"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay Kapatılan 16.Hukuk Dairece hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince süresinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, ... ili ... ilçesi ... köyü ... mevkiinde 104 ada 43,44,48 ve 49 parsel numaralı, tarla vasfında arazilerinin mevcut olduğunu, söz konusu 43,44,48,49 parsellere bitişik olarak gösterilen ve yol olarak tespiti yapılan kısmın kadastro tespitinden önce olmadığını, kadastro tespiti ile buralara yol eklendiğini, taşınmazların malik sıfatı ile zilyetliklerinde bulunan tapulu yerleri olduğunu, bu yerlere ait hava haritası ve eski tapu kayıtları da celp edildiği takdirde bu yerlerde yolun olmadığının teyit edileceğini ileri sürerek, yol olarak tespit gören bu yerlerin tespitinin iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, 104 ada 43, 44, 48, 49 parsel numaralı taşınmazların sınırında kalan davacıların talep ettiği tespit dışı bırakılan yerin, köylünün ve buraya komşu taşınmaz maliklerinin her zaman gelip geçtiği, evveliyatı itibariyle yol olarak kullanılan bir yer olduğunu, davacıların bu yer üzerinde ekip dikmek suretiyle zilyetliğinin de mevcut olmadığını, tescil harici bırakılan yerlerin ancak imar ve ihya ile kanunun aradığı sürenin fasılasız nizasız geçirilmesi ile kazanılabildiğini, taşınmazda imar ihya söz konusu olmadığını, davacıların da diğer köylüler gibi bu yoldan gelip geçmesi, yolu diğer köylülere göre biraz daha fazla kullanmasının mülkiyetini kazanma hakkını vermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.06.2012 tarihli ve 2011/119 Esas 2012/60 Karar sayılı kararı ile tescil harici bırakılan yer hakkında komşu parsellerin kadastro tutanağı kesinleştikten 3,5 yıl sonra dava açıldığı, bu sürenin kadastrodan önceki nedene dayanarak dava açmak için makul süreyi aştığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. İlk Bozma Kararı
Yargıtay Kapatılan 16.Hukuk Dairesinin 27.02.2013 tarihli ve 2013/1318 Esas, 2013/1402 Karar sayılı kararıyla; "...Mahkemece tescil harici bırakılan yer hakkında komşu parsellerin kadastro tutanağı kesinleştikten 3,5 yıl sonra dava açıldığı, bu sürenin kadastrodan önceki nedene dayanarak dava açmak için makul süreyi aştığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacılar, adlarına tespit edilen dava dışı taşınmazlara uygulanan tapu kayıtlarına dayanarak dava açmışlardır. Tapu kaydı mülkiyet belgesi olup, Yasa'da tescil harici bırakılan yerler hakkında kadastro öncesi sebeplere dayanarak tescil istemi ile dava açma hakkını sınırlayan bir süre de öngörülmediğine göre Mahkemece işin esasına girilip, tarafların bildirdikleri tüm deliller toplanmalı, çekişmeli taşınmazların başında yöntemince keşif yapılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece İlk Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 28.04.2015 tarihli ve 2013/181 Esas 2015/175 Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, fen bilirkişinin 24.04.2015 tarihli ek raporunda Yol 3-A, 3-B, Yol 2 olarak gösterilen sırasıyla 594.79, 469.01, 731,37 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların her biri 24 pay kabul edilerek 3 payının ..., 3 payının ..., 3 payının ..., 3 payının ..., 2 payının ..., 2 payının ..., 2 payının ..., 2 payının ..., 2 payının ... ve 2 payının ...; raporda Yol 4 ve Yol 1 olarak gösterilen sırasıyla 495,74 ve 448,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların ... adına; tapu siciline kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
D. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili ve müdahil ... tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E. İkinci Bozma Kararı
Yargıtay Kapatılan 16.Hukuk Dairesinin 08.02.2019 tarihli ve 2016/1404 Esas, 2019/796 Karar sayılı kararıyla; "...Dava, TMK'nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca bu nitelikteki davalarda Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişiliğine husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir. Somut olayda; dava Hazine ve Köy tüzel kişiliği hasım gösterilerek açılmış olup, karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmış olmakla davanın İlçe Belediyesi ile birlikte Büyükşehir Belediyesine de (yasal hasım olarak) yöneltilmesi gerekir. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Öte yandan bu nitelikteki davalarda TMK'nın 713/4 ve 5. fıkraları gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli yerel ve gazete ilanlarının yöntemine uygun bir biçimde yapılması, ilanın yapıldığı gazete ile ilan tutanaklarının dosya arasına konulması, yasal 3 aylık sürenin dolmasının beklenilmesi gerekir. Mahkemece yasal ilanlar yapılmadan yazılı olduğu şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsizdir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
