Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8882 E. 2021/7560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın kooperatif hissesini devrettiği davalıya karşı, davacıların hile iddiasıyla tapu iptali ve tescil talebinde bulunmaları.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacıların hile iddiasına rağmen davayı muris muvazaası hukuksal nedenine dayandırarak yanılgıya düştüğü ve davayı hile yönünden incelemesi gerektiği gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : BURSA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

-KARAR-

Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacılar, mirasbırakan babaları ...’ın sahibi olduğu kooperatif hissesini birlikte yaşadığı davalıya devrettiğini, davalının mirasbırakandan maddi olarak faydalandığını ve mirasbırakanı etkileyerek ekonomik durumunu sarstığını ileri sürerek davalı adına ferdileşme sonucu oluşan 1772 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki 8 numaralı bağımsız bölümün tapusunun iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini talep etmişlerdir.

Davalı, mirasbırakanın 20 yıl boyunca eşinden ayrı yaşadığını, evlenmeleri ve mirasbırakana bakması karşılığında kendisine bir daire vereceğini vadettiğini, rahatsızlıkları bulunan mirasbırakana 12 yıl boyunca baktığını, davacıların mirasbırakanla görüşmediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, mirasbırakanın taşınmazda hiçbir zaman malik olmadığı, tasarrufun kişisel hakkın temliki niteliğinde olduğu, muvazaa hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, hakimin davayı aydınlatma ödevini düzenleyen HMK’nın 31. maddesinde, “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. Yine aynı Yasa'nın dava dilekçesinin içeriğini düzenleyen 119/1. maddesinin e, g ve ğ bentlerine göre, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin, dayanılan hukuki sebeplerin ve açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gerektiği belirtilmiş, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; “birinci fıkranın a, d, e, f ve g bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde, hakim davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre verir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır” hükmüne yer verilmiştir.

HMK’nın 140/3. maddesinde “Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları taktirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür.” düzenlemesine yer verildiği de açıktır.

Diğer yandan; hâkim davacının bildirdiği maddi olaylar ve son istekle bağlı ise de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 33. maddesi uyarınca, ileri sürülen maddi olaylarda hangi hukuki sebebe göre karar vereceğini tayin ve takdir etmek durumundadır. Başka bir anlatımla, maddi olgu ve olayları (vakıaları) bildirmek yanlara, bildirilen bu olay ve olgular çerçevesinde hukuki nitelendirmeyi yapmak, uyuşmazlığı çözüme ulaştıracak kanun hükmünü bulup uygulamak hakime aittir. Öyle ki, hukuki sebep yanlış gösterilmiş veya hiç gösterilmemiş olsa dahi hakim tarafından en uygun hukuki sebebin bulunması ve ona göre karar verilmesi gerekir.

Somut olaya gelince, her ne kadar Mahkemece HMK’nın 31. maddesi uyarınca davayı aydınlatma yükümlülüğü ve aynı Kanun'un 140/3. maddesi uyarınca ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konusu hususların ve davanın niteliğinin tahkikata esas olacak şekilde belirlenmesi gereği yerine getirilmemiş ise de, hukuki nitelendirmede hata yapılarak davanın muris muvazaasına dayandırılması doğru değildir.

İddianın ileri sürülüş biçimi ve özellikle dava dilekçesinin davanın konusunu açıklayan bölümünde açıkça mirasbırakanın iradesinin fesada uğratıldığı şeklindeki açıklamadan davanın hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36/1. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

Hal böyle olunca; uyuşmazlığın hile hukuki nedenine dayandığı gözetilerek bu yönde inceleme ve araştırma yapılarak sonuca gidilmesi gerekirken hukuki nitelendirmede hata yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.

Davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Edremit 4. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine 06/12/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.