Logo

1. Hukuk Dairesi2021/7753 E. 2021/7128 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında çocuklarına yaptığı temliklerdeki muris muvazaasının bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın, davacı kızından mal kaçırmak amacıyla dava dışı diğer çocuklarına yaptığı temliklerde muvazaa kastının bulunduğu ve bu hususta tüm malvarlığının devredilmesi şartının aranmayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, davalıların istinaf etmesi üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın tümden reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Davacı, mirasbırakanları ... ...’ün maliki olduğu 1084- 502-46- 17 -1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle çeşitli tarihlerde davalı çocuklarına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, murisin o tarihlerde hacca gidecek olması nedeniyle paraya ihtiyacı olduğu için taşınmazlarını satışa çıkardığını ve kendilerinin taşınmazları satın almak istediklerini, davacının ise istemediğini, rayiç bedellerini ödemek suretiyle taşınmazları satın aldıklarını, muvazaalı bir satış olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, tapulama sırasında mirasbırakan tarafından bağış suretiyle temlik edilen dava konusu 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlar yönünden, 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı gerekçesi ile bu taşınmazlar yönünden davanın reddine, diğer dava konusu 502-17-1084 ve 46 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ise muvazaa iddiasının sübut bulduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince, 1481 ve 1482 parsellerin tapulama sırasında muris tarafından bağış suretiyle temlik edilmiş olması nedeniyle bu parseller yönünden 01/04/1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma imkanı bulunmadığından, diğer taşınmazlar yönünden de muvazaa iddiasının ispatlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya uygun bulunmadığı gerekçesi ile davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın ortadan kaldırılmasına ve davanın tamamen reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1916 doğumlu mirasbırakan ... ...’ün 16.10.2015 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davacı kızı ... ile davalı çocukları ..., ... ve ...’yi mirasçı olarak bıraktığı, murisin adına kayıtlı 502 ve 46 parsel sayılı taşınmazlarını 25.8.1982 tarihinde satış yolu ile 1/2’şer paylı olarak davalılar ... ve ...’e, 17 parsel sayılı taşınmazını 08.09.1982 tarihli satış işlemi ile 1/3 er paylı olarak davalılara, yine 1084 parsel sayılı taşınmazını ise 08.09.1982 tarihli satış işlemi ile davalı oğulları ... ve ...’a temlik ettiği, diğer dava konusu 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazların ise 1976 ve 1979 yıllarında tapulama yoluyla davalılar adlarına kayıtlı hale geldiği anlaşılmaktadır.

Hemen belirtilmelidir ki; tapulama yoluyla davalılar adlarına kayıtlı hale gelen çekişme konusu 1481 ve 1482 parsel sayılı taşınmazlar yönünden 01/04/1974 tarih ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma yeri bulunmadığı gözetilerek, davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının bu parsellere yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Öte yandan, bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında, birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Somut olaya gelince; tüm dosya içeriği ve dinlenen tanık beyanları itibariyle; dava konusu 502-46-17 ve 1084 parsel sayılı taşınmazların muris tarafından dargın olduğu davacı kızından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalılara devredildiği, murisin muvazaa kastının tespitinde tüm malvarlığını devretme şartının aranmadığı gözetilerek bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddine karar verilmesi doğru değildir.

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 371/1-a maddesi gereğince Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 24.11.2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.