"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GAZİANTEP BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECEMAHKEMESİ : GÖKSUN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Göksun Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, dava konusu 103 ada 21 parsel sayılı taşınmazın 1/3 payının kendileri, davalı ... ve dava dışı Doğan Sevgili tarafından ortak alındığını, 1997 yılında taşınmazın bulunduğu yerde kadastronun geçmesiyle ortak olarak alınan taşınmazın 1/3 payının davalı ... adına tescil edildiğini, davalı ...'nin bu duruma ilişkin 23.01.2009 tarihli ve 30.08.2012 tarihli imzalı, yazılı beyanının bulunduğunu, davalının 2020 yılının Mayıs ayında vefat ettiğini, mirasçılarının paylarını devretmeye yanaşmadıklarını ileri sürerek, davalı (ölen) ... adına kayıtlı olan 1/3 payın tapu kaydının iptali ile payları oranında adlarına tesciline, taşınmazda davalı adına kayıtlı payın ve bu taşınmaz içerisinde dikili ağaçların mülkiyetinin de payları oranlarında kendilerine ait olduğunun tespitine, mümkün olmadığı takdirde bedellerin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 04/12/2020 tarihli ve 2020/147 E., 2020/359 K. sayılı kararıyla; davanın 17/06/2020 tarihinde açıldığı, taşınmazın kadastro tespitinin 30/12/1997 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafın dava dilekçesi ve aşamalardaki öne sürdüğü iddiasının; taşınmazın kadastro tespit tarihinden önce alındığı dolayısıyla kadastro tespit tarihinden önceki hukuki sebebe dayalı olduğu, kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve esas bakımından hukuka aykırı olduğunu, iddia ve savunmalarının kadastro tespitinden sonrasındaki sebeplere dayandığını, davalı mirasbırakan ... tarafından imzası bulunan ve içeriğinde ise davacıların da dava konusu taşınmazda haklarının olduğunun belirtildiği, bir nevi davanın inançlı işlem olduğunu, inanılan tarafından taşınmazın kendisine verileceği ümit ve inancının sona erdiği tarihten itibaren sürenin başlatılması gerekeceğini, dava konusu taşınmazda davacıların zilyetliğinin devam etmesi hususları ve terditli taleplerinin nazara alınmadığını ve eksik araştırma sonucu karar verildiğini, yazılı belgelerin kadastro tespitinden sonraya dayandığını, gerek dava konusunun gerekse de dava dilekçesi ekinde sunulu adi yazılı belgelere istinaden davanın nam-ı müsteara dayalı olduğunu, bir nevi davanın inançlı işlemden kaynaklandığını, dava konusu taşınmazın zilyetliğinin tespitten sonraki döneme dayandığını, davacıların artık taşınmazda kendi adlarına tapuda ferağ umudunu yitirmelerinden dolayı iş bu davayı açtıklarını, dava konusu taşınmazın 1/3 payının taraflar arasında ortak olarak kullanılması, zilyetliğinin devam etmesi hali, inançlı işlemden kaynaklı belgelerin kadastro tespitinden sonraya dayanması, hak düşürücü sürenin işlemeyeceği, terditli talebin Yerel Mahkeme tarafından değerlendirilmeye alınmaması, mülkiyetin tespitine ilişkin hiçbir araştırmanın yapılmaması, hukuki yararın bulunması, taşınmazın güncel bedeli yönünden değerlendirmenin yapılmaması sebeplerinnin dikkate alınması gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 28/04/2021 tarihli ve 2021/412 E., 2021/569 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 30/12/1997 tarihinde kesinleşmesine rağmen, davanın 17/06/2020 tarihinde açıldığı, davanın Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde belirtilen yasal 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığının sabit olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasa yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, istinaf ilamının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın eksik ve hatalı olduğunu, kadastro tespitinden sonra var olan hukuki duruma dayanarak dava açıldığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, özellikle; davacılar tarafından ibraz edilen belgeler, kadastro öncesi birlikte satın alınan, davalıların mirasbırakanı adına tescil edilen dava konusu taşınmazda davacıların da hak sahibi olduğunu belirten belgeler olup, bir başka ifade ile bu belgelerin de kadastro öncesi nedene dayalı hakka ilişkin olduğu, kadastro tespitinden itibaren hak düşürücü sürenin geçtiği gözetilerek, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 28/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.