Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8208 E. 2022/8426 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi imar ve ihya hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunulması üzerine, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tutanaklarının kesinleşme tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu sürenin geçmesinden sonra açılmış olması nedeniyle, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek, istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, İzmir ili, .... ilçesi, .... Mahallesinde bulunan, 272 ada 13, 14, 15 ve 17 parsel sayılı taşınmazların, mirasbırakanları tarafından imar ve ihya edildiğini, tapu kayıtlarında halen "imar ve ihya hakkının ....'ye aittir." şerhi olduğunu, kadastro çalışmalarında hatalı olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2019 tarihli ve 2017/440 E., 2019/646 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın tapu kayıtlarında imar ihya hakkı .....'ye aittir şerhi yer alsa da Hazine adına kayıtlı olduğu, bilirkişi raporlarına göre dava konusu parsellerin uzun süredir işlenmediği ve sert yapıda olduğu, tarımsal nitelik kazanmadığının belirlendiği, tapu kaydında imar ihya şerhi bulunmasının tapu kaydının değiştirilmesi hakkını vermeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, dava konusu taşınmazların kök mirasbırakan .....'den başlamak üzere ölümüyle ....’un, onun 1951 yılında ölümüyle, eşi ....un 07.09.2008 tarihinde ölümüne kadar nizasız ve fasılasız olarak zilyetliklerinde kaldığını, imar ihyaya ilişkin ilk yasal düzenleme olan 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 6. maddesinde taşlık ve pırnallık olup da emek ve masraf sarf edilerek tarla, bağ ve meyvelik haline getirilmiş toprakların parasız olarak imar eden adına tescil olunacağının hüküm altına alındığını, 2644 sayılı Yasa'nın imar ihyaya ilişkin hükümlerinin 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ile kaldırıldığını, kazanılmış hakların saklı tutulduğunu, dava konusu parsellerde müvekkillerinin mirasbırakanının imar ihya hakkını 28.02.1950 tarihli kadastronun kesinleşmesinden çok önce kazandığını, bu durumun 28.04.1949 tarihli kadastro tutanağında açıkça belirtildiğini ve şerhin tapuya işlendiğini, ....'un 1951 yılında ölümüyle eşi ...'un öldüğü 07.09.2008 tarihine kadar yalnız olması, çiftçilikten pek anlamaması nedeniyle faaliyetleri tamamen durdurduğunu, ancak emlak vergilerini ödemeye devam ettiğini belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 28.05.2021 tarihli ve 2021/597 Esas, 2021/565 Karar sayılı kararıyla;davacıların iddiasının kadastrodan önceki sebeplere dayalı olduğu, dava konusu taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu tutanağının 28.02.1950 tarihinde kesinleştiği ve bu halde tespitin kesinleştiği 28.02.1950 tarihi ile davanın açıldığı 05.10.2017 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde ön görülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle, istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Yasa’nın 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarının belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilerek, mülkiyete ilişkin talepler yönünden hak düşürücü süre öngörülmüş olup, söz konusu yasa maddesindeki hak düşürücü süre, dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilecektir.

3.3. Değerlendirme

Somut olayda, çekişmeli taşınmazların kadastro tutanaklarının kesinleştiği 28.02.1950 tarihi ile davanın açıldığı 05.10.2017 tarihi arasında 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirlenen hak düşürücü sürenin geçtiği açık olup; dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde olmasına, kararın dayanağı olan, (V/3.2) no.lu paragraftaki yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre, Bölge Adliye Mahkemesince, (IV/3) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenle; davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacılardan alınmasına, 22.12.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.