"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 15.10.2014
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay Kapatılan 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, ... Kadastro Müdürlüğünce ... köyü sınırları içerisinde yapılan kadastro yenileme çalışmaları sonucu kendisinin tasarrufunda bulunan tapulu taşınmazların, ... köyü merası olarak (402 mera parseli) 101 ada 365 parsel numarası ile kaydedildiğini, kadastro yenileme çalışmalarına itiraz ettiklerini ileri sürerek askı ilanındaki kaydın düzeltilerek, taşınmazın sınır ve yüz ölçümlerine ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, savunma getirmemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Tatvan Kadastro Mahkemesinin 16.02.2015 tarihli 2014/70 E -2018/807 K sayılı kararıyla; davanın reddine ve çekişmeli 101 ada 365 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümü ve sınırları düzeltilmiş olarak uygulama paftasında olduğu gibi tapu kütüğüne aynen aktarılmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Kapatılan 16.Hukuk Dairesinin 12.02.2018 tarihli ve 2018/291 E -2018/807 K sayılı kararı ile; "...Uygulama kadastrosu sırasında ... köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda kamu orta malı mera vasfıyla kayıtlı bulunan eski 402 parsel sayılı 18.640.000,00 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz, 101 ada 365 parsel numarasıyla ve 22.234.012,53 metrekare yüz ölçümlü olarak tespit edilmiş, bilahare itiraz üzerine Komisyon kararı ile yüz ölçümü 22.200.027,35 metrekare olarak düzeltilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında, murisi adına kayıtlı olup çekişmeli taşınmaza komşu Çınarardı köyünde bulunan taşınmazların davalı mera parseli içerisine dahil edildiğini öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 101 ada 365 parsel sayılı taşınmazın yüz ölçümü ve sınırları düzeltilmiş olarak uygulama paftasında olduğu gibi tapu kütüğüne aynen aktarılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesinde yer alan düzenlemeye göre, tapulama, kadastro veya değişiklik işlemlerine ilişkin; sınırlandırma ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan eksikliği görülen ve zemindeki sınırları gerçeğe uygunluk göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerde yeniden kadastro yapılabilirse de bu hallerde mülkiyet ihtilafı çıkarılamaz ve çalışmalar sadece taşınmazların geometrik durumlarını belirlemek üzere teknik çalışmalarla sınırlıdır. Somut olayda; davacı ... vekili tarafından çekişmeli taşınmazın uygulama kadastrosunun askı ilan süresi içerisinde davacının murisine ait taşınmazların çekişmeli taşınmaza dahil edildiği ileri sürülerek dava açılmış, 16.02.2015 tarihli celsede ise davacı vekili; davacı ve murislerinin çekişmeli taşınmazın bulunduğu köye komşu köyde ikamet etmekte iken husumet nedeniyle köyü terk ettiklerini ve arazilerinin de bu nedenle ekilmediğinden mera olarak tespit gördüğünü, iradi terkin söz konusu olmadığını, ayrıca köy sınırı değiştirilerek kendilerine ait taşınmazlar komşu köyde tespit edildiğinden bu durumu öğrenemediklerini belirterek mera parseli içerisinde kaldığını ileri sürdükleri taşınmazın davacı adına tescilini istemiştir. Dolayısıyla; davacı tarafından her ne kadar bölgede 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (22/a) maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna ilişkin askı ilan süresi içinde dava açılmış ise de, uyuşmazlığın uygulama kadastrosundan değil, mülkiyet ihtilafından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Çekişmeli taşınmazın tesis kadastro tutanağı dava tarihinden daha önceki tarihte kesinleşmiş olup, kadastro tespiti kesinleşen taşınmazlar hakkında mülkiyet iddiası ile açılacak davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Hal böyle olunca; Mahkemenin görevsizliğine, uygulama tutanağının aslının usulüne göre kesinleştirilme işlemi yapılmak üzere Kadastro Müdürlüğüne iadesine, kadastro tutanağının bir örneği içine konulmak suretiyle dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Kadastro Mahkemesince bozma gereğince görevsizlik kararı verilmiş ve dosya ... Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile her ne kadar mahalli bilirkişiler davacının dava konusu taşınmazları ekip biçtiğini, kullandığını beyan etmiş olsa da; bilimsel esaslara uygun, tarafsız ve hakkaniyete uygun şekilde düzenlenmiş bilirkişi raporlarında dava konusu yerlerin imar ihyaya uygun olmadığı, tarımsal arazi olmadığı, tarımsal kullanımının olmadığı ve doğal kullanımından yararlanıldığını belirtmiş olması nedeniyle; bilirkişi raporları ile çelişki doğuran tanık beyanları yerine bilirkişi raporlarına üstünlük tanınarak dava konusu yerde davacının imar ihyayı tamamlamadığı, tarımsal arazi olarak kullanmadığı, dava konusu yerleri köyde gerçekleşen cinayet olayı nedeniyle terk ettiği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu edilen taşınmazların dava dilekçesinde de belirtildiği gibi, ... ili Merkez ilçesi ... köyü mevki ve sınırları içerisinde kayıtlı olmasına rağmen, 2014 yılında yapılan uygulama kadastrosu çalışmalarında bu taşınmazların ... ili ... ilçesi ... köyü sınırları içerisinde yer alan mera vasıflı taşınmazlara dahil edilmesi nedeniyle müvekkillerinin taşınmazlarının da mera olarak değerlendirildiğini, Mahkeme tarafından ... köyüne ait taşınmazların bilgileri getirilmek sureti ile ilk yapılan kadastro çalışmalarında 402 sayılı parselin mera vasfın haiz olması nedeniyle mülkiyet iddiasında bulunulamayacağına karar verildiğini, müvekkiline ait olan ve tapu kayıtlarında çayır olarak görülen taşınmazın sınırlarının yanlış ve hatalı ölçüm ve değerlendirmeler ile mera olan taşınmaza dahil edildiğini ve Mahkeme tarafından, bu iddialar doğrultusunda ... ili ... ilçe Tapu Müdürlüğünde bulunan tapu kayıtları ve bilgilerinin de dosya arasına alınarak hüküm kurulması gerekirken, yetersiz inceleme ve araştırma neticesinde hukuka aykırı şekilde karar verildiğini, yine Mahkeme tarafından denetime veri teşkil edecek ortofoto, tesis kadastrosuna ait orijinal ölçü krokisi, ilk tesis kadastrosunun yapıldığı tarihlere en yakın tarihli hava fotoğrafları, eski ve yeni uydu fotoğrafları, tesis kadastrosu haritası, varsa bu haritalarda değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ile eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanılan diğer haritalar gibi bilgi ve belgelerin toplatılması gerekirken, bu belgeler dosya kapsamına alınmadan sadece ... köyüne ait taşınmazların bilgileri getirilerek hüküm kurulmasının doğru olmadığını, davaya konu taşınmaz, çayır vasfında olmasına rağmen ve müvekkillerince de belli aralıklarla bu amaçla kullanılmış olmasına rağmen, dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarında bu hususun belirtilmediğini ve eksikliklere yönelik yaptıkları itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemesi mevcuttur.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun;
16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir;
"Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler"
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 125,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
14.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.