"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
KARAR : kKabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının ve davalı ...’nin istinaf istemlerinin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... 2. Noterliğinin 27/09/2016 tarihli 31758 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile kardeşi olan davalılardan ...'ye paydaşı olduğu 3420 ada 6 parseli satması konusunda yetki verdiğini, taşınmazda yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucunda payına 5 ve 6 numaralı bağımsız bölümlerin isabet ettiğini ve adına tescil edildiğini, davalılardan ...'nin vekalet görevini kötüye kullandığını, onayı olmadan ve hiçbir bedel ödemeden 6 no.lu bağımsız bölümü gerçek değerinin çok altında 60.000 TL'ye 8 yaşındaki torunu olan davalı ...'a devrettiğini ileri sürerek, 6 numaralı bağımsız bölümün tapusunun iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde bedelinin tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... (velayeten ...-...), iddianın doğru olmadığını, satışın rayiç bedel üzerinden yapıldığını, taşınmazın gerçek sahibinin davalı ... olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ... vekili, davacının şufa davasından önceki payına tek daire ve 30.000 TL isabet ettiğini, davalı vekil ...'nin davacının taşınmazda payının artması ile daha fazla daire isabet edecek olması sebebiyle ön alım hakkını kullanması için davacıya teklifte bulunduğunu, davacının bu teklifi reddettiğini, bunun üzerine davacı ile davalı ...'nin aralarında örtülü bir anlaşma yaparak davalının ön alım bedeli ile yüklenicinin tek dairenin yanında vereceği 30.000 TL'yi davacıya ödemesi karşılığında, yeni arsa payına istinaden verilecek iki daireden birinin ...'ye ait olacağı hususunu kararlaştırdıklarını, dolayısıyla taşınmazın aslında davacıya değil, davalı ...'ye ait olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda verilen kararıyla; davalı ...'nin davacı ile aralarındaki anlaşmaya istinaden aslında kendi payına düşen bağımsız bölümü diğer davalıya devrettiği, davacıya ilk etapta payı karşılığında tek daire ve 30.000 TL verilecekken, davalı ...'nin ödediği ön alım bedeliyle ön alım hakkının kullanılması sonucu davacının arsa payının arttığı bu sayede artan arsa payı karşılığında verilecek iki daireden birinin davalı ...'ye ait olacağı hususunda tarafların anlaştıkları, anlaşmaya istinaden davalı ...'nin ön alım bedelini, yükleniciye iki daire için ödenecek bedeli ve davacının anılan anlaşma olmasaydı tek dairenin yanı sıra alacağı 30.000 TL'yi ödediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının imzasını içermeyen belgelere ve soyut değerlendirmelere göre karar verildiğini, kesin delillerin göz ardı edildiğini, gerekçede "örtülü anlaşma" geçen savunmanın YİBGK'nın 05.02.1947 tarih, 1945/20 Esas, 1947/6 Karar sayılı kararı gereği yazılı delille kanıtlanması gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tapu iptal ve tescil ile terditli bedel istekleri yönünden ayrı ayrı ve 300.000 TL üzerinden lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönden kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile davalı vekilin torunu olan 3. kişi davalıya dava konusu taşınmazı vekaletnameye istinaden satış göstermek suretiyle (esasen bedelsiz olarak) devrederek vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözetmediği ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, davalı 3. kişinin de yakınlık nedeniyle iyiniyetli olarak kabulünün mümkün bulunmadığı 3. kişi ile vekilin çıkar ve ... birliği içerisinde oldukları gerekçesi ile tarafların istinaf isteğinin HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanı kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki savunmasını tekrar ederek ve davacıya yüklenici tarafından ödenecek 30.000 TL ile ön alım davasındaki ön alım bedelinin davacı tarafından ödenmesi ile davacının zarar uğratılmadığını, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazın davalının anne ve babası tarafından yatırım amaçlı olarak ve makul bir bedel karşılığında alındığını, davalı ... ile davacı arasındaki anlaşmanın da yakın çevrelerinde herkes tarafından bilindiğini, davalı ...’un anne ve babasının iyiniyetli olduklarını, iddianın davacı tarafından kanıtlanamadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ... Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. ... Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'da daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'da benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. ... Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 ... maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 16.592,15 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına,
14/06/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.