Logo

1. Hukuk Dairesi2021/86 E. 2022/299 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, kiracısı olan davalıya satışı yapılan taşınmazın, davacıya ödenmeyen satış bedeli nedeniyle ve davalının hileli davranışları sebebiyle tapu kaydının iptali ve adına tescili istemiyle açılan dava.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, davacıyı kandırarak düşük bir bedelle taşınmazı satın aldığı ve akabinde kısa süre içinde üçüncü kişiye devrettiği, davalının ve üçüncü kişinin hileli hareket ettikleri ve işbirliği içinde oldukları, davalının üçüncü kişinin kötü niyetli olduğunun ispatlandığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı kabulüne ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 01/10/2020 tarih 2018/1411 Esas 2020/1059 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar tarafından temyiz edilmiş olup, davalı ... tarafından temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması istenilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 17.01.2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ... ile temyiz edilen davacı ... ve vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, kayden maliki olduğu 39490 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 28 no’lu bağımsız bölümün, kiracısı olan davalı ...’e 280.000 TL bedelle satışı konusunda davalı ... ve dava dışı eşi ... ile anlaştıklarını, 50.000 TL satış bedelinin ödendiğini, bakiye 230.000 TL satış bedelinin ise tapu devrinden bir gün sonra krediyle ödeneceğinin söylendiğini, yaşlılığından ve saflığından faydalanılarak kandırıldığını, kiracısı oldukları için davalı ve eşine güvendiğini, bakiye satış bedelini bir gün sonra alacağına ikna olduğu için dava konusu taşınmazı 10/08/2015 tarihinde davalı ...’e tapuda devrettiğini, tapuyu devrettikten sonra bakiye satış bedelinin ödenmediğini ve davalı ile eşine ulaşamadığını, tapuyu araştırdığında dava konusu taşınmazın iki gün sonra yani 12/08/2015 tarihinde diğer davalı ...’a devredildiğini öğrendiğini, davalı ...’nın durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olup, iyiniyetli olmadığını, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu 39490 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 28 no’lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu taşınmazı davacıdan 180.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelini nakten ve tamamen ödediğini, kredi çekilerek satış bedelinin ödeneceği yönündeki iddianın doğru olmadığını, taşınmazı bilahare diğer davalıya sattığını, davacının aldatılmasının söz konusu olmadığını, satış bedelinin alındığının resmi senet içeriğinden de anlaşıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., Gölbaşı ve Dikmen’de lokanta ve pide dükkanlarının sahibi olup, alım gücü bulunduğunu, davalı ...’ün eşi olan dava dışı ...’ın ise lokantasına gelen ve emlakçılık yapan bir müşterisi olduğunu, dava konusu taşınmazı yatırım amaçlı olarak 200.000 TL bedelle satın aldığını, satış bedelini ödemek için dava dışı yeğeni ...’dan 100.000 TL borç aldığını, satış bedelini tapuda nakten ödediğini, tapu kaydına güvenen iyiniyetli 3. kişi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, hile olgusunun ispatlanamadığı, temlikin iradi olup, davacının ancak ödenmeyen satış bedelini isteyebileceği, ikinci el davalının da kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri Özetle

2.1. Davacı vekili istinaf itirazlarında

Denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, bilirkişi raporu alınmasındaki amacın dava tarihindeki değerin saptanması olduğunu, değer taktirine ilişkin kısmın raporda yarım sayfadan daha az yer kapladığını, dava tarihindeki değerin neye göre saptandığının belli olmadığını, emsal değerlendirmesi yapılmadığını, emsal göstermekle yükümlü olanın da teminat ve harca itiraz eden davalı ... olduğunu, emsal araştırması yapılmadan hazırlanan raporun kabul edilemeyeceğini, bilirkişilerin hukuki konularda görüş bildirdiklerini, bilirkişilerin görev alanları dışında yaptıkları değerlendirmelerin hükme esas alındığını, davacının resmi senette alındığı anlaşılan 120.000 TL dışındaki 130.000 TL’yi isteme hakkı olabileceği şeklindeki bilirkişi değerlendirmesinin kabul edilemeyeceğini, davalı ...’ın kötüniyetli olmadığı şeklindeki bilirkişi görüşünün de doğru olmadığını, davalı ...’nın kötüniyetli olduğunu, zira iki gün gibi kısa bir süre sonra taşınmazı edindiğini, davalı ...’nın 200.000 TL’ye taşınmazı aldığını savunduğunu ancak ödemeyi ispatlayamadığını, bu bedeli satış günü tapuda ödediğini beyan ettiğini ancak dosyaya delil olarak sunduğu adi yazılı belgede ise davalı ilk el ...’ün satış bedelini 14/08/2015 tarihinde aldığını beyan ettiğini, yani satıştan sonra aldığını beyan ettiğini, davalı ...’nın dava dışı yeğeni ...’dan 98.000 TL borç aldığına ilişkin banka dekontu sunduğunu, ancak bu banka dekontlarında dava dışı ...’ın bankadan 98.000 TL çektiğinin görüldüğünü, bu paranın davalı ...’ya verildiğine ilişkin delil olmadığını, söz konusu 5.8.2015 tarihli banka dekontunun çekişmeli taşınmazın davalı ...’e dahi satılmasından önce düzenlenmiş olup, henüz davalı ... dahi taşınmaza malik değil iken, davalı ...’nın bu taşınmazı alabilmek için yeğeninden borç istemesinin düşünülemeyeceğini, davalı ... ile eşi dava dışı ... hakkında Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/358 Esas sayılı dosyası üzerinden dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını ve derdest olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 01/10/2020 tarih 2018/1411 Esas 2020/1059 Karar sayılı kararıyla; hile olgusunun ve ikinci el davalının kötüniyetli olduğunun, davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerinin sabit olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1.b.2. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmuştur.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri Özetle

