Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1745 E. 2024/2609 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi tapu kaydına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında, davacının mülkiyet iddiasının hangi sınırlar dahilinde kabul edileceği hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacıya ait taşınmazın sınırlarını belirlerken önceki bilirkişi raporuna ve Yarılgan Deresi'nin konumuna ilişkin tespitlere dayanarak verdiği karar, bozma ilamındaki hususlara uygun bulunmuş ancak davalı belediye lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmediğinden, karar bu hususta düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/442 E., 2021/547 K.

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı şirket dava dilekçesinde; Kaş Kadastro Mahkemesinin 1987/159 Esas, 1990/9 Karar sayılı kararı ile 23 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, yine Kadastro Mahkemesinin 1988/171 Esas, 1991/13 Karar sayılı kararı ile de 23 ada 128 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazların tespitinin C:21 S:68 Sıra No:3 de kayıtlı tapu kaydı uyarınca yapıldığını, tapu kaydının dava dilekçesinde gösterilen hudutları sabit olup 17.06.1961 tarihli, 9 ve 10 sıra nolu işlemlerle ikiye ayrıldığını, 9 sıra nolu kayıt ile 136,00 metrekarelik bölümün ...'ya satıldığını, kalan kısmın ise önceki bayii ... ile ... üzerinde kaldığını ve bilahare ... mirasçılarına intikal ettiğini, ... mirasçılarından da davacı şirketin satın aldığını, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 1977/247 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda ... adlı şahsın evinin oturduğu alan yönüyle davanın kabul edildiğini, bunun dışında taşınmazın tamamı tapuda kendileri (davacı) adına kayıtlı iken 24.03.1979 tarihli senette tapu kapsam ve sınırlarının gösterildiğini, 1977 yılında açılan davada da tapunun sınırlarının belirlenmiş olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında fen elemanlarının kadastro tespitini imar planına göre yaptıklarını, yapılan tespitte şirkete ait taşınmazın büyük bir bölümünün yeşil saha gibi gösterildiğini, yine ada 23 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile kök tapu kaydı kapsamında kalan ve imar planına göre yol olarak gösterilen, ... tarafından düzenlenen 11.01.1996 tarihli krokide gösterilen 60 parsel, (M) ve (J) harfleri ile gösterilen yol, 23 ada 59 parsel içinde kalan (G) ve (D) harfleri ile gösterilen yol, 59 parsel içinde kalan (E) harfi ile gösterilen yer dışında kalan ve (A), (B), (C), (D) ve (F) harfleri ile gösterilen bölümlerin tapuya tesciline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, tapu kaydı sınırları içerisinde kalan ve adına tapulanmayan yeşil saha, yol ve yol boşluğunun tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, 23 ada 2 parsel sayılı taşınmazın halen Belediye adına tapuya kayıtlı olduğunu, 24.02.1984 tarih ve 21 sayılı encümen kararı ile otel sahası olarak kamulaştırıldığını, bu sebeple kendileri aleyhine dava açılamayacağını, fen bilirkişi raporlarında 61 ve 62 olarak gösterilen bölümlerin de daha önce davacı şirketin taşınmazının önceki maliki olarak ... tarafından parselasyon sırasında yeşil saha olarak Belediye'ye terk edildiğini, bu yerin geri alınmasının imkansız olduğunu, yine dava dilekçesinde ı, j ve m gibi harflerle gösterilen bölümlerin de önceki malik ... tarafından parselasyon sırasında "yol" olarak Belediye lehine terk edildiğini, Kaş Kadastro Mahkemesinin 1987/159 Esas, 1990/70 Karar sayılı kararı ile bu konuda kesin hüküm oluştuğunu, yine dava dilekçesinde bahsedilen 23 ada 60 parsel sayılı taşınmazın ... tarafından parselasyon sırasında "yeşil saha" olarak Belediye'ye terk edildiğini, Kaş Kadastro Mahkemesinin yukarıda bahsedilen kararı gereğince kadastro dışı bırakıldığını, bu hususta da kesin hüküm oluştuğunu, davacının tapuya tescilini istediği Fehmi Akgün’ün evinin etrafındaki meydan ve boşluk olarak kullanılan yerle davacının bir ilgisinin bulunmadığını, bu yerlerin uzun zamandır meydan ve boşluk olarak halkın kullanımında olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı Hazine cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediklerini, davacı tarafından dava konusu edilen yerlerin Kadastro Mahkemesinin 1987/159 Esas sayılı dosyasında dava konusu edildiğini, dosya içinde 11.01.1986 tarihli imzalı krokide gösterilen 23 ada 61 ve 62 parsel sayılı taşınmazlar ile (D), (İ), (J) ve (M) harfleri ile gösterilen bölümlerin tescil harici bırakıldığını, tapu kapsamındaki yerlerin davalı ...'ye yeşil alan olarak verildiğini, yine aynı raporda (K), (A), (B), (C) ve (G) harfleri ile gösterilen bölümlerin Kaş Kadastro Mahkemesinin 1987/159 Esas sayılı dosyasında davacı şirket adına tesciline karar verildiğini ve kesin hüküm oluştuğunu, tapu kaydı kapsamında kalan bölümlerle ilgili olarak tescil davası açılamayacağını, yine aynı krokide (D) ve (E) harfleri ile gösterilen bölümlerin hiç kimsenin tapu kaydının kapsamında ve zilyetliğinde olmayan, zilyetlikle de iktisap edilemeyecek yerlerden olduğunu, bu yerlerin imar planında yeşil alan, çocuk bahçesi, park ve yol olarak ayrıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 03.05.2000 tarihli ve 1993/271 Esas, 2000/140 Karar sayılı kararıyla; iptali istenen tapu kaydının kamulaştırma kararından sonra oluşması karşısında bu davanın dinlenebilmesi için öncelikle idari işlemin iptal edilmesi gerektiği, davacı şirketi temsilen duruşmalara katılan şirket müdürü M. ...'nin idari yargıda dava açmayacağını belirttiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. İlk Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararlarına karşı süresi içinde davacı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.10.2000 tarihli ve 2000/4768 Esas, 2000/4642 Karar sayılı kararı ile; 21.01.2000 tarihli keşif haritasında (A) harfi ile gösterilen bölüm yönünden, bu bölümün davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında kalmadığı, bu bölüm yönünden sonucu itibariyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğu belirtilerek hükmün onanmasına; diğer bölümler yönünden ise, mahallinde yeniden keşif yapılarak tarafların dayandıkları tapu kayıtlarının kapsamlarının yöntemince belirlenmesi gereğine değinilmek suretiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 14.03.2013 tarihli ve 2000/312 Esas, 2013/193 Karar sayılı kararıyla; bozma sonrası dosya kapsamına dahil edilen kat mülkiyeti ile ilgili belgeler, ölçü krokileri, kadastro beyannameleri, tapu dayanakları, 20.07.2010 tarihinde yapılan keşif sonrası teknik bilirkişilerden aldırılan 01.10.2012 tarihli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının mülkiyetinde bulunan 67 parsel sayılı taşınmaz ile bu taşınmazın krokisinde, hemen bitişiğindeki 37 ve 128 parsel sayılı taşınmazların 67 parsel sayılı taşınmazla bir bütün olduğu ancak sonradan ifraz gördüğü, 67 ve 128 parsel sayılı taşınmazların ifraz aşamasında doğu sınırının Yarılgan Deresi olarak kabul edildiği, 67 parsel sayılı taşınmazın da doğu kısmının bilirkişi tarafından raporda belirtilen şekilde Yarılgan Deresi olarak kabulünün gerektiği, bilirkişi raporunda (H) ve (K) harfleri ile gösterilen bölümlerin eski dayanak tapu kayıtları ve mevcut deliller dikkate alındığında 67 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunun görüldüğü gerekçesiyle davanın kabulüne, 23 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 01.10.2012 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (H) harfi ile gösterilen 792,46 metrekare ve (K) harfi ile gösterilen 882,24 metrekarelik bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı Hazine temsilcisi ile davalı ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 19.06.2019 tarihli ve 2019/219 Esas, 2019/4640 Karar sayılı kararıyla; 21.01.2000 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen tescil istemine konu bölüme yönelik 03.05.2000 tarihli ret kararı Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2000 tarihli ve 2000/4768 Esas, 140 Karar sayılı ilamı ile onanıp kesinleştiğinden ve çekişmeli 23 ada 2 parsel sayılı taşınmaz tapuda davalı ... adına kayıtlı olduğundan temyizde hukuki yararı bulunmayan davalı Hazine’nin temyiz inceleme isteğinin reddine karar verilmiş; davalı ...’nın temyiz itirazlarına