"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen bedel davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar, yasal süre içerisinde davacı vekili ile davalılar ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
I. DAVA
Davacı ..., mirasbırakan eşi ...’in 284, 285, 286, 288, 258 ada 173 parselde yer alan 43 no.lu, 395 ada 1 parselde kayıtlı 9 no.lu, 1215 ada 2 parselde yer alan 19 no.lu bağımsız bölüm (eski 1283 parselde kayıtlı 19 no.lu bağımsız bölüm), 273 ada 11 ve 268 ada 7 parsel sayılı taşınmazlarını mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak ilk eşinden olma çocukları olan davalılara satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların daha sonra taşınmazların tamamını dava dışı 3. kişilere devrettiğini ileri sürerek, çekişme konusu taşınmazlarda miras payına isabet eden bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, aşamada 268 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat ettiğini bildirmiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar, dava konusu taşınmazlardaki bir kısım payların mirasbırakan babaları tarafından değil, dava dışı anneleri tarafından kendilerine temlik edildiğini, muvazaanın bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, 268 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden feragat nedeniyle davanın reddine; diğer taşınmazlar yönünden temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile 241.880,00 TL'nin davalılardan (davalı ... Ehliz 3.112,50 TL, ... Kaptanoğlu 3.112,50 TL, ... 3.112,50 TL, ... 3.112,50 TL ile sorumlu olmak üzere) dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile davacılara veraset ilamındaki payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 2016/18120 Esas - 2020/3475 Karar sayılı, 06/07/2020 tarihli kararıyla; “...Somut olaya gelince, kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmazlarda davacıların miras payı oranında hükmedilen tazminat miktarı yönünden hangi davalının ne miktarda sorumlu olduğunun açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde saptanması ve buna göre her bir davalının sorumlu olduğu tazminat miktarı yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekirken HMK'nın 297. maddesine aykırı biçimde infazda tereddüt yaratacak şekilde karar verilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu 268 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden AAÜT'nin 6. maddesi gözetilerek davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi, yine dava kısmen kabul kısmen reddedildiğine göre, yargılama giderlerinden kabul-ret oranına göre tarafların sorumlu tutulması, davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığının olmadığı gözetilerek yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutularak yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmiş olması da isabetsizdir.Kabule göre de; kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmazlarda temlike konu payların davacıların miras payına isabet eden toplam değerinin dava tarihi itibarıyla 238.324,10 TL olduğu halde, kararda 241.880.00 TL tazminata hükmedilmiş olması da doğru değildir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar
Mahkemenin 2020/565 Esas, 2021/370 Karar sayılı, 06/04/2021 tarihli kararıyla; 268 ada 7 parsel yönünden davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin karar kesinleştiğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, diğer taşınmazlar yönünden davanın kısmen kabulü ile 238.324,10 TL'nin Afyon 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1996/379 Esas, 1996/378 Karar sayılı veraset ilamında belirlenen mirasçılık payları oranında davacı (ölü) Sine'nin payı ayrıldıktan sonra kalan toplam 178.743,075 TL'sinin (davalıların miras payları oranında her bir davalı için 35.748,615'şer TL olmak üzere) davalılardan ayrı ayrı tahsili ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davacı ... mirasçılarına mirasçılık belgesindeki payları oranında ödenmesine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılar ..., ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili, Mahkemece hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda davacıların hak ettiği tazminat miktarı olan 238.324,10 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, gerekçesi dahi belirtilmeksizin davacının payı düşülerek 178.743,75TL'ye hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
5.2. Davalılar vekili, temliklerde muvazaanın bulunmadığını, Mahkemece hükmedilen tazminat miktarının, harç ve yargılama giderlerinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.2.2. Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan yerel mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese, mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK).