2.1. Davalı ... vekili temyiz itirazlarında

Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı ...’nın lokantacılık yaptığını, iki adet ticari işletmesi ve 10’ dan fazla çalışanı olduğunu, davalı ...’ün eşi olan dava dışı ...’in de lokantasına gelen müşteri olduğunu, davalı ...’ü tanımadığını, aralarında hiçbir bağlantı olmadığını, yatırım amaçlı taşınmazı satın aldığını, satış bedelini de nakten ödediğinin resmi senetten anlaşıldığını, TMK’nin 1023. maddesine göre iyiniyetinin korunması gerektiğini, aksinin ispatlanmadığını, satış bedelinin ödendiğinin resmi senetle ispatlandığını, dosyadaki delil durumuna aykırı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2.2. Davalı ... vekili temyiz itirazlarında

Kayıt maliki olmadığından hakkındaki davanın husumetten reddi gerektiğini, davacı ile aralarındaki satış sözleşmesinin geçerli olduğunu, satış bedelinin 280.000 TL olduğu iddiasının ispatlanamadığını, 50.000 TL aldığını iddia eden davacıya 230.000 TL daha ödenseydi bu davanın açılmayacağını, bunun da sözleşmenin geçerli olduğunu gösterdiğini, bu durumda davacının ancak bedel isteyebileceğini, resmi senette de satış bedelinin ödendiğinin yazılı olduğunu, satış tarihinin 10/08/2015 olup, eldeki davanın 14/08/2015 tarihinde açıldığını, yani davacının bakiye ödeme için beklediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının iptal tescil değil, bedel isteyebileceğini, satış bedelinin 280.000 TL değil 180.000 TL olduğunu, nakten ve tamamen ödendiğini, bedelin sonradan ödeneceğinin kararlaştırılmış olması halinde hileden söz edilemeyeceğini, davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, harç az ödensin diye tapuda değerin düşük gösterildiğini, 50.000 TL satış bedelinin ödendiğinin davacının kabulünde olduğunu, 120.000 TL’nin ödendiğinin de resmi senetten anlaşıldığını, davacının aldatılmasının söz konusu olmadığını, diğer davalı ile aralarında bir akrabalık ya da yakınlık bulunmadığını, davacı tanıklarının duyuma dayalı bilgi aktardıklarını, hiçbir davacı tanığının tapu devri sırasında bulunmadığını, davacı tanıklarının beyanlarının objektif de olmadığını, davalı tanıklarının beyanlarına ise hükümde yer verilmediğini, satış tarihleri arasındaki sürenin kısa olmasının hileyi göstermediğini, bilirkişi raporuyla da taşınmazın değerinin 280.000 TL olmadığının ispatlandığını, bilirkişilerin de değeri yüksek saptadığını, emsal incelemesi yapılmadığını, dava konusu taşınmazın değerinin kesinlikle 200.000 TL’ nin üzerine çıkmasının mümkün olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, aldatma (hile) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1 Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu’nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda 3.2. paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle dava konusu 39490 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 28 numaralı bağımsız bölümle ilgili olarak iptal tescile karar verildiği anlaşılmakla, IV-3. paragrafta belirtilen kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin hükmü duruşmalı temyiz eden davalı ...’dan alınmasına, aşağıda yazılı 8.536,90 TL bakiye onama harcının davalılardan alınmasına, 17/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.