"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : BEDEL
Taraflar arasındaki bedel istemli dava sonunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 29.04.2021 tarihli, 2020/825 Esas ve 2021/709 Karar sayılı ilam yasal süre içerisinde davalılar vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 29/03/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar ... vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili v.d. gelmedi. Yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçelerinde, kök mirasbırakan ...’un taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla oğullarına temlik ettiğini, yapılan temliklerin muvazaalı olduğunun mirasçılardan...’nin açtığı davalarla tespit edildiğini, temlike konu taşınmazların birçok kez imar görerek çok fazla sayıda parsele bölündüğünü, oluşan taşınmazlardan dava konusu 7654 ada 9 parsel sayılı taşınmazın da mirasbırakanın oğlu davalı ... adına tescil edildiğini, ...’ın da taşınmazı üçüncü kişiye devrettiğini ileri sürerek, payları oranında bedelin tahsiline karar verilmesini istemişler, aşamada davacılardan ...’ın ölümü üzerine mirasçıları davayı takip etmiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde, murisin ölümünün üzerinden 30 yıl geçtiğini, davanın dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas sayılı davasında 18/03/1988 tarihli ''keşif tutanağı -sulh anlaşması'' ile 308 parsel sayılı taşınmazın ...’a ait 1/5 payının kendilerine verilmesi karşılığında davacılarla anlaşıldığını, ayrıca 241 parsel sayılı taşınmazı da davacıların babasına devrettiğini, dava konusu taşınmazın kök 83 numaralı tapudan revizyon görerek oluşan taşınmazları mirasbırakandan değil başkalarından satın aldığını bu nedenle davacıların hak iddia edemeyeceklerini, mirasçılardan...’nin açtığı davaların eldeki davaya emsal olmasının mümkün olmadığını, davacıların anlaşma ile tüm haklarından feragat ettiklerini, mirasçı...’nin açtığı davalarda davacıların bir kısmının tanık olarak dinlenildiğini ve sulh yoluyla anlaşıp diğer davalardan feragat ettiklerini beyan ettiklerini, 308 parselin 1/5 payının imar planında kamu alanlarına ayrılan bölümlerinden davacılara verilmesi gereken payların unutulması üzerine davacılarla "karşılıklı anlaşma" başlıklı bir belge düzenlenildiğini ve edimin ifası için de davacılara ihtarname gönderildiğini, sulhun geçerli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, aşamada ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, kök mirasbırakan ...’nın oğullarına yaptığı temliklerin muvazaalı olduğunun kesinleşen mahkeme kararları ile sabit olduğu ancak davacılardan ... dışındakiler tarafından imzalanan sulh sözleşmelerindeki edimlerin yerine getirilip getirilmediğinin irdelenmesi gerektiği, kamu alanlarındaki payların verilmediği, karşılıklı anlaşma başlıklı belgenin imzalanması yerine tapuda devrin yapılabileceği, davacıların süresinde yapılmayan ifayı kabule zorlanamayacağı, çekilen ihtarname ile de davacıların temerrüde düşürüldüğünün kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2.İstinaf Nedenleri
2.1. Davacılar istinaf dilekçelerinde özetle, vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını ileri sürerek ilgili hükmün kaldırılmasını ve yeniden karar verilmesini istemişlerdir.
