"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27/06/2013 gün ve 2008/220 Esas, 2013/337 Karar sayılı hükmün Onanmasına ilişkin olan Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/07/2020 tarihli ve 2016/ 17115 Esas, 2020/2677 Karar sayılı kararının düzeltilmesi süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; hudutlarını dava dilekçesinde belirttikleri taşınmaz bölümünün öncesinde müvekkillerinin babaları tarafından imar-ihya edilerek kullanıldığını, murisin ölümünden sonra ise taşınmazdaki tasarrufun müvekkilleri tarafından sürdürüldüğünü, 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddesinde düzenlenen zilyetlikle iktisap koşullarının lehlerine oluştuğunu ileri sürerek, taşınmazın adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu bu nedenle taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyeceğini, taşınmazın bir cephesi deniz olduğundan Mahkemece kıyı kenar çizgisi araştırması yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı Madenli Belediye Başkanlığı davaya cevap vermemiştir.
III. ISLAH
Mahallinde yapılan keşif sonrası davacılar vekili ıslah dilekçesinde; Mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporlarından, dava konusu edilen taşınmaz bölümünün, Hazine adına kayıtlı 1214 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığının tespit edildiğini belirterek, davayı tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah etmiştir.
IV. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, 1214 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünde davacılar lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddelerinde düzenlenen zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 1214 parsel sayılı taşınmazın, 15/11/2000 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda 1 numara ile gösterilen 7.328,68 metrekarelik bölümünün, Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile... (davacıların murisi) mirasçıları adına miras payları oranında tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazın 1988 yılında Hazine adına tescil edildiğini, dava tarihi itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini ayrıca Mahkemece yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın karar verildiğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
VI. YARGITAY İLAMI
Karar, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21/06/2007 tarihli ve 2007/3170 Esas, 3964 Karar sayılı ilamıyla; “ teknik bilirkişinin hazırladığı rapor ve kroki ile dosya arasında bulunan pafta örneğine göre, davalı parselin kuzeyinde kumsal ve devamında Akdeniz, doğusunda ise Zilli çayının yer aldığı, Mahkemece, davalı parselin Hazine adına ihdasen tescilinden önceki niteliği, tespit dışı bırakılan yerlerden olup olmadığı, tespit dışı bırakılan yer ise ne niteliği ile ve hangi tarihte tespit dışı bırakıldığının sorulup belirlenmediği, bundan ayrı jeolog bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, taşınmazın Zilli deresinin feyezanı ile oluştuğu, Zilli deresinin önce köylüler sonra DSİ tarafından tahkim edilerek mevcut yatağına alındığı ve dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisinden karaya doğru olan kesimde bulunduğunun belirtildiği, bu açıklamalar karşısında taşınmazın bulunduğu mevkide ıslah çalışmalarının yapılıp yapılmadığının DSİ’den sorulup belirlenmesi, yapılmış ise buna ait harita ve ıslah projesine ait belgelerin, dava konusu taşınmaza komşu 853, 854 ve 1215 parsellere ait kadastro tutanaklarının varsa dayanağı tapu ve vergi kayıtlarının ve hüküm dosyalarının getirtilmesinin gerektiği, taşınmazın bulunduğu yerde idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve kesinleşmişse, kesinleşmiş kıyı haritasının idareden getirtilerek, jeolog ve teknik bilirkişi aracılığıyla mahallinde dava konusu yere uygulanması ve taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre durumunun tespiti ile bilirkişiler tarafından kıyı haritası üzerinde ve düzenlenecek krokide açık ve denetime elverişli şekilde gösterilmesi; idarece yapılan kıyı kenar çizgisi haritası bulunmaması halinde, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 28/11/1997 tarihli ve, 1996 / 5 Esas, 1997 / 3 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere kıyı kenar çizgisinin Mahkemece 3621 sayılı Kanunda öngörüldüğü şekilde 3 kişilik bilirkişi kurulu seçilerek, bu bilirkişiler aracılığıyla usulüne uygun şekilde tespitinin yapılması, ayrıca davacılar imar-ihya sebebine dayanarak tescil isteğinde bulunduklarına göre, 3402 sayılı Yasanın 17. maddesinde belirtilen diğer olumlu ve olumsuz koşullar yanında, taşınmazın Belediye sınırları içinde bulunması halinde imar planı içerisine alınma tarihine kadar kazanma koşullarının da araştırılması, Mahkemece mahallinde keşif yapılarak varsa ıslah çalışmalarına ilişkin proje ve haritaların, idarece belirlenmişse kesinleşmiş kıyı haritasının, komşu parsel tutanak ve dayanaklarının uygulanması, teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaretletilmesi, idarece kıyı kenar haritası düzenlenmemişse, yukarıda belirtildiği şekilde oluşturulacak bilirkişi heyeti vasıtasıyla kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi, dava konusu taşınmazın niteliğinin açık bir şekilde tespiti, Zilli çayının ıslah çalışmalarının yapıldığı ve tamamlandığı tarihten itibaren derenin etki ve taşkın alanından kurtulduğu kabul edilerek, bu tarihten itibaren Hazine adına tapu kaydının oluştuğu tarihe kadar kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun nazara alınması, 3402 sayılı Yasanın 17/son maddesi uyarınca Belediye Başkanlığından alınacak cevapla birlikte tüm dosya kapsamının değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmek suretiyle bozulmuştur.
