Logo

1. Hukuk Dairesi2021/76 E. 2022/300 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın, taşınmazlarını mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla davalıya muvazaalı olarak devrettiği iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın ticari faaliyetleri nedeniyle borçlu olduğu, davalıya devredilen taşınmazların bedelli olarak devredildiğine dair tanık beyanları ve sair delillerin varlığı, davalının eşinin mirasbırakanın borçlarını ödediği, mirasbırakanın mal kaçırma kastının ispatlanamadığı ve tenkis koşullarının da oluşmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istekli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 15/10/2020 tarih 2018/1811 Esas 2020/1138 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.01.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, mirasbırakan babası ... ...’in, 2535 ada 12 parsel sayılı taşınmazda maliki olduğu 6 ve 10 numaralı bağımsız bölümleri, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı torununa satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürerek, anılan bağımsız bölümlerin tapu kayıtlarının miras payı oranında iptali ile adına tescilini, olmazsa tenkisini istemiş; davacı vekili 26/07/2016 tarihli dilekçesinde; maddi hataya dayalı olarak 6 numaralı bağımsız bölüm şeklinde bildirilen taşınmazın 5 numaralı bağımsız bölüm olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuş; aşamalarda, mirasbırakan ile oğullarının ortağı olduğu kollektif şirketin işlerinin kötü gitmesi ve borçları nedeniyle mirasbırakanın pek çok taşınmazının satıldığını, bir kısım borcun dava dışı eşi ... tarafından ödendiğini, çekişme konusu 6 numaralı bağımsız bölümün mirasbırakana vekaleten davacı tarafından devredildiğini, 10 numaralı bağımsız bölümü üzerindeki ipotekle birlikte satın aldığını, neticeten çekişme konusu 6 ve 10 numaralı bağımsız bölümleri bedeli mukabilinde temellük ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; davacının, dava konusu 6 numaralı bağımsız bölümün, 5 numaralı bağımsız bölüm olarak düzeltilmesi şeklindeki talebinin usule uygun olmadığı, mirasbırakan ile oğullarının ticari faaliyetleri kapsamında oluşan borçlar nedeniyle mirasbırakanın pek çok taşınmazının satıldığı, davalının yurt dışında çalışan dava dışı eşi tarafından bazı borçların ödendiği, dava konusu bağımsız bölümlerin bedeli mukabilinde davalıya satıldığı, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığı gibi, tenkis koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Eksik incelemeyle karar verildiğini, dava konusu taşınmazlardan 6 no’lu bağımsız bölümün sehven hatalı bildirildiğini, doğrusunu bilahare 5 no’lu bağımsız bölüm olarak bildirdiklerini ancak mahkemece nazara alınmayarak 6 no’lu bağımsız bölüm yönünden bilirkişi incelemesi yapıldığını, bilirkişi raporunda davalının ve eşinin banka hesaplarından birtakım firmalara ödeme yapıldığının belirtildiğini, aynı banka hesaplarında davalı ile babası arasında 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarında ciddi miktarda para alışverişi olduğunun tespit edildiğini, davalının babasının 05/11/2011 tarihinde davalının eşi ...’ye 109.950 TL ödeme yaptığının görüldüğünü, ancak bu hususun hiçbir şekilde incelenmediğini, bilirkişinin yalnızca para transferlerine değinerek taktiri mahkemeye bırakması gerektiğini, söz konusu taşınmazların satış yetkisinin mirasbırakan tarafından davalının babası ...’a verildiğini, para alışverişinin de davalı eşi ve babası arasında olduğunu, tenkis bakımından mirasbırakanın aktif ve pasifinin araştırılarak net terekesinin bulunması gerektiğini, yalnızca tanık beyanlarına dayalı olarak mirasbırakanın maddi durumunun kötü olduğunun benimsendiğini, mirasbırakanın Bodrum’da bir yazlığı