2.2. Davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde özetle; Yargıtayın emsal kararlarının gözden kaçırıldığını, davacıların bir kısmı ile yapılan 1988 tarihli ve daha sonra yapılan tarihsiz karşılıklı anlaşmanın dikkate alınmadığını, anılan anlaşma uyarınca davacılara da temlik yapıldığını, imar uygulaması uzun sürdüğü için yer devrinin geç yapıldığını, bir kısım yerlerin de imar yapılması için haritacılara verildiğini, mirasçı...’nin davasının eldeki davaya emsal olmasının mümkün olmadığını, ... ile ikinci bir anlaşma yapılmadığını, verilmesi unutulan kamuya ayrılan yerler için ihtarname düzenlendiğini, ancak davacıların yerlerini almadığını, ...’ın sözleşmelerde imzası bulunmasa dahi pay almakla anılan sözleşmeleri kabul etmiş olduğunu, sözleşmelerin infazının halen mümkün olduğunu, ek rapor taleplerinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.04.2021 tarihli, 2020/825 Esas ve 2021/709 Karar sayılı kararıyla; temliklerin muvazaalı olduğunun kök mirasbırakan ... mirasçısı...’nin açtığı davalarla sabit olduğu, sulh sözleşmesine uyulmadığı ve vekalet ücretinin de kabul edilen miktar üzerinden hatalı hesaplandığı gerekçesiyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve vekalet ücreti düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Temyiz Nedenleri
2.1. Davalılar .......... temyiz dilekçelerinde; Bölge Adliye Mahkemesinin karşılıklı anlaşma metnini doğru değerlendiremediğini, yorum yolu ile içeriğini değiştirdiğini, Bölge Adliye Mahkemesinin temlikin muvazaalı olduğu yönündeki kabulünün doğru olduğunu, ancak temlik muvazaalı dahi olsa sulh olan mirasçıların eldeki davayı açamayacaklarını, eğer taraflar arasında sadece 1988 tarihli sulh sözleşmesi olsa idi anılan sözleşmeye uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulünün doğru olacağını ancak taraflar arasında "karşılıklı anlaşma" başlıklı başka bir sözleşme daha düzenlendiğini, bu belgenin hatalı değerlendirildiğini ve yanlış karar verildiğini, emsal gösterilen... davalarında bu davalardan farklı olarak ikinci bir anlaşma olmadığının dikkate alınmadığını, ...'ın hiç bir anlaşmaya katılmadığını, bu nedenle anlaşmaya uyulup uyulmadığının her bir mirasçı için ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, ancak Mahkemenin bu husustaki itirazlarını dikkate almadığını, davacıların açtıkları emsal davalarda Yargıtay tarafından anılan sözleşmelerin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek bozmalar yapıldığını, Bölge Adliye Mahkemesinin 7 ayrı parsel de davacılara yer verilmesi gerekirken tek parsel yer verildiği için akde aykırılık olduğu gerekçesinin doğru olmadığını, parça parça yer vermektense tek parsel verilmesinin davacıların da faydasına olduğunu, ayrıca eksik olduğu belirtilen kısmın da haritacılara ücret olarak verildiğini, bu savunmalarına süresinde yapılmadığı gerekçesiyle itibar edilmediğinin belirtildiğini, oysa tebligatların usulsüz olduğunu ve beyanların hepsinin usulüne uygun olduğunu, yapılan ikinci anlaşmadaki ... dışındaki davacıların imzası ile 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın anlaşma gereği verildiğinin sabit olduğunu, 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmaz verilmesine rağmen kamu alanlarının devrinin unutulduğunu, bu nedenle ikinci sözleşmenin yapıldığını ve tarafların unutma olayını sözleşmede de hüküm altına aldıklarını, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin kamuya ayrılan kısımların devrinin unutulduğu hususunun hayatın olağan akışını uygun olmadığı yönündeki gerekçesinin doğru olmadığını, ... dışındaki davacıların unutulan alanların devralınması için ...'