gelince, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde gereklerinin yerine getirilmediği, hükmüne uyulan bozma ilamında; "her iki tarafın dayandığı tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması" hususuna işaret edilmesine rağmen, yöntemine uygun tapu uygulaması yapılmadığı, yapılan keşiflerde yerel bilirkişi ve tanığın, davacı dayanağı tapu kaydının doğu hududunu oluşturan ve halen zeminde bulunmayan "yarılgan deresinin" yerini farazi bir şekilde göstermelerine göre karar verildiği, davacı dayanağı 18.11.1987 tarih, 6 sıra numaralı tapu kaydı, 1325 tarih, 14 sıra numaralı kökten gelmekte olup kök kaydın yüzölçümünün 4.595,00 metrekare olduğu, kök kayıtta yıllar içinde satış, kamulaştırma vs. gibi işlemler nedeniyle ifrazlar meydana geldiğinden yüzölçümünün eksildiği, bu tapu kaydında zaman içinde oluşan yüzölçümü eksilmelerinin nedenlerini, ifraz edilen bölümlerin her birinin kadastro sırasında hangi parsellere revizyon gördüğünü, tekrar davacı adına tescillerinin yapılıp yapılmadığını ve en nihayetinde davacı adına tapuda kayıtlı kalan miktarın ne olduğunu net şekilde ortaya koyan bir inceleme yapılmadığı, çekişmeli taşınmaza revizyon gören davalı dayanağı 07.07.1977 tarih, 13 sıra numaralı tapu kaydında da benzer şekillerde yüzölçümü eksilmeleri meydana geldiği ancak bu eksilmelerin de değerlendirmeye tabi tutulmadığı, kayda ait ölçekli tescil krokisi ölçekleri eşitlenmek suretiyle kadastro paftası ile çakıştırılmadığı, öte yandan davacı dayanağı tapu kaydının doğu hududunu oluşturan ve halen zeminde mevcut olmayan yarılgan deresinin davacı dayanağı tapu kaydının oluştuğu tarih itibariyle nereden geçtiğini tespit bakımından da detaylı inceleme yapılmadığı belirtilerek, Mahkemece açıklanan hususlarda araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine değinilmiştir.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 03.09.2021 tarihli ve 2019/442 Esas, 2021/547 Karar sayılı kararıyla; bozma sonrası jeoloji mühendisi bilirkişi raporunda, Yarılgan Deresi olarak isimlendirilen derenin devamlı akışa sahip olmayan, ancak olağanüstü yağışlar neticesinde meydana gelecek (üst kotlardan Çerçiler mevkiinden) suların denize deşarjını sağlayan su yatağı niteliğinde olduğu, bu yatağın bölgenin yağışlarına göre kimi zaman kuru kalabileceği, akan suların drenajını sağlayan bu su yatağı (dere/kanal/su yolu) güzergahının bir noktaya kadar zeminde görüldüğü, diğer bölümlerde binaların altında kaldığı, yol altından denize deşarjı sağlandığından zeminde tespiti mümkün olmamakla birlikte eş yükselti eğrilerinin takibinde tespit edildiği, bu su yatağının (derenin/su yolunun) keşif esnasında dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla da örtüştüğünün belirtildiği; davacı tarafın dayandığı tapu kaydının 23 ada 37, 61, 62, 63, 67, 128 ve 131 parsel sayılı taşınmazların tamamı, yollar, yeşil alanlar ile 23 ada 2 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünü kapsadığı; bilirkişi raporunun sonuç kısmında 23 ada 2 parsel sayılı taşınmazın Kaş Belediyesi adına kamulaştırıldığının belirtildiği; fen bilirkişi raporunda, rapora ekli ek-2 krokide (Z) harfi ile gösterilen 300,00 metrekarelik bölümün mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespit edilmesi, 23 ada 67 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün 2.613,76 metrekare olarak düzeltilmesi ile eksik ve hatalı pafta tersimatlarının ek-2 krokiye göre yapılması, 23 ada 60 parsel sayılı taşınmazın hükmen 23 ada 67 parsel sayılı taşınmaza dâhil edilerek tapu kütüğünün kapatılması, 23 ada 61 parsel sayılı taşınmazın yeşil alan kütüğünün kapatılması, yeşil alana terki yapılan bu taşınmazın yeşil alan vasfında 22,00 metrekare olarak yüzölçümünün tescili ile tapu kütüğünün kapatılması, yeşil alana terki yapılan 23 ada 62 parsel sayılı taşınmazın yeşil alan vasfında 6,00 metrekare olarak yüzölçümün tescili ile tapu kütüğünün kapatılması gerektiği yönünde görüş ve kanaat bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, dava konusu 23 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 17.