"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda Silifke 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 24/03/2020 tarihli ve 2019/322 Esas-2020/195 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde bir kısım davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanın maliki olduğu 728 parsel sayılı taşınmazını 12.10.1972 tarihinde kızı davalıya terekeden mal kaçırmak amacıyla satış yoluyla temlik ettiğini ileri sürüp, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, davacıların haksız ve kötü niyetli olduklarını, ölene kadar mirasbırakana baktığını ayrıca taşınmazın belediye tarafından kamulaştırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, mirasbırakanın iradesinin özellikle mallarını diğer çocuklarından kaçırmak ve kendisine bakan davalıya taşınmazı bağışlamak olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı mirasçıları temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 28/05/2018 tarihli ve 2018/1764 E., 2018/10632 K. sayılı kararıyla; “ Somut olaya gelince; temlikin terekeden mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmış ise de, davacı tanıklarının dava konusu temliklerin mal kaçırma amaçlı yapıldığı yönünde beyanlarının bulunmadığı, mirasbırakanın ölünceye kadar davalı ile birlikte yaşadığı, tüm bakım ve gözetiminin davalı tarafından yapıldığının mahkemenin de kabulünde olduğu, son beş altı yıl felçli olarak davalı tarafından bakıldığı, bakımın da bir semen olduğu, temlikin bakım sağlanmasına yönelik yapıldığı saptanmıştır. Bu durumda temlikin mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olarak yapıldığı davacı tarafça kanıtlanmış değildir. Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile mahkeme kararı bozulmuş; bir kısım davacılar vekilinin karar düzeltme istemi Dairenin 12/06/2019 tarihli ve 2019/2556 E., 2019/3769 K. sayılı kararıyla reddedilmiştir.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 24/03/2020 tarihli ve 2019/322 E., 2020/195 K. sayılı kararıyla; bozma ilâmında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Mirasbırakanın ömrünün son yıllarını davalı kızı ...’nın yanında geçirdiğini, davalının da mirasbırakanın tüm bakım ve gözetimini üstlendiğini, bu nedenle mirasbırakanın dava konusu taşınmazını davalıya bağışladığını ileri sürerek, hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
6.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Kararın (IV/2.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
6.3.2. Yargılama sırasında bir kısım davacıların ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmiş, yine davalının da yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece, ..., ... ve ...’nün davacı tarafta yer almasına rağmen karar başlığında davalı olarak gösterilmiş olması, yine ... ve ...’nin de davalı olmasına rağmen karar başlığında davacı olarak gösterilmiş olması mahallinde her zaman düzeltilmesi mümkün maddi hata niteliğinde olduğu anlaşıldığından, bu husus düzeltmeye konu edilmemiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; bir kısım davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.