ın da anlaşma yapmasını beklediklerini, o anlaşma yapmayınca kendilerinin de anılan kısımları almaktan vazgeçtiklerini, ... dışındaki davacılara sözleşmede kararlaştırılan yerleri almaları için ihtarname çekildiğini, ancak almaya yanaşmadıklarını, buna rağmen eldeki davayı açmalarının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin el birliği mülkiyete tabi sözleşmede tüm mirasçıların imzası olması gerektiği, ... mirasçılarından ...'nin ikinci anlaşmada imzası olmadığı ve ... mirasçılarından ...'nin kamusal alana ayrılan 6 parsel sayılı taşınmazdaki payını sattığı için sözleşmenin uygulanabilirliği olmadığı yönündeki gerekçesinin doğru olmadığını, ...'nin sözleşmenin uygulanabilmesi için çekilen ihtarnamelere vekili aracılığıyla iştirak ettiğini bunun da anılan sözleşmeye icazet verdiğini gösterdiğini, ...'nin payının devrine gelince de mirasçıların müştereken ve müteselsilen borçlu olduklarını borcu bir mirasçının dahi tek başına ödeyebileceğini, mirasçıların adlarına davacıların paylarından fazlasının kayıtlı olduğunu, ayrıca ...'nin payının daha sonra mirasçılardan ... tarafından geri alındığını, Yargıtayın her iki sözleşmeyi de geçerli saymasına rağmen Bölge Adliye Mahkemesinin ikinci sözleşmeyi yorum yolu ile değiştirip geçerli saymadığını, diğer mirasçıların konut alanındaki haklarının 1249,75'er m2 olmasına rağmen 1256'şar m2 alarak, her birinin 6,25 m2 davacı ...'ın payından fazla aldığını, bu nedenle ... dışındaki davacılar yönünden kamu alanlarına ayrılan yerler hariç sulhe uyulduğunu, ...'a 18,75 m2 eksik yer verilmesinin diğer davacılara bir talep hakkı sağlamayacağını, ...'ın durumunun ayrı olduğunu, bilirkişi raporlarında itirazlarına rağmen hatalı değerlendirme yapıldığını, davaya konu yerde imarı belediyenin yapmadığını özel imar yapıldığı için haritacılara toplam 17407 m2 yerin ödeme karşılığı verildiğini, davacıların paylarından kesilmesi gereken kısmın da mahsup edilmek suretiyle yapıldığını, eksik olan kısmın bu ödemeden kaynaklandığını, konut alanında eksik bir yer verilmediğini, imar uygulamalarının çok uzun sürmesinin kamu alanlarının unutulmasına neden olduğunu, ... dışındaki davacıların emsal gösterilen... davalarında dinlendiklerini ve bütün miras paylarına karşılık anlaşma yaptıklarını bildirdiklerini, ...'nin davaları bittikten sonra karşılıklı anlaşma başlıklı belgeyi imzaladıklarını, bu durumu davacılar vekilinin de kabul ettiğini, uyulmadığı iddia edilen sözleşmedeki borcun bir para borcu olmadığını tek taraflı olarak ifasının mümkün olmadığını, tapuya davacılar gelmediği sürece devrin yapılamayacağını, davacıların da ihtarnameye rağmen devre yanaşmadıklarını, imar 1990 yılında geçmiş ise de kesinleşmesinin 2000 yılını bulduğunu ve kesinleşir kesinleşmez davacılara devrin yapıldığını, yani Mahkemenin belirttiği gibi 22-24 yıllık bir gecikme olmadığını, Mahkemeden anlaşma ile verilmesi taahhüt edilen yerlerin tapu kayıtlarının getirtilmesi ve halen ifa olanağının bulunduğunun tespit edilmesini istediklerini, ancak Mahkemenin bu talebi dikkate almadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemişlerdir.
