Logo

1. Hukuk Dairesi2021/849 E. 2022/465 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile yetkilendirilen vekilin taşınmazları yetkiyi aşarak devretmesi nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekaletname sınırlarını aşarak davacının bilgisi ve rızası dışında taşınmazları devrettiği, davalı alıcının ise vekil ile çıkar birliği içinde hareket ettiği ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, bedel davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 30/12/2020 tarihli 2019/1607 Esas, 2020/1470 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı ... vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 20.01.2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..., temyiz edilen davacı ... ile vekilleri Av. ... ve Av. ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, yurt dışında olması nedeniyle bir takım işlerinin takibi için 14.04.2000 tarihli vekaletname ile kardeşi olan davalı ...’i vekil tayin ettiğini, ancak vekilin vekalet yetkisini kötüye kullanmak suretiyle maliki olduğu 3600 parsel sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölüm ile 154 ada 62 parsel sayılı taşınmazdaki 21/160 payını satış yolu ile yeğeni olan diğer davalı ...’e devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zarara uğrattıklarını ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., zamanaşımı itirazında bulunarak, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, davacının devirden haberdar olduğunu ve diğer davalı vekil ... ile işbirliği içinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispat edilemediği, temliklerin davacının bilgisi dahilinde yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Onkoloji uzmanı olarak uzun zamandır Amerika’da görev yaptığını, zaman zaman Türkiye’ye geldiğini, Türkiye’ deki malların genel idaresi için kardeşi olan davalı ...’e genel vekaletname verdiğini, oysa kardeşi ...’in rızası dışında dava konusu taşınmazlarını yeğeni olan diğer davalı ...’na devrettiğini, bu güne kadar taşınmazların kira bedellerinin kendisine ödendiğini ve taşınmazlara ait tüm tasarruf haklarının kendisinde olduğunu, taşınmazların çok kıymetli olup, davalı ...’in temlik tarihi itibari ile 21 yaşında olduğunu, taşınmazların bedelini ödeme gücünün bulunmadığını, tüm tanık anlatımları birlikte değerlendirildiğinde temlikin rıza ve bilgisi dışında, vekalet görevi kötüye kullanılarak yapıldığının açık olduğunu, davalı ...’in yine vekalet görevini kötüye kullanarak Hatay ilinde bulunan 6 adet taşınmazını da yine diğer davalı ...’e devrettiğini belirterek, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30/12/2020 tarihli ve 2019/1607 Esas, 2020/1470 Karar sayılı kararıyla; davacının taşınmazların satışı için vekile talimat verdiği ve satış bedelinin davacıya ödendiğinin kanıtlanamadığı, taşınmazları satın alan davalı ...’in taşınmazlar ile ilgili hiç bir tasarrufta bulunmadığı, davalı ...’in vekil ...’in yeğeni, alt vekil olan ... ...’in ise kardeşi olduğu, durumu bilen veya bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, bu nedenle TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, vekalet görevinin kötüye kullanıldığının sabit olduğu, vekil ...‘in ise kayıt maliki olmadığından pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, davalı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı tarafça iddianın ispat edilemediğini, taşınmazların temlikinden 13 yıl sonra davanın açıldığını, davacının kötü niyetli olduğunu, davacının tüm satışlardan yapıldığı andan itibaren haberdar olduğunu, satışların davacının onayı ile yapıldığını, tarafların akraba olmasının kötü niyetli sayılması için yeterli olmadığını, davacının satıştan 3 yıl sonra 2004 yılında Adana İcra Müdürlüğüne verdiği mal beyanı dilekçesinde adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığını beyan ettiğini, bu durumun da davacının yapılan devirlerden haberdar olduğunu gösterdiğini, davacı tarafça taşınmazların 01.01.2015 tarihinde boşaltacağına dair taahhütname verildiğini, Bölge Adliye Mahkemesince bu taahhütnamenin dikkate alınmadığını, taşınmazların 2015 yılına kadar kullanım haklarının davacıda olduğunu, davacı ile vekil ...’in halen iş birliği içerisinde hareket ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Vekil ile sözleşme yapan kişi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekil eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, vekil ile sözleşme yapan kişi, vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Sözkonusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1.Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında, kayıt maliki ile vekil arasında el ve işbirliği olması halinde haksız fiil sorumluluğu çerçevesinde harç ve yargılama giderlerini birlikte ödemekle yükümlü olacaklarından davalı vekil ... yönünden davanın usulden reddi doğru değilse de, bu hususta temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

3.3.2. Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV./3.) numaralı bendinde yer verilen Bölge Adliye Mahkemesinin kararında dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalı ...’ndan alınmasına, aşağıda yazılı 33.332,30 TL bakiye onama harcının davalı ...’ndan alınmasına, 20/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.