"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı Hazine adına tescili istekli davanın yapılan yargılaması sonucunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş olup, iş bu kadar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla süresi içerisinde verildiği anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I. DAVA
Davacı Hazine vekili, tapuda Hazine adına kayıtlı olup, sağlıkevi yapılmak üzere Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş taşınmazın bir bölümünün 187 ada 7 parsel sayılı taşınmaz içerisinde tespit edildiği ve bir bölümünün de köy boşluğu olarak tespit dışı bırakıldığı iddiasıyla tapu kaydına dayanarak 187 ada 7 parsel yönünden tespitin iptali ve taşınmazın Hazine adına tescili ile köy boşluğu olarak bırakılan bölüm yönünden ise tescil istemiyle Kadastro Mahkemesine dava açmış, Mahkemece yapılan yargılama sonunda, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaza ilişkin açılan davada görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesine devredilmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, taşınmazın niteliği gereği tescile tabi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Akyazı Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.06.2015 tarihli ve 2014/12 Esas, 2015/296 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın halen köy boşluğu olduğu, çevresinde cami, okul, köy muhtarlığı ve köy yollarının bulunduğu anlaşılmakla Hazine adına tescil edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, eksik inceleme ve tahkikat sonucunda karar verildiğini, iddianın konusu taşınmazın Hazine adına idari yoldan oluşan tapu kaydının kapsamında kaldığını belirterek, noksan araştırma sonucunda verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı Hazine adına tescili isteğinden ibarettir.
Kadastro sırasında Akyazı ilçesi, Boztepe Mahallesi çalışma alanında bulunan 187 ada 7 parsel sayılı 677.15 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, köy konağı ve bahçesi niteliğinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16/A maddesi uyarınca davalı ... adına tespit edilmiştir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi, " Yukarıdaki maddelerin hükümleri dışında kalan ve tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur " hükmünü düzenlemiştir.
3.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 33/3. maddesindeki yollama nedeniyle genel hüküm niteliğini alan ve genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanması gereken 20. maddesinde kayıt ve belgelerin kapsamının ne şekilde tayin edileceği düzenlemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20/A maddesine göre tapu kayıtlarının kapsadığı yer tayin edilirken, tapu kayıtları ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunacağı, 20/B maddesinde ise; harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ise bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise sınır yerlerine itibar edilerek kapsamının belirleneceği hüküm altına alınmıştır.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Mahkemece dava konusu taşınmazın köy boşluğu olduğu, çevresinde cami, okul, köy muhtarlığı ve köy yollarının bulunduğu anlaşılmakla Hazine adına tescil edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Mahkemece yapılan araştırma ve uygulama ile dosyaya sunulan uzman fen bilirkişi raporu karar vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı Hazinenin davasının dayanağını eski sicilden gelen tapu kaydı oluşturup, tapu kaydı mülkiyet belgesi niteliğinde olduğuna göre, kadastro öncesinde tesis edilip iddianın konusu taşınmaza aidiyeti belirlenen tapu kaydının malikinin taşınmaz üzerinde mülkiyetten kaynaklı hakkının temadisi için zilyetliği sürdürmesi zaruri olmadığı gibi, tapuda kayıtlı bir taşınmazda malikin el çekmesi terk iradesi olmadıkça mülkiyet hakkına halel getirmeyecektir.
3.3.2. Somut olayda davacı Hazinenin tutunduğu tapu kaydı idari yoldan oluşmuş olup, kaydın kadastro teknisyeni tarafından düzenlenmiş fenni sıhhati bulunan krokisi dahi bulunmaktadır. Ne var ki buna rağmen Mahkeme tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi ışığında tapu kaydına krokisinden istifade edilmek suretiyle kapsam tayin edilmemiş zilyetlik hükümleri dairesinde sonuca varılmış, tapu kaydından tesis amacına uygun biçimde istifade edilmemiş, hükme esas alınan uzman fen bilirkişi raporunda, dayanak tapu kaydının krokisi yöntemince mahalline uygulanmamış; dayanak krokide taşınmazın kuzeyinde yer alan mezarlık ile bitişik olduğu belirtilmesine karşın, fen bilirkişi tarafından düzenlenen krokide kuzey sınırı mezarlıktan daha güneyde olacak biçimde belirlenmiş, taşınmazın batı hududunda yer alan yolun tescil krokisindeki durumu ile teknik bilirkişi raporunda gösterilen konumu farklılık arz ettiği halde, köşe noktaları zemine tatbik edilmek suretiyle yol ile taşınmaz arasında yer alan mesafe belirlenmemiş, yine krokinin uygulanması sırasında taşınmazın güney doğu yönünde bulunan okul duvarı ile olan mesafesi belirlenmemiş; bu şekilde kroki hem kuzey ve kuzey doğu yönlerden, hem de batı ve güney doğu yönlerinden zemine tescil krokisinden farklı uygulanmış ve tescil krokisine yanılgılı olarak kapsam tayin edilmiştir.
3.3.3. Hal böyle olunca eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemeyeceğinden doğru sonuca varılabilmesi için mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte kaydın krokisinin tahsis amacına uygun biçimde zemine uygulanması için öncelikle davada yararı bulunmayan kişiler arasından belirlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıkları huzura alınarak çekişmeli taşınmazın öncesinde ne olduğu, kim tarafından hangi tarihten beri ve ne şekilde kullanıldığı, sağlık ocağı yapılması için belirlenen bölümün neresi olduğu ve bu bölümün hudutlarının nelerden ibaret olduğu gibi hususlar tek tek ve olaylara dayalı olarak sorulup saptanmalı, öte yandan davacı Hazinenin dayanağını oluşturan tapu kaydının krokisi uzman fen bilirkişi aracılığı ile yerel bilirkişi ve taraf tanıkları yardımı ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi uyarınca kaydın krokisi esas alınmak suretiyle yerine uygulanmalı; krokide yer alan köşe noktaları ve belirlenen mesahalar gözetilerek tapu kaydına yöntemince kapsam tayin edilmelidir. Teknik bilirkişi raporu ve alınan beyanlar ışığında tapu kaydı kapsamında kalıp kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmaz bölümü olup olmadığı kesin olarak belirlenerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görülmüştür.
V. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3.maddesi yollaması ile1086 sayılı HUMK.'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.