Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8679 E. 2023/3490 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmalarında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olup olmadığı ve tapuya tescil edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin mülkiyet hakkı kazandıracak nitelikte olmadığı, taşınmazın hem kadimden beri köy halkı tarafından hem de davacı tarafından yol olarak kullanıldığı ve davacının yol olarak kullanılma dışında zirai bir zilyetliğinin bulunmadığı, imar ve ihya yoluyla da taşınmaz iktisabının söz konusu olmadığı gerekçesiyle yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kadastro çalışmalarında yol olarak tescil harici bırakılan taşınmazın tapuya tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince hükmün esastan bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; ... ili Merkez ilçesi ... köyü çalışma alanında yapılan kadastro çalışmalarında davacının malik olduğu 308, 309, 313 ve 314 parsel sayılı taşınmazların arasında bırakılan ekli krokide A-B-C-D-E-F harfleri ile gösterilen kısmın paftasında yol olarak bırakıldığını, buranın kadim yol olmadığını ve davacının zilyet olduğunu, bahçe olarak kullanıldığını, yol ile bu kısım arasında kot farkı bulunduğunu ileri sürerek bu kısımların davacının malik olduğu 313 ve 314 parsel ile 309 parsel sayılı taşınmaza eklenerek davacı adına tapuya tescilini istemiştir.

Müdahil ..., 310 parsel sayılı taşınmazın annesine ait olduğunu, annesinin vefat ettiğini, taşınmaza geçiş için mevcut kadastro yolunu 2000 yılına kadar kullandıklarını, daha sonra davacının yolu, tel çevirmek ve kapı yapmak suretiyle kapattığını, bahçelerini kullanmadıklarını belirterek yolun açılmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, dava konusu yerin köy içi yol vasfında olduğunu, davacının zilyetliğinin 3 yıl önce başladığını, 3091 sayılı Yasa uyarınca davacı aleyhine men kararı verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

... temsilcisi yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.04.2014 tarihli ve 2013/221 E., 2014/146 K. sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 26.03.2015 tarihli ve 2014/12088 Esas, 2015/2800 Karar sayılı kararıyla, “ Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm için yeterli olmadığı... dava tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ile dava tarihine en yakın tarihli uydu fotoğrafları ile komşu taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile varsa tespitlerine esas kayıtların getirtilip dosya arasına konulması, taşınmazın kadastro sırasında tescil harici bırakılma nedeni ilgili yerlerden sorulması, sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita mühendisi ve fen bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu katılımı ile keşif yapılması, bilirkişilerden taşınmazın kime ait olduğu, taşınmazın niteliği, öncesinin genel yol olup olmadığı, kimden kime kaldığı, taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü, süresi, ve sürdürülüş biçimi hakkında ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınması; bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanaklarıyla denetlenmesi, ortaya çıkan sonuca göre belgesiz araştırması yapılması, TMK’nın 713/4 mddesinde öngörülen ilanların yapılarak yasal sürelerin beklenilmesi, taşınmaz yönünden dava tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddedeki kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı üzerinde durulması gerektiği..." belirtilerek hüküm bozulmuştur.

C. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı

... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2015/481 E., 2020/892 K. sayılı kararıyla, dava konusu çekişmeli taşınmaz bölümü kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakılmış olup, yapılan keşif ve toplanan diğer tüm delillere göre, çekişmeli taşınmaz bölümünün, hem kadimden beri köy halkı tarafından, hem de davacı tarafından yol olarak kullanıldığı ve davacının taşınmazda yol olarak kullanılma dışında yürüttüğü başka türlü zirai bir zilyetliğinin bulunmadığı, ayrıca imar ve ihya yoluyla taşınmaz iktisabından söz edilebilmesi için, taşınmazın emek ve para sarf edilerek tarım arazisine dönüştürülmesi gerektiği, taşınmazın üzerine sadece ahır veya müştemilatın yapılmış olması da taşınmazın ihya edilmesi sonucunu doğurmayacağı, kanunun aradığı ekonomik amaca uygun bir zilyetlik olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

D. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

E. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, mahalli bilirkişilerin hatalı olarak aynı köyden seçildiğini, bilirkişi raporunda taşınmaz bölümleri üzerinde sürdürülen zilyetliğin süre ve niteliğinin kesin olarak belirlenmediğini, zeminde fillen yol olarak kullanılmadığını, A ve B harfi ile gösterilen kısımların üzerinde ağaçların bulunduğunu, buranın eski maliklerin parselleri arasında geliş geçişi sağlamak için patikadan ibaret olduğunu, umuma açık olmadığını, bozma kararına uyulduğu halde bozma gereklerinin yerine getirilmediğini, bilirkişi raporunun birbiri ile çeliştiğini, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ve inceleme ile karar verildiğini belirterek ve resen tespit edilecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

F. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, TMK'nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun

190. maddesi şöyledir; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun

6. maddesi şöyledir: "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun

713/1. maddesi şöyledir; ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun

14. maddesi şöyledir: “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun

16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir; “Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir.”

3. Değerlendirme

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, bozma kararına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı tarafın temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle

Davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle,

usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 120.60 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.