"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : ... 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil-maddi tazminat istekli dava sonunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 23/12/2021 tarihli ve 2021/1580 Esas, - 2021/1449 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.1. Davacı Şirket asıl davada, dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 no’lu bağımsız bölümün OHAL kapsamında 675 sayılı KHK’nın 12. maddesine göre 09/11/2016 tarihinde davalı M.. H.. adına re’sen tescil edildiğini, kayyum tarafından açılmış iptal tescil davası devam ederken, dava konusu taşınmazda aynı faaliyet devam ettirilmediği halde, usul ve yasaya aykırı şekilde taşınmazın davalı adına tescil edildiğini, dava konusu taşınmazı 26/04/2016 tarihinde şirket faaliyetleri kapsamında ve yatırım amaçlı satın aldığını, muvazaalı devir işlemlerini düzenleyen 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinin koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, dava konusu 2 no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.
1.2. Davacı Şirket birleştirilen davada, aynı iddiaları ileri sürerek dava konusu ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 1 - 3 - 4 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9 - 10 - 11 - 12 - 15 - 16 - 17 - 18 -19 - 20 - 21 - 22 - 23 no.lu bağımsız bölümler ile ... ada ... parsel sayılı taşınmazda bulunan 15-16-17 no.lu bağımsız bölümlerin davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, anılan taşınmazların kullanılamaması nedeniyle kira ve kazanç kaybından kaynaklanan zarara ilişkin olarak fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın 07/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı Hazine vekili, 675 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca muvazaalı devir olması nedeniyle Hazine adına re’sen tescilin gerçekleştiğini, 675 sayılı KHK’nın 16. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini belirterek, asıl ve birleştirilen davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği yapılan işlemlere karşı Adli Yargı yolunun kapalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı Şirketin dava konusu taşınmazları 26/04/2016 tarihinde yaklaşık 2 milyon TL bedelle yatırım amaçlı satın aldığını, keşfen saptanan değere yakın olup bedelde muvazaa bulunmadığını, davacı Şirketin kendi faaliyet alanında yıllardır başarılı bir şekilde çalıştığını, alım gücü bulunduğunu, davacı Şirketin 01/02/2018 tarihinde ... ... Amerikan Hastanesini satın alıp 340 kişiyi istihdam ederek sağlık hizmeti sunduğunu, MMT Amerikan Hastanesi olarak faaliyet gösterdiğini, davacı Şirketin Fetö soruşturmalarıyla ilgisi bulunmadığını, dava konusu taşınmazlara hukuka aykırı olarak el konulduğunu, yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını, satışın muvazaalı olmadığı anlaşıldığı halde davanın esasına girilmeden usulden reddedildiğini, satıştan sonra satıcı şirketin dava konusu bağımsız bölümlerle ilgisi kalmadığını, dava konusu bağımsız bölümlerin stüdyo daireye çevrilmesi için çalışmalara başlanıldığını, ancak KHK ile bu taşınmazlara el konulduğunu, kullanıma ve tadilata izin verilmediğini, kayyum tarafından açılan .... 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/254 Esas sayılı dosyasına bütün delillerin sunulduğunu, dava konusu binada hırsızlık olaylarının yaşandığını, bağımsız bölümlerin stüdyo daireye çevrilememesi nedeniyle yaklaşık 400.000 TL kira kaybı olduğunu, yargı kararı beklenmeksizin taşınmazlara el konulduğunu, 675 sayılı KHK’nın 12. maddesinin, kapatılma tarihi itibarıyla kapatılanlar tarafından aynı faaliyete devam edilen taşınmazlar hakkında uygulanabileceğini, somut olayda ise davacı Şirketin taşınmazları edindiği tarihte satan şirketin ya da başkasının taşınmazlarda faaliyeti olmadığını, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin yerinde olmadığını, benzer başka bir olayda ... Defterdarlığının yazısı ile taşınmazların maliki adına tescil edildiğini, davacı Şirketin dava konusu taşınmazdaki binanın tamamını değil 12 adet mesken 12 adet garaj vasıflı bağımsız bölümleri satın aldığını, dosyanın yeterince incelenmediğini, 675 sayılı KHK ile yapılan işlemlere karşı yargı yolunun kapalı olmadığını, taşınmazların M.. H..ne devir işleminde tereddüt yaşandığını ve yeniden inceleme başlatıldığını, tazminat talebi yönünden de hiçbir inceleme yapılmadığını, ferilerin de hatalı olduğunu, KHK gereği yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılması gerektiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın ortadan kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 12. ve 16. maddeleri ile 7082 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 16. maddesi uyarınca, dava