VII. BOZMA SONRASI DAVALI HAZİNENİN TALEBİ
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında davalı Hazine vekili 26/04/2013 tarihli dilekçe ile dava konusu 1214 parsel sayılı taşınmazın nizalı bölümünün bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının anlaşıldığını belirterek, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının kamu adına terkinine, kıyı kenar çizgisi dışında kalan kısmının ise Hazine adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
VIII. MAHKEME KARARI
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, "1214 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişi ...tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda (1/b) harfi ile gösterilen bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, kalan kısmının ise taşınmazın sınırında bulunan Zilli Deresinin taşkın ve etki alanı içerisinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine,
1214 parsel sayılı taşınmazın 18/02/2013 tarihli ...tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna ekli krokide (1/B) harfi ile gösterilen 5.761,45 metrekarelik bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı anlaşılmakla bu yerin kamu adına terkinine,
Aynı krokide (1/A) harfi ile gösterilen 1.567,09 metekarelik bölümünün ise kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı anlaşıldığından, TMK’nun 713/6. maddesi uyarınca Hazine adına kayıt ve tesciline,
Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı Hazine yasal hasım olduğundan davalı Hazine lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına", karar verilmiştir.
IX. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar:
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davacılar vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Temyiz Nedenleri:
2.1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemenin, dava konusu taşınmazın bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığına dair kabulünün isabetsiz olduğunu, dosya arasında bulunan bilirkişi raporları çelişkili olduğu gibi Mahkemece kıyı kenar çizgisi dışında olduğu kabul edilen bölümün de dere yatağı ve etki alanında kalmadığını, yıllardır taşınmaz üzerinde müvekkilleri tarafından tarım yapıldığını ancak taşınmazın taşkına uğradığını görmediklerini, dava konusu taşınmazda 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 17. maddesinde düzenlenen zilyetlikle iktisap koşullarının müvekkilleri lehine oluştuğunu belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
2.2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; yargılama sırasında Hazine kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde Mahkemece Hazine lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
X. YARGITAY İLAMI
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/07/2020 tarihli 2016/17115 Esas, 2020/2677 Karar sayılı ilamıyla onanmıştır.
XI. KARAR DÜZELTME
1. Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar:
Yargıtay onama ilamına karşı süresi içerisinde davalı Hazine vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
2. Karar Düzeltme Nedenleri:
Davalı Hazine vekili karar düzeltme dilekçesinde; temyiz dilekçesinde vekalet ücretine yönelik olarak ileri sürdükleri itirazların cevapsız bırakıldığını belirterek Yargıtay onama ilamının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Hatay/ İskenderun/ Madenli Mahallesi çalışma alanında bulunan 1106 parsel sayılı 20.300,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 11/05/1978 tarihinde ihdasen tarla vasfıyla Hazine adına tescil edilmiş, taşınmazın 12/05/1998 tarihinde hükmen ifraz edilmesiyle 17.980,00 metrekare yüzölçümündeki dava konusu 1214 parsel sayılı taşınmaz oluşmuştur.
Dava; imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi;
“Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
3.2.2. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi;
“Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 . maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.
İl, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz.”
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/2. maddesi;
3.2.3. “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünü düzenlemiştir.
3.2.4. Bkz. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 28/11/1997 gün, 1996/5 Esas, 1997/3 Karar sayılı kararı
3.3. Değerlendirme
Dosya kapsamından, davacıların davaya konu ettiği taşınmazın, 1214 parsel sayılı taşınmazın 18/02/2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda (1/a) ve (1/b) harfleri ile gösterilen bölümleri olduğu, (1/b) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümünün, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nca 12/09/1978 tarihinde onaylanmış olan kıyı kenar çizgisi içerisinde, (1/a) harfi ile gösterilen bölümün ise kıyı kenar çizgisinin dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, (VIII.) paragrafta açıklanan gerekçe uyarınca davacıların davasının reddine, davalı Hazinenin (VII.) paragrafta belirtilen taleplerinin ise kabulüne verilmiştir.
Bilindiği gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297/2. maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Yasa maddesinin bu açık hükmünün sonucu olarak, mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır. Kamu düzenini ilgilendiren bu düzenleme gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır.
Somut olayda; davalı Hazine adına tesciline karar verilen ve hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (1/a) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümü halihazırda Hazine adına kayıtlı 1214 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı halde, Mahkemece bu bölüm yönünden davanın yalnızca reddine karar verilmekle yetinilmesi gerekirken, bu bölümün mükerrerliğe neden olacak şekilde tekrar Hazine adına tesciline karar verilmesi isabetsizdir.
Öte yandan, eldeki dava imar-ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, dava konusu 1214 parsel sayılı taşınmazın tapu kayıt maliki olan Hazine eldeki davada yasal hasım konumunda olmadığına ve Mahkemece davanın reddine karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, Hazinenin yasal hasım konumunda olduğu kabul edilerek, davalı Hazine yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de isabetsizdir.
XII. SONUÇ:
Mahkemece yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeksizin karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün (XI.3.3) paragrafta gösterilen nedenlerle bozulması gerekirken onandığı ve bu yanlışlık karar düzeltme talebi üzerine anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 06/07/2020 tarihli ve 2016/17115 Esas, 2020/2677 Karar sayılı onama ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA ve usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, 24.02.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.