6.2.3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesinde,"(2) Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur. " düzenlemesine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakan ...’in 395 ada 1 parseldeki 9 no.lu bağımsız bölümdeki 5/40 payını davalılar ..., ..., ..., ... ve ...’a eşit paylarla ( her birine 1/40’ar pay) 14/01/1994 tarihinde; 284, 285, 273 ada 11 parsel sayılı taşınmazlar ile 286 parseldeki 1000/1440, 288 parseldeki 1/3 payını, 258 ada 173 parseldeki 43 no.lu bağımsız bölümü, 1215 ada 2 parseldeki 19 no.lu bağımsız bölümü ve 395 ada 1 parseldeki 9 no.lu bağımsız bölümün ½ payını davalı ...’ye 20/01/1994 tarihinde, satış suretiyle temlik ettiği, 1927 doğumlu mirasbırakanın 20/06/1996 tarihinde öldüğü geriye mirasçıları olarak ikinci eşi olan davacı ... ile ilk eşinden olma çocukları davalıların kaldığı anlaşılmaktadır.
6.3.2. (IV/2.) no.lu paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak ve özellikle temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle dava konusu 284, 285, 286, 288, 19 no.lu, 43 no.lu, 9 no.lu bağımsız bölümler ve 273 ada 11 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi, feragat nedeniyle ret kararı verilip taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşen 268 ada 7 parsel sayılı taşınmazın harcı ikmal edilen değeri üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi hükmü uyarınca haklarındaki dava aynı sebeple reddedilen davalılar yararına tek avukatlık ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalıların değinilen yönlerden temyiz itirazları yerinde görülmediğinden, reddine.
6.3.3. Davalıların diğer temyiz itirazları ile davacının temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı kuşkusuz olup, Mahkemece bozma gereklerinin tam olarak yerine getrildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Somut olayda, kabul kapsamına alınan dava konusu taşınmazlarda temlike konu payların dava tarihi itibariyle davacı ...’nin miras payına (5/20) isabet eden toplam değerinin davalı ... yönünden 235.212,00 TL, diğer davalılar yönünden ise ayrı ayrı 778,12’şer TL olduğu, bu değerler üzerinden harcın tamamlandığı anlaşılmakla, Mahkemece davacı lehine toplam 238.324,10 TL tazminata hükmedilmesi, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunan her bir davalının kendisine temlik edilen çekişme konusu taşınmaz payı yönünden hükmedilecek tazminat ve vekalet ücretinden ayrı ayrı sorumlu tutulması gerekirken bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Ne var ki; bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir.
V. SONUÇ:
Tarafların temyiz itirazlarının (IV/6.3.3.) no.lu paragrafta değinilen yönlerden kabulü ile;
1. Hükmün 1. fıkrasında yer alan cümlenin tamamı hükümden çıkartılarak yerine, “DAVANIN KABULÜ İLE, 235.212,00 TL’nin davalı ...’den, 778,12’şer TL’nin davalılar ..., ..., ... ve ...’dan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte ayrı ayrı tahsili ile davacı ... mirasçıları olan davacılar ..., ..., ... ve ...’e
Kadıköy 26. Noterliğinin 27/04/2016 tarihli, 8669 yevmiye numaralı mirasçılık belgesindeki payları oranında verilmesine,” cümlesinin yazılmasına,
2. Hükmün 3. fıkrasında yer alan cümlenin tamamı hükümden çıkartılarak yerine, “Alınması gereken 16.279,92 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 148,50 TL harç ile 4.200,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 11.931,42TL harçtan 11.775,62 TL’nin davalı ...’den, 38,95’er TL’nin davalılar ..., ..., ... ve ...’dan ayrı ayrı alınarak Hazineye gelir kaydına” cümlesinin yazılmasına,
3. Hükmün 6. fıkrasında yer alan cümlenin tamamı hükümden çıkartılarak yerine, “Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürülükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 20.930,59 TL nispi vekalet ücretinin ( 1020.00'şer TL ayrı ayrı ..., ..., ... ve ...’dan, kalanı ...'den olmak üzere) davalılardan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına,
6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.