Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8230 E. 2023/1347 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında inançlı işlem ilişkisi kurulup kurulmadığı ve buna bağlı olarak tapu iptali ve tescilinin yapılıp yapılmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafça inançlı işlem ilişkisini ispatlayacak yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sunulamadığı ve davalının da taşınmazın emaneten değil, bedel karşılığında devralındığına dair yemin ettiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili, müvekkili ile davalının yakın arkadaş olduklarını, dava konusu edilen 1050 ve 625 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/8’er paylarını 11/05/2016 tarihinde davalı tarafa birkaç aylığına inanarak ve güvenerek devrettiğini, davalı tarafın da birkaç aylığına kendi mülkiyetinde tutmayı ve daha sonra davacı şirkete vermeyi taahhüt ettiğini, bu konuda davalı tarafından davacıya ödenen bir meblağın olmadığını, bu süreçte müvekkili şirket yetkilisi ...-... ... ve ... ... arasında çekişmeler başladığını, tapunun devrinden yaklaşık bir iki ay sonra davacının davalı taraftan tapusunu geri istediğini fakat davalının devre yanaşmadığını, müvekkilinin o dönemde üçüncü kişilere olan borcunu ödemek istediğini ancak davalının tapu kaydını vermediği için müvekkilinin ve alacaklı üçüncü kişilerin mağdur olduklarını, davalının söz konusu tarlaların satışı için sahibinden.com sitesine ilan verdiğini, tapu devrinin güvene dayalı bir devir işlemi olduğunu ve tapu değerlerine bakıldığında devrin gerçeği yansıtmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davacının hukuksal olmaktan uzak talep ve iddialarının mesnetsiz olduğunu, taşınmazı satın aldığını taşınmaz bedelinin bir kısmının banka aracılığıyla bir kısmının da elden ödendiğini, davacının iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 05.02.2021 tarihli ve 2017/25 E, 2021/44 Karar sayılı kararıyla; davacının İçtihadı Birleştirme Kararının aradığı anlamda yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek delil sunmadığı, dosyaya sunulan ses kaydının delil olarak kabul edilemeyeceği, içeriğinden de konusunun anlaşılamadığı, davacının en son yemin deliline dayandığı ve davalı tarafa yemin teklifinde bulunduğu,bu doğrultuda talimat yazıldığı,davalının İzmir 21.Asliye Hukuk Mahkemesinde verdiği yeminli beyanında tapu kaydını emanet olarak almadığını, gayrimenkul için 10.000,00 TL ve 150.000,00 TL yi elden davacıya verdiğini ifade ettiği, davacı tarafın inançlı işlem iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince tanıklarının dinlenmediğini, dosyaya ibraz edilen ses kayıtlarında davalının uyuşmazlığa konu tarla için emanet kelimesini kullandığını, ses kaydında tarlayı üzerine aldığını ve sonradan müvekkiline vereceğini beyan ve ikrar ettiğini, İlk Derece Mahkemesince müvekkili şirketin banka borçlarının yeterince araştırılmadığını, emsal İçtihadı Birleştirme Kararında da değinildiği üzere; inanç sözleşmeleri bir yandan mülkiyeti nakil borcu doğurması bakımından tarafları bağlayıcı, diğer yandan, mülkiyetin naklinin sebebini teşkil etmesi açısından tasarruf işlemlerini bünyesinde barındıran sözleşmeler olduğunu, bu durumda koşulların oluşması halinde taşınmaz mülkiyetini nakil özelliğini taşıdığının kabul edilmesi gerektiğini, inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatı, şekle bağlı olmayan yazılı delillerle olduğunu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerektiğini, bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hem de taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamayacağını, içtihadı birleştirme kararları gereğince dosyada bulunan davalının ses kaydı ve ikrarını içeren kayıtlar ile müvekkilinin borçlu olduğu bankaların varlığının yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilmesi gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 24.05.2021 tarihli ve 2021/596 E. 2021/691 K .sayılı kararı ile davacı tarafından inanç sözleşmesinin varlığına dair yazılı delil veya yazılı delil başlangıcı sayılabilecek bir delil sunulamadığı, davalının da taraflar arasında inanç sözleşmesi olmadığına dair yemin ettiği, davacı tarafın dayandığı telefon ses kayıtlarının hukuka aykırı delil niteliğinde olup yazılı delil başlangıcı sayılmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bilindiği üzere, inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya ..., aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak ...; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak ... veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır.

Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir. İnanç sözleşmesi olarak adlandırılan belgenin sözleşmeye taraf olanların veya inanılanın imzasını içermesi gereklidir. Bunun dışındaki bir kabul, hem İçtihadı Birleştirme kararının kapsamının genişletilmesi, hemde taşınmazların tapu dışı satışlarına olanak sağlamak anlamını taşıyacağından kendine özgü bu sözleşmelerle bağdaştırılamaz.

05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme ... olduğu da şüphesizdir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Hemen belirtilmelidir ki, somut olayda tanık dinlenmesini gerektirir yazılı delil başlangıcı bulunmadığı gibi, davalı tarafından da taşınmazın emanet olarak alınmadığı, bedeli karşılığında devir işleminin yapıldığı hususunda yemin edildiği açıktır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.