F. Mahkemece İkinci Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25.11.2020 tarihli ve 2019/202 Esas 2020/353 Karar sayılı kararı ile mahallinde yapılan keşif, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişisi ve tanık beyanları, teknik bilirkişi raporları ile toplanan tüm delillere göre, kadastro tespitinde dava dışı 44 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 07/07/1966 tarih ve 26 sıra numaralı tapu kaydının bu parsel ile birlikte harita mühendisi bilirkişinin ek rapor ve krokisinde Yol 3-A ve Yol 3-B olarak gösterilen davaya konu bölümleri, dava dışı 48 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 07/07/1966 tarih ve 27 sıra numaralı tapu kaydının bu parsel ile birlikte harita mühendisi bilirkişinin rapor ve krokisinde Yol 2 olarak gösterilen davaya konu bölümü, dava dışı 49 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 28/10/1969 tarih ve 52 sıra numaralı tapu kaydının ise bu parsel ile birlikte harita mühendisi bilirkişinin rapor ve krokisinde Yol 1 olarak gösterilen davaya konu bölümü kapsamı içerisine aldığı, dava konusu bu bölümler ile dava dışı 43 numaralı parselin güneyinde bulunan ve harita bilirkişisinin rapor ve krokisinde Yol 4 olarak gösterilen davaya konu bölümün, kadastro tespitinin kesinleştiği 17/01/2008 tarihinden geriye doğru 20 yılı aşkın bir süredir dava dışı parseller ile birlikte tarım arazisi olarak kullanıldığı, keşfe katılan ziraat bilirkişisinin raporunda da davaya konu bu yerlerin kuru tarım arazisi olarak uzun yıllardır kullanıldığının tespit edildiği, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ...tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda ise, bu yerlerin hava fotoğraflarında yol olarak mevcut olmayıp dava dışı parseller ile bir bütün olarak kullanıldığının ve yolun her iki yönde de devam etmediğinin bildirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, bunun haricinde asli müdahale talebinde bulunan ...'ın müdahale talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; ...'ın müdahale talebinde bulunurken gerekli harcı yatırmadığı, ayrıca dava konusu üzerinde bir hak iddiasında da bulunmadığı, davanın reddini talep ettiği, bu nedenle usulüne uygun bir müdahale talebinin bulunmadığı anlaşılmakla bu talep yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalıların yasal hasım konumunda olması sebebiyle yargılama giderleri ve harçtan sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla yargılama giderleri ve harcın davacılar üzerinde bırakılması gerektiği, vekalet ücreti hususunda ise ...nın 323/1-ğ maddesinde belirtildiği üzere ve yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2014/4-664 Esas 2016/312 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere vekalet ücreti de yargılama giderlerine dahil olduğundan, yasal hasım konumunda olan davalılar aleyhine vekalet ücretine de hükmedilemeyeceği kararın gerekçesinde belirtilmiştir.
G. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuştur.
H. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davanın mahiyeti gereği yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına ve davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verildiğini, kararın bu yönüyle hukuka aykırı olduğunu belirterek bozulmasını veya düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmazların evveliyattan beri köylü tarafından yol olarak kullanılan taşınmazlar olduğunu, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi, tespit bilirkişisi ve davacı tanığı ...'un evveliyatta 104 ada 43-44-48 ve 49 parsel numaralı taşınmazlarla, bu taşınmazlara komşu olan 105 ada 3-4-5-6-7-8 ve 10 parsel sayılı taşınmazların arasında 2-3 metre genişliğinde sınır olduğunu ve bu sınırdan kağnıların, hayvanların ve vasıtaların geçtiğini beyan ettiklerini, müdahil tanıklarının da aynı yönde beyanda bulunduklarını, bu beyanların dava konusu yerlerin öncesinden beri yol olarak kullanıldığını ispatladığını, ayrıca davacıların dava konusu taşınmazlar üzerinde iktisaba yeterli zilyetliğinin de bulunmadığını, yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahallenin ... ilçesi sınırlarında yer aldığını, dolayısıyla müvekkili Belediyenin taraf sıfatının bulunmadığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
4. Dahili davalı ... vekili temyiz dilekçesinde, davaya konu taşınmazların çok önceden beri köylüler tarafından yol olarak kullanıldığını, buna ilişkin olarak yargılama aşamasında dinlenilen tanıkların bu hususu doğruladıklarını, eksik inceleme ve araştırma neticesinde hatalı karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
I. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/A.maddesinde; " Tapuda kayıtlı taşınmaz mal: Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi adına,
b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,
c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına ... tespit olunur.
2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20.maddesinde; " Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir.
Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır."
3. Aynı Kanun'un 14. maddesinde, “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.” düzenlemeleri mevcuttur.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 120,60 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan, 210,52 TL bakiye onama harcının temyiz eden dahili davalılardan alınmasına,
492 sayılı Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.06.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.