduğu gerekçesiyle taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde ... ile ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde; Tebligatların usulsüz olduğunu, taraflara tebliğ edilmeyen kararın usulsüz ve hatalı olarak kesinleştirildiğini, bu hali ile hükmün infazının da mümkün olmadığını, ek karar ile yeniden tebliğ talepleri reddedilerek savunma haklarının kısıtlandığını, esas yönden ise kararı kabul etmediklerini, keşif yapılmadan, taşınmaz değeri tespit edilip harç tamamlanmadan karar verildiğini, taşınmazın Hazine ile ilgisinin olmadığını, uzun yıllardır davalıların zilyetliğinde olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Kadastro Kanunu'nun 18.maddesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Hemen belirtilmelidir ki; taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup, anılan hususun yargılamanın her aşamasında temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınması gerektiği açıktır.

Yargılamanın hukuka uygun ve sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunmanın özgürce ileri sürülebilmesi ve delillerin eksiksiz olarak toplanıp tartışılabilmesi, öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan davaya bakılamaz ve yargılama yapılamaz.

Davanın tarafları ile vekillerinin davaya ilişkin işlemleri öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin kendilerine bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın yapıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal hakları kısıtlanmış olur.

Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu Kanunun uygulanması için çıkarılan Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hâkim kendiliğinden denetlemelidir.

Öte yandan; yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulünce yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır.

Mahkeme iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukukî dinlenilme hakkı verilmesi Anayasal bir haktır. 1982 Anayasası'nın 36. maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukukî dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi'nde de hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinde: "(I) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir". hükmü düzenlenmiştir.

Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Zira, insan onurunun yargılamadaki zorunlu bir sonucu olarak, yargılama süjelerinin, yargılamada şeklen yer almaları dışında, tam olarak bilgi sahibi olmaları, kendilerini ilgilendiren yargılama konusunda açıklama ve ispat haklarını tam ve eşit olarak kullanmaları ve yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermesi gerekir.

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucunda İçel ili, ... ilçesi, ... çalışma alanında bulunan 186 ada 17 parsel sayılı 84.318,56 metrekare yüz ölçümlü tarla vasfındaki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ...'ün ölü olduğu belirtilerek 1/2 şer hisse ile ... ... ... ve ... ... adına tespit ve tespite itiraz edilmeksizin 16.03.1995 tarihinde tescil edilmiştir.

2. Dosya kapsamından ; davalılardan ... ... ...'in 04.04.1997 tarihinde yargılama sırasında öldüğü, yargılamaya davalının mirasçıları dahil edilmeden devam edildiği gibi , tebligatların bizzat ölü kişi adına yapıldığı bu hali ile usulsüz olduğu anlaşılmıştır.

3.Tespit maliklerinden ... ...'ün ölü olduğunun anlaşılması üzerine birleştirilen davada mirasçılar aleyhine dava açıldığı, Mahkeme tarafından her ne kadar gerekçeli kararın davalı ... ... mirasçısı ...'ün, "... Mahallesi ..." adresine 18.03.2003 tarihinde bizzat kendisine tebliğ edildiği, ardından Yargıtay ilamının yine belirtilen aynı adrese tebliğe çıkartıldığı ve çıkartılan tebliğatın " Muhatabın Aydınlar Yaylasına gittiğinden" bahisle aynı çatı altında ehil ve reşit olan oğlu ... ...'e 27.06.2003 tarihinde tebliğ edildiği,oğlunun aynı konutta oturmadığına dair herhangi bir beyanda bulunmadığı bu konuda mazbatada herhangi bir şerhde bulunmadığı gerekçesiyle tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilerek karar verilmiş ise de davalılar arasında iştirak hali bulunduğu, birleştirilen davada mirasçı davalılar adına dava dilekçesinin tebliği amacıyla çıkartılan tebligatların iade edildiği, öte yandan ... ..., ... ..., ... ..., ... ve ... ... adına çıkartılan gerekçeli karar içerir tebligatların, tebligat belgesinde aynı konutta ikamet ettiği ve amcası, kardeşi olduğu yazılan ...'e tebliğ edildiği, yine Yargıtay ilamlarının da muhatapların adreste bulunmaması nedeniyle yeğen ... ...'e tebliğ edildiği, tebliğ zarfları üzerinde kapı numarası bulunmadığı gibi, Mahkemece davalıların tebligata elverişli adresinin usulüne uygun olarak araştırılmadığı, davalıların Mahkemeye adresini bildirmediği ve duruşmalara da iştirak etmediği gözlenmekle, davalılara yapılan tebligatların 7201 sayılı yasa hükümlerine uygun olmadığı, Mahkemece 23.10.2020 tarihinde verilen yeniden tebliğ çıkarılmasına yönelik talebin reddi kararının doğru olmadığı anlaşılmıştır.

4. Hâl böyle olunca, davalılar vekilinin temyiz isteğinin reddine dair 23.10.2020 tarihli ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.

5.Davanın esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemece ilk olarak yargılama sırasında öldüğü anlaşılan kayıt maliki ... ... ...'in mirasçılarının davaya dahil edilmesi sağlanarak, dava dilekçesi ve ekleri ile duruşma gününün davanın taraflarına usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra davalıların savunma ve delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, savunma ve hukuki dinlenilme hakkını kısıtlayacak şekilde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- ... ile ... vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile yeniden tebliğ çıkarılmasına yönelik talebin reddine dair 23.10.2020 tarihli EK KARARIN KALDIRILMASINA,

2- ... ile ... vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,

Alınan peşin harcın yatırana iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

25.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.