"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Harran Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, davalı şirket tarafından hileli işlem ile irade fesadına uğratıldıklarını, davalıların dava konusu 106 ada 5 ve 6 parsel ile 102 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların satışı için tapuda gerekli işlemlerin başlatıldığını, imza atılması gerektiğini, satış bedelinin banka aracılığıyla geçeceğini fakat bankada bir kısım engeller oluştuğu için EFT'ye takıldığını, paranın sonraki bir tarihte hesaba geçeceğini beyan ederek oyaladığını, davalı şirket ve diğer davalı şirket müdürü ile aralarında satışlar yapıldığını, satış bedellerinin ödenmediğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, taşınmazları bedeli karşılığında satın aldıklarını, dava dışı başka taşınmazlar da satın alındığını, davalılar ve davacıların 106 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan fabrika binasında gayri resmi ortaklıkları bulunduğunu, davacıların ortaklık devam ederken oluşan büyük meblağlı borçlarının ödenmesi amacıyla taşınmazları satış yolu ile temlik ettiklerini, bu taşınmazın 27.06.2013 tarihinde devredildiğini, taşınmazın satış bedelinin ödenmemesi durumunda diğer taşınmazın da satılmasının ve yüksek değerli taşınmazların bedeli alınmadan devredilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tanık anlatımlarının dava dilekçesindeki vakıa ile uyuşmadığı, bu anlatımların da hile olgusunu ispatlamadığı, tanık anlatımlarından davacı ve davalı aralarındaki anlaşmaya müteakip taşınmazların davalı üzerine devri ile davalının herhangi bir hileli hareketinin oluşmadığı, bedelin ileriki tarihlerde ödeneceğine dair taraflar arasında bir anlaşma bulunmadığı, hemen ödeneceği yönünde davacılarda bir kanı uyandırılarak kayıt malikinin bir oldu bittiye getirildiği bir temlik de olmadığı, davalı ...'in kayıt maliki olmadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, diğer davalı şirket yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ile ve çelişkili karar verildiğini, davalı tarafın çelişkili beyanlarda bulunduğunu, satış bedelinin ödendiğini ispatlayamadığını, davalı tarafın beyanlarının mahkeme içi ikrar mahiyetinde olduğunu, bu beyanların açıklattırılması gerektiğini, tanık beyanlarında davacıların iddialarının aksine bir durum bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı tanıklarının beyanlarının davacı iddialarını kanıtlayıcı nitelikte olmadığı, davacıların hile iddiasını kanıtlayamadıkları, davacılar vekilinin süresinde bildirmediği tanıklarının dinlenmesinin sonuca etkili olmadığı, kayıt maliki olmayan davalı ... aleyhine açılan tapu iptal tescil davasında adı geçenin pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
2. 6100 sayılı Kanun'un 222. maddesi şöyledir:
"(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır."
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ...'in dava konusu 106 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 15.03.2016 tarihinde davalı ... Kimyevi Gübre Pazarlama ... Limited Şirketi'ne, dava konusu 106 ada 6 parsel sayılı taşınmazını ise 27.06.2013 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle devrettiği, davacı ...'in dava konusu 102 ada 2 parsel sayılı taşınmazını, diğer davacı ...'un ise dava konusu 102 ada 3 parsel sayılı taşınmazını 06.10.2016 tarihinde (1726 yevmiye numaralı resmi senetle) satış suretiyle davalı ... Kimyevi Gübre Pazarlama ... Limitet Şirketi'ne devrettikleri, yine aynı tarih ve aynı resmi senette davalı ...'in de davacı ...'den temlik aldığı 6 parsel sayılı taşınmazı diğer davalı şirkete satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
2. Somut olaya gelince; dava konusu 106 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 27.06.2013 tarihinde davacı ... tarafından satışının yapıldığı, ancak bu parsel bakımından hak düşürücü süre yönünden bir değerlendirme yapılmadığı, davalı tarafın dayandığı dava konusu 102 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacılardan ...'ın taraf olarak yer aldığı 20.08.2017 tarihli protokolün dikkate alınmadığı, dava konusu tüm taşınmazlar bakımından davalı tarafça davacılara satış bedeli olarak herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkin yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
3. Hal böyle olunca; dava konusu 106 ada 6 parsel sayılı taşınmaz yönünden hak düşürücü sürenin değerlendirilmesi, davalı taraftan davalı şirketin ticari defterlerinin usulüne uygun olarak ibraz edilmesinin istenmesi, ibraz edilecek ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması, bu suretle dava konusu tüm taşınmazların bedellerinin ödenip ödenmediği tespit edilip, hile unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi için dosya kapsamındaki toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.