Logo

1. Hukuk Dairesi2021/8895 E. 2022/3522 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından hile ve inançlı işlem hukuksal nedenlerine dayalı olarak tapu iptali ve tescil istenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından inançlı işlemin ispatı için yazılı belge sunulamadığı, davalının yemini ettiği ve hile iddiasının usulünce ispat edilemediği gözetilerek istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 09.07.2021 tarihli, 2021/970 Esas ve 2021/1009 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 26/04/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat .......... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ..... ..... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, 209, 1086 ve 1 parsel sayılı taşınmazlardaki ½ payını yüksek miktarda kredi alabilmesi için davalı kardeşine temlik ettiğini, temliklerin muvazaalı olduğunu ve bedelin çok düşük gösterildiğini, davalının kredi almaktan vazgeçmesi üzerine taşınmazları istediğini ancak hakarete ve tehditlere maruz kaldığını, davalı kardeşine yardım amaçlı ve bedelsiz olarak devirleri gerçekleştirdiğini, davalının kendisini kandırdığını ve sonrasında da tehdit ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, davacının kendi muvazaasına dayanamayacağını, iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, taşınmazların tamamının maliki olmak için davacının payını bedeli karşılında satın aldığını, kendisinin kredi kullanmadığını, davacının temlik tarihinde yüklü miktarda borcu olduğu için taşınmazları satın alarak davacıya yardımcı olmaya çalıştığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk derece Mahkemesince, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı istinaf dilekçesinde özetle, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığını, davalı kardeşi tarafından hataya ve hileye uğratıldığını, tapuda gösterilen bedel ile gerçek değer arasında fahiş fark olduğunu, gerçekte bedel ödenmediğinin tanık anlatımları ile de anlaşıldığını, davalının satış tarihinde bu taşınmazları alacak maddi gücünün bulunmadığını ancak bu hususu mahkemenin araştırmadığını belirterek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 09.07.2021 tarihli, 2021/970 Esas ve 2021/1009 Karar sayılı ilamı ile; davacının dava konusu taşınmazın sonradan iade edilmek üzere tapuda satış göstererek devrettiğini ileri sürmesine rağmen bu konuda yazılı bir belge sunmadığı, delil başlangıcı niteliğinde bir belgeye de dayanmadığı, bu durumda davacının tanık dinletebilmesi mümkün olmadığı, davacının yemin deliline dayandığı, davalının yemin davetine icabet ederek yemini eda ettiği, davanın ispat edilemediği gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle, hata ve hile hukuksal nedenine dayalı açılan davanın tarafların sosyal ekonomik durumları da incelenip, davalının taşınmazları alım gücü olmadığı gözetilerek kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Mahkemenin ve Bölge Adliye Mahkemesinin hatalı hukuki nitelendirme yaptığını, iyiniyetli olarak ve davalı kardeşine güvenerek üçüncü kişilere olan borcundan kurtulmak için dava konusu taşınmazları davalıya temlik ettiğini, davalının taşınmazları geri vermediğinde ve kendisini oyaladığını anladığında hata ve hileye düşürüldüğünü fark ettiğini, bedeller arasında fahiş fark bulunduğunu, temliklerin aynı gün ve bedelsiz olarak yapıldığını, tanık beyanlarının da bu durumu ispatladığını, mahkemenin tarafların temlik tarihindeki ekonomik durumlarını araştırmadan karar vermesinin doğru olmadığını, davalı ile şifahi olarak akdedilen sözleşmede hataya düşürüldüğünü, temlik tarihinde borçlu olduğunu, davalının kendisine taşınmazları geri vereceği yönünde güven vererek kendisini hataya düşürüp devri sağladığını, davalının devir iradesinin hataya uğrattığının açık olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hile ve inançlı işlem hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nin 26 ve 27 nci maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

3.2.2. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.

3.2.3. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, özellikle davacı tarafça inançlı işlemin ispatı için yazılı belge sunulamadığı ve yemin eda edildiği, hile iddiasının da usulünce ispat edilemediği gözetildiğinde (IV.3.) no.lu paragrafta belirtilen şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, 26.04.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.