2.2. Davalılar ... ve ... temyiz dilekçelerinde özetle, Bölge Adliye Mahkemesinin mirasçılardan...'ye muris muvazaası nedeniyle mirastan pay verildiği, bu nedenle davacılara da verilmesi gerektiği varsayımı ile hareket ettiğini ve itirazlarını dikkate almadığını, oysa emsal davalarda Yargıtayın sulh sözleşmelerinin değerlendirilmesi gerektiğini vurguladığını, 1988 yılında yapılan anlaşma ile 308 parsel sayılı taşınmazın 1/5 payının ... tarafından davacılara verilmesinin kararlaştırıldığını, sonradan yapılan ikinci anlaşma ile de 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1988 tarihli anlaşma uyarınca bedelsiz devredildiği ancak kamuya ayrılan alanların devrinin unutulduğunun hüküm altına alındığını, davacıların haklarını kötüye kullandıklarını, paydaşlardan ...'nin payını sattığı için sözleşmenin uygulanamayacağı yönündeki gerekçenin doğru olmadığını, dava konu yerde imarı belediyenin yapmadığını, ücret karşılığı özel imar yapıldığı için haritacılara toplam ödeme karşılığı verilen yerden davacıların paylarının kesildiğini, hesaplamaların anılan husus dikkate alınarak yapılması gerektiğini, ancak bu savunmalarının dikkate alınmadığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı bedel istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun'un 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1 Dosya içeriğinden; kök mirasbırakan ...’nın 26.03.1954 tarihli 119 ve 120 sıra numaralı tapularla ve 29.01.1960 tarihli 83 numaralı tapu ile davalı oğlu ...’a pay temliki yaptığı, davacıların 25.02.1983 tarihinde ölen ...’un mirasçıları oldukları, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... ... mirasçıları ile davacılar ..., ... ve ... arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, 308 parsel sayılı taşınmazların imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ... ... adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde davacılardan ..., ... ve ...’a 1256/4768’er paylarının, davacı ...’a da 1000/4768 payının temlik edildiği, ... ... mirasçıları tarafından 28.05.2012 tarihinde 308 parsel sayılı taşınmazın imarı sonucu oluşan parsellerden kamuya ayrılan kısımdaki paylarını almaları için davacılara ihtarname keşide edildiği, 119, 120 ve 83 numaralı tapuların birçok parsele revizyon gördüğü ve sonrasında revizyon parsellerinin de imar uygulamalarına tabi tutulduğu, dava konusu 7654 ada 9 parsel sayılı taşınmazın imar uygulaması ile kök tapuların revizyonu sonucu oluşan 308, 303, 306, 309 ve 310 parsel sayılı taşınmazlardan gelen paylardan oluştuğu, 12.07.2000 tarihinde davalı ... adına imar nedeniyle tescil edildiği, ...’ın da taşınmazı 13.12.2001 tarihinde dava dışı şirkete temlik ettiği anlaşılmıştır.
3.3.2. Somut olayda, Antalya Kadastro Mahkemesinin 1985/202 Esas 1988/96 Karar sayılı dosyasında 18.03.1988 tarihli “Keşif tutanağı-Sulh zaptı” başlıklı belge düzenlendiği, ayrıca kök muris ... mirasçılarından ... ... mirasçıları ile bir kısım davacılar arasında tarihsiz “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge düzenlendiği, bu belgede de anılan keşif tutanağına atıfta bulunularak bu anlaşma uyarınca bir bedel alınmadan 308 parsel sayılı taşınmazın imara giden hisselerinin tapuda satış gösterilmek suretiyle ... mirasçılarına verildiği, ancak kamuya ayrılan yerlerin ... mirasçılarına devrinin unutulduğu ve bu yerlerin verilmesinin karşılıklı kararlaştırıldığı, anılan bu belgede davacılardan ... dışındakilerin imzalarının bulunduğu, 308 parsel sayılı taşınmazların imar parsellerinden biri olan 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmaz da ... adına kayıtlı iken 22.12.2000 tarihinde ... mirasçılarına temlik edildiği, anlaşmalarda imzaları bulunan davacılar ..., ... ve ...’ın 7657 ada 5 parsel sayılı taşınmazın 1256/4768’er paylarını alarak kamuya ayrılan alan dışındaki yerlerden anlaşma gereğince almaları gereken yerleri aldıkları, ayrıca ... mirasçılarının “Karşılıklı Anlaşma” başlıklı belge uyarınca edimlerini ifa etmek için davacılara ihtarname keşide ettikleri, sözleşmede imzası bulunan davacıların ... mirasçılarından kamuya ayrılan alanlardan almaları gereken kısmı da anılan anlaşma uyarınca alabilecekleri gözetildiğinde davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmemesi hatalıdır.
3.3.3. Hal böyle olunca, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” ve “Karşılıklı Anlaşma”da imzası bulunmayan davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmakla birlikte, “Keşif tutanağı- Sulh zaptı” uyarınca yapılan “Karşılıklı Anlaşma” dikkate alınarak davacılar ..., ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
VI. SONUÇ:
Davalıların, davacı ... yönünden yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,
Davalıların, davacılar ..., ... ve ... mirasçıları yönünden değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davacılar ..., ... ve ... mirasçılarından alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 29/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.