Logo

1. Hukuk Dairesi2022/1945 E. 2022/4999 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmaz için açılan tapu iptali ve tescil davasında, daha önce Hazine'nin de taraf olduğu kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla taşınmazın mülkiyete konu teşkil ettiği hükmünün kesin hüküm oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Hazine'nin taraf olduğu ve taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil ettiğine dair verilen kesinleşmiş mahkeme kararının, kesin hüküm oluşturduğu ve bu nedenle tapu iptali ve tescil davasının reddine karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 9. maddesi uyarınca tespit edilen “yeni” kıyı kenar çizgisinin Bakanlık tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiğini, tapuda davalılar adına tescilli bulunan 216 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını belirterek, taşınmazın tapu kaydının terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, taşınmazın 1970 yılından bu yana tapu maliklerinin tasarrufunda olup vergilerinin ödendiğini ve tapusunun bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... ve ... vekili, taşınmazın Hazine tarafından müvekkillerine satıldığını, müvekkillerinin davanın açılmasına sebep olmadığını, davanın uzamaması adına davayı kabul ettiklerini, oluşan zarardan Devletin sorumlu olduğunu, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesi gerektiğini savunmuştur.

Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 02/06/2015 tarihli ve 2014/215 E., 2015/327 K. sayılı kararıyla; yapılan bilirkişi incelemesinde davaya konu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının mütalaa edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26/02/2020 tarihli ve 2020/372 E., 2020/1878 K. sayılı kararıyla; “Kesin hüküm dava şartlarındandır (HMK mad.114/1-i). Hazine'nin de tarafı olduğu bir ilam ile taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil ettiği benimsenerek bir tescil hükmü

kurulur ve taşınmaz hakkında bir sicil kaydı tesis edilirse, artık bu kararın Hazineyi bağlamayacağından söz edilemez. Dava konusu 216 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı incelendiğinde, taşınmazın davalıların murisleri olan ...ve ... adına ½ paylı olarak 15.11.2002 tarihinde hükmen tescil edildiği, tescile dayanak ilamda Hazine'nin taraf olduğu, yapılan yargılama sırasında Mahkemece taşınmazın denizden kazanılma bir yer olup olmadığına dair araştırma ve inceleme yapılmakla taşınmazın kıyı kenar çizgisi dışında olduğunun tespit edildiği ve kararın 15.11.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşmaktadır. Bu durumda dava konusu parselin tapuya tesciline esas olan Karacabey Kadastro Mahkemesinin 25.08.2000 tarihli ve 1994/4 Esas - 2000/1 Karar sayılı kararının eldeki dava yönünden kesin hüküm oluşturduğu açık olup, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, Mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen karar

Mahkemenin25/06/2021 tarihli ve 2021/290 E., 2021/470 K. sayılı kararıyla; bozma kararı doğrultusunda işlem yapılarak davada kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; düzenlenen bilirkişi raporunda davaya konu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan yerlerden olduğunun belirtildiğini, davalılar Niyazi, Ayşe ve Dursun’un davayı kabul ettiklerine dair dilekçe sunduklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 3621 sayılı Kıyı Kanunu uyarınca açılan tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. T.C. Anayasası'nın ''Kıyılardan Yararlanma'' başlıklı 43. maddesinde; ''Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.''

6.2.2. 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 5. maddesinde ''Kıyılar ile ilgili genel esaslar aşağıda belirtilmiştir: Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyıda ve sahil şeridinde planlama ve uygulama yapılabilmesi için kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Kıyı kenar çizgisinin tespit edilmediği bölgelerde talep vukuunda, talep tarihini takip eden üç ay içinde kıyı kenar çizgisinin tespiti zorunludur. Sahil şeritlerinde yapılacak yapılar kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabilir. Yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanlar, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebilir. Sahil şeritlerinin derinliği, 4. maddede belirtilen mesafeden az olmamak üzere, sahil şeridindeki ve sahil şeridi gerisindeki kullanımlar ve doğal eşikler de dikkate alınarak belirlenir. Taşıt yolları, sahil şeridinin kara yönünde yapı yaklaşma sınırı gerisinde kalan alanda düzenlenebilir. Sahil şeridinde yapılacak yapıların kullanım amacına bağlı olarak yapım koşulları yönetmelikte belirlenir.'' hükmüne yer verilmiştir.

6.2.3. 28.11.1997 tarihli ve 1996/5 E., 1997/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğu; ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında, bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine işaret edilmiştir.

6.2.4. 6100 sayılı HMK’nın 114.maddesinde aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması dava şartları arasında sayılmış olup, aynı Kanun’un 115.maddesi uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.

6.3. Değerlendirme

Hükmüne uyulan (IV/2) numaralı paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz eden davacı harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 20/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.