"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Ret
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi tarafından Mahkeme kararının çekişmeli 217 ada 20 parsel yönünden onanmasına, 217 ada 17 parsel yönünden ise bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın her iki taşınmaz yönünden reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ... vekili Av. ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili Av. ... mirasen intikal, taksim ve eklemeli zilyetliğe dayanarak 217 ada 17, 19, 20 ve 151 ada 82 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiş, 06.05.2009 tarihinde yapılan keşif sırasında 217 ada 19 ve 151 ada 82 parseller hakkındaki davadan feragat etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili zilyetlikle iktisap şartlarının gerçekleşmediği, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 24.09.2010 tarihli ve 1989/296 Esas, 2010/287 Karar sayılı kararı ile dava konusu 151 ada 82 ve 217 ada 19 parseller hakkında açılan davanın feragat nedeniyle reddine, çekişmeli 217 ada 17 ve 20 parsel sayılı taşınmazların ise mübadil rumlardan kaldığının kanıtlanamadığı, bu taşınmazlar üzerinde davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 217 ada 17 ve 20 parsel sayılı taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptaliyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 08.12.2011 tarihli ve 2011/983 Esas, 2011/6751Karar sayılı kararıyla: '' Yerel mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olmadığı zira, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede 1950 yılında iskan çalışması yapıldığı halde söz konusu iskan kayıtları ve ekindeki belge ve pafta getirtilerek dava konusu parsellerin nasıl bir işleme tabi tutulduğu araştırılmadığı gibi yörede kadastro tespit çalışmalarından önce imar uygulaması yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise onaylanma tarihi ve ilgili imar planında dava konusu taşınmazların ne olarak gösterildiğinin belirlenmesi, dava mirasen intikal, taksim ve eklemeli zilyetliğe dayanılarak açıldığından; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde belirlenen belgesiz norm sınırları gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacının, mirasbırakanı ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden açılmış dava olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, ayrıca bu maddenin 2.fıkrası hükmüne göre; sulu ve kuru toprak ayırımının 5403 sayılı Kanun hükümlerine göre araştırılıp tespit edilmesi, tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi'' gereğine değinilerek hükmün temyize konu 217 ada 17 ve 20 parsel sayılı taşınmazlar yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 25.09.2014 tarihli ve 2012/112 Esas, 2014/582 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli taşınmazlar üzerinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının davacı lehine oluştuğu gerekçe gösterilerek davanın kabulüne, çekişmeli 217 ada 17 ve 20 parsel sayılı taşınmazların davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Ergün Küçükkılıç adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı Hazine vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Yargıtay ( Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.10.2018 tarihli ve 2017/5151 Esas, 2018/5522 Karar sayılı kararıyla:
Çekişmeli 217 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan inceleme sonunda, dava konusu taşınmaz kadastro sırasında 217 ada 37 parsel sayılı taşınmaza miktarı ile revizyon gören ve "metruk" sınırını ihtiva eden tapu kaydının miktar fazlası olduğu belirtilerek Hazine adına tespit ve tescil edildiğine, öte yandan taşınmaza komşu 217 ada 21 parsel sayılı taşınmaza uygulanan Şubat 1950 tarih 64 sıra numaralı tapu kaydının ise çekişmeli taşınmaz yönünü "metruk" olarak okuduğu anlaşıldığına göre bu taşınmazın Firari ve mütegayyip kişilerden kalan taşınmazlardan olduğu, kanunları gereği Hazineye intikal eden bu yerlerin zilyetlikle kazanılmaları mümkün bulunmadığı; öte yandan taşınmazın iskanen dağıtıldığı ve bu surette kendisine verildiği de davacı tarafından iddia ve ispat edilemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne hükmedilmesinin isabetsiz olduğu belirtilerek bu parsele yönelik hüküm bozulmuştur.
Çekişmeli 217 ada 17 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise yeterli araştırma ve incelemenin yapılmadığı, davacının sadece kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak dava açmış olup; çekişmeli taşınmazın iskanen dağıtım sureti ile kendisine verildiğini iddia ve ispat edemediği, diğer taraftan çekişmeli taşınmaza komşu 217 ada 16 parsel sayılı taşınmazın iskan yolu ile oluşan Temmuz 1948 tarih ve 30 sıra numaralı tapu kaydı nedeniyle Hazine adına tespit ve hükmen tescil edildiği ve bu taşınmaza uygulanan tapu kaydının bir hududu "metruk" okumakta olup, komşu taşınmaza revizyon gören kaydın '' metruk'' hududunu ihtiva etmesi ve firari ve mütegayyip kişilerden kalan taşınmazların kanunları gereği Hazineye intikal eden yerlerden olmaları nedeni ile zilyetlikle