şartı yokluğu nedeniyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle HMK’nın 353/1-b.1. maddesi uyarınca, asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek, kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl ve birleştirilen davada uyuşmazlık; 675 sayılı KHK’nın 12. maddesi uyarınca muvazaalı devir nedeniyle M.. H..ne devredilen çekişme konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile önceki kayıt maliki davacı Şirket adına tescili, birleştirilen davada ayrıca maddi tazminat istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; 29/10/2016 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 03/10/2016 tarihli 675 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin muvazaalı devir işlemlerini düzenleyen 12. maddesine göre, “ 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan özel öğretim kurum ve kuruluşları ile özel öğrenci yurtları ve pansiyonlarının faaliyetlerinin sürdürüldüğü dönemde üzerlerinde bulundukları, mülkiyeti kapatılanların sahibi gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazlardan 1/1/2014 tarihi ila bahse konu yerlerin kapatılma tarihleri arasında üçüncü kişilere devri yapılmış olan ve üzerinde kapatılanlar tarafından aynı faaliyete kapatılma tarihi itibarıyla devam edilen taşınmazların devir işlemleri muvazaalı kabul edilir ve tapuda ilgisine göre Hazine veya Vakıflar Genel Müdürlüğü adına her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak resen tescil edilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.2.2. Aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin 16/3. maddesine göre, “ 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayın evi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek ve tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/08/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5’inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeni ile davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.2.3. Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 326/1.maddesine göre; Kanunda yazılı haller dışında yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
3.2.4. İlk Derece Mahkemesinin 2019 karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesinde, “Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillere, (V/3.2.) paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerektirici nedenlere göre davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olmasında ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin bu yöne ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
3.3.2. Asıl ve birleştirilen davada davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazına gelince;
Somut olayda; asıl ve birleştirilen davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 7/2. maddesi uyarınca, maktu vekalet ücretini geçmeyecek şekilde, davalı yararına asıl ve birleştirilen davada ayrı ayrı 2.725,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken; İlk Derece Mahkemesince, asıl davada 87.285,00 TL, birleştirilen davada 3.000,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi hükmünün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin temyize konu kararının kaldırılmasına, ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/2019 tarihli ve 2016/387 Esas, - 2019/391 Karar sayılı kararının hüküm kısmının (mahkememizin 2016/387 esas sayılı dosyası yönünden) ifadesinden sonra gelen 3. fıkrasında yazılı “Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesap ve takdir olunan 87.285,00 TL vekalet ücretinin davalı vekili lehine takdiri davacıdan tahsili ile davalı vekiline verilmesine,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine 3. fıkra olarak “ Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi uyarınca 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin asıl davada davacıdan tahsili ile asıl davada davalıya verilmesine ” cümlesinin yazılmasına; yine aynı hükmün birleşen dava ifadesinden sonra gelen 3. fıkrasında yazılı “ Birleşen dosya yönünden Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre hesap ve takdir olunan 3.000,00 TL nin vekalet ücretinin davalı vekili lehine davacıdan alınarak davalı vekiline verilmesine,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine 3. fıkra olarak “ Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesi uyarınca 2.725,00 TL nispi vekalet ücretinin birleştirilen davada davacıdan tahsili ile birleştirilen davada davalıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına; asıl ve birleştirilen davada davacının değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 Sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin temyiz harcının yatırana iadesine, 21/04/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.