Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8468 E. 2023/1356 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanarak açılan tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazlar üzerindeki kadastro tespitlerinin kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın kadastro öncesi hukuki sebeplere dayanması gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Silopi Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakanları ve kendileri adına vergi kayıtları olan ve halen zilyet ve tasarruflarında bulunan Şırnak ili, Silopi ilçesi, Görümlü köyü, Deresor mevkii 966, 974, 977, 978, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı taşınmazların orman kadastrosu adı altında sayısal verilerinin kaydırıldığını, böylelikle taşınmazlara davalıların el atmaya çalıştıklarını, olağanüstü kazanma koşullarının oluştuğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile eşit oranda adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalı ..., davanın reddini savunmuş; diğer davalılar savunma getirmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili, taraf koşulu sağlanmadan karar verildiğini, hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle ret kararı verilmesinin isabetsiz olduğunu, Deresor mevkiinde hiçbir zaman kadastro çalışması yapılmadığını, davalıların, Görümlü girişinde bulunan taşınmazların tapu kayıtlarının sayısal metrajlarını değiştirmek suretiyle kaydırma yaparak kadim tarihten beri davacıların zilyedliğinde bulunan yerlere usulsüz ve haksız bir şekilde orman kadastrosunu sınırlandırma bahanesi ile sahip çıkmaya, davacıları arazilerden çıkarmaya çalıştıklarını, davanın sayısal kaydırma işleminin iptali ile mülkiyeti kazanma koşullarının oluşması nedeniyle hükmen tescil davası olduğunu, hak düşürücü süreye tabi kadastro davası olmadığını, her ne kadar kadastronun kesinleşme tarihinin eski olması ve ileri sürdükleri müvekkil haklarının kadastrodan önceki nedenlere dayalı olduğu görülmekte ise de kaydırma işlemi ile yaklaşık dokuz kilometre ötedeki bir sayısal verinin, yeri değiştirilerek uyarlanmasının, davalılara karşı eldeki davayı görülebilir kıldığını, dava konusu yerlerle ilgili olağanüstü mülkiyeti kazanma koşullarının da oluştuğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar davacılar vekilince olağanüstü zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanma koşulları gerçekleştiği gerekçesiyle davanın tescil davası olduğu öne sürülmüş ise de; dava dilekçesindeki ve yargılama sırasındaki anlatımlardan, usulünce açılmış bir tescil davası bulunmadığı, Hazineye husumet yöneltilmesinin davayı tescil davasına dönüştürmeyeceği, Görümlü köyü, Deresor mevkii 966, 974, 977, 978, 980, 992, 993, 996, 997 ve 998 parsel sayılı taşınmazların paftalarında kesinleşen kadastrodan sonra yapılan orman kadastrosu sırasında sayısal kaydırma yapıldığı iddia olunmuş ise de davanın bu hukuki nedene dayanmadığı, davanın bu taşınmazların irsen intikal, tapu ve vergi kaydı nedeniyle davacıların zilyet ve tasarruflarında olduğu hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, bir an için davanın tespit sonrası sayısal kaydırma nedenine dayalı olduğu kabul edilse dahi belirtilen parseller hakkında orman kadastrosu sırasında işlem yapılmamış olduğu, talebin paftanın düzeltilmesine yönelik değil taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tesciline yönelik olduğu, 3402 sayılı Yasa'nın 22/2-a maddesi gereğince yörede yapılmış bir çalışmanın da bulunmadığı, davanın kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, çekişmeli taşınmazların tespitlerinin 27.10.1975 ve 15.02.1980 tarihlerinde kesinleştiği, davanın 22.06.2017 tarihinde açıldığı, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, bu itibarla Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, istinaf dilekçesinde yer alan itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu′nun 12/3. maddesinde; kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı belirtilmiştir.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120,60TL bakiye onama harcının temyiz edenlerden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.