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun Ek-2 nolu krokisinde (Z) harfi ile gösterilen 300,00 metrekarelik bölümünde davacının mülkiyet hakkının tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yalnızca 17.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas aldığını, bozma öncesi Mahkemenin 14.03.2013 tarihli kararında hükme esas alınan 01.10.2012 tarihli bilirkişi raporundaki değerlendirmeler gözetilmeden, hukuka aykırı hüküm verildiğini, 01.10.2012 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında, 67 parsel sayılı taşınmaz ile bu taşınmazın krokisinde, hemen bitişiğindeki 37 ve 128 parsel sayılı taşınmazların 67 parsel sayılı taşınmazla bir bütün olduğu ancak sonradan ifraz gördüğü, 67 ve 128 parsel sayılı taşınmazların ifraz aşamasında doğu sınırının Yarılgan Deresi olarak kabul edildiği, 67 parsel sayılı taşınmazın da doğu kısmının bilirkişi tarafından raporda belirtilen şekilde Yarılgan Deresi olarak kabulünün gerektiği, bilirkişi raporunda (H) ve (K) harfleri ile gösterilen bölümlerin eski dayanak tapu kayıtları ve mevcut deliller dikkate alındığında 67 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğunun görüldüğünü, bozma öncesi ve sonrası adına tesciline karar verilen taşınmazların yüzölçümleri arasında bu denli bir fark olmasının hayatın olağan akışına ve hakkaniyete aykırı olduğunu, ayrıca usuli müktesep hakkın göz ardı edildiğini, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin de eksik olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararı ile yerel mahkemenin önceki kararının ortadan kalkması nedeni ile karar başlığında davalı olarak gösterilen Hazine yönünden menfi ya da müspet bir karar verilmesi gerekirken, hiçbir karar verilmemesinin doğru olmadığını, ayrıca davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun, taşınmazın kullanım durumu, toprak yapısı ve üzerindeki bitkisel muhdesatlar ile birlikte değerlerinin hesaplanması yönünde olduğunu, raporda taşınmazın davacı adına tescil edilmesi gerektiğini belirtir herhangi bir ibare bulunmadığını, dava konusu taşınmazın zilyetlikle iktisap edilebilecek yerlerden olmadığını, taşınmazın kadimden beri yol olarak kullanıldığını, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verildiğinden bahisle vekil eden belediye lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13 üncü, 14 üncü, 17 inci ve 20 nci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ve 713 üncü maddeleri

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucunda Antalya ili, Kaş ilçesi, Merkez Mahallesi çalışma alanında bulunan 23 ada 2 parsel sayılı 6.379,00 metrekare yüzölçümündeki bahçeli bodrum kat havi 3 katlı betonarme otel vasıflı taşınmazın, tapu kaydı uyarınca Sabriye Alanyalı ve müşterekleri adına tespit ve tescil edildiği, daha sonra kamulaştırma nedeniyle Kaş Belediyesi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2. Hemen belirtmek gerekir ki; çekişmeli 23 ada 2 parsel sayılı taşınmaz tapuda davalı ... Belediyesi adına kayıtlı olduğundan temyizde hukuki yararı bulunmayan davalı Hazine'nin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca araştırma ve inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde kural olarak isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekilinin tüm, davalı ... vekilinin aşağıdaki bent dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

4. Davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; somut olayda davacıların fazlaya ilişkin talepleri reddedildiğine göre, kendisini vekille temsil ettiren davalı ... lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince harçlandırılan dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilmesi doğru değildir.

Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davalı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,

2. Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

3. Davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükme 8 inci bent eklenerek "davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... Başkanlığına verilmesine" cümlesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacılara ve davalı ... Başkanlığına iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.