ve ... İş Merkezinde bir dükkanı olduğu bilgisinin mevcut olup, Bodrum’daki yazlığın davalı üzerine geçirildiğinin tanık tarafından ifade edildiğini, ...’daki iş yerinin de davalının eşinin üzerinde olduğunun beyan edildiğini, bu iki taşınmazın hangi gerekçeler ile davalı ve eşi üzerine devredildiğinin dikkate alınması gerekirken, mirasbırakanın borçlarının ödendiği için dava konusu iki taşınmazın davalıya devredildiğinin benimsenmesinin doğru olmadığını, resmi senette gösterilen değerlerin de düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 15/10/2020 tarih 2018/1811 Esas 2020/1138 Karar sayılı kararıyla; mirasbırakanın, oğullarıyla yaptığı ticari faaliyetler nedeniyle aşırı borçlandığı ve maddi olarak satışa ihtiyacı olduğu, mirasbırakanın başkaca pek çok taşınmazının da borçlar nedeniyle satıldığı, dava konusu edilen 6 numaralı bağımsız bölümün, mirasbırakanın vekili sıfatıyla davacı tarafından davalıya satışının yapıldığı, 10 numaralı bağımsız bölümün ise üzerindeki ipotekle birlikte davalıya devredildiği ve devirden sonra bu ipoteğin ödemelerinin davalı tarafından yapıldığı, tanık beyanlarına göre davalının eşi tarafından yapılan ödemelerin satış bedelinden mahsup edildiği, davanın reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nin 353/1.b.1. maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Eksik incelemeyle karar verildiğini, dava konusu taşınmazlardan 6 no’lu bağımsız bölümün sehven hatalı bildirildiğini, doğrusunun bilahare 5 no’lu bağımsız bölüm olarak bildirildiğini, ancak mahkemece nazara alınmayarak 6 no’lu bağımsız bölüm yönünden bilirkişi incelemesi yapıldığını, bilirkişi raporunda davalının ve eşinin banka hesaplarından birtakım firmalara ödeme yapıldığının belirtildiğini, aynı banka hesaplarında davalı ile babası arasında 2011, 2012, 2013, 2014, 2015 yıllarında ciddi miktarda para alışverişi olduğunun tespit edildiğini, davalının babasının 05/11/2011 tarihinde davalının eşi ...’ye 109.950 TL ödeme yaptığının görüldüğünü, ancak bu hususun hiçbir şekilde incelenmediğini, bilirkişinin yalnızca para transferlerine değinerek taktiri mahkemeye bırakması gerektiğini, söz konusu taşınmazların satış yetkisinin mirasbırakan tarafından davalının babası ...’a verildiğini, para alışverişinin de davalı eşi ve babası arasında olduğunu, tenkis bakımından mirasbırakanın aktif ve pasifinin araştırılarak net terekesinin bulunması gerektiğini, yalnızca tanık beyanlarına dayalı olarak mirasbırakanın maddi durumunun kötü olduğunun benimsendiğini, mirasbırakanın Bodrum’da bir yazlığı ve ... İş Merkezinde bir dükkanı olduğu bilgisinin mevcut olup, Bodrum’daki yazlığın davalı üzerine geçirildiğinin tanık tarafından ifade edildiğini, ...’daki iş yerinin de davalının eşinin üzerinde olduğunun beyan edildiğini, bu iki taşınmazın hangi gerekçeler ile davalı ve eşi üzerine devredildiğinin dikkate alınması gerekirken, mirasbırakanın borçlarının ödendiği için dava konusu iki taşınmazın davalıya devredildiğinin benimsenmesinin doğru olmadığını, resmi senette gösterilen değerlerin de düşük olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.

3.2.3. Bilindiği üzere, tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 565. maddesinde tenkise tabi sağlar arası karşılıksız kazandırmalar düzenlenmiş olup, TMK 565/4. maddesinde, “ Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar” tenkise tabi sağlar arası kazandırmalar arasında belirtilmiştir.

3.3. Değerlendirme

(III.) ve (IV.3.) paragraflardaki gerekçeler yerinde olup, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00-TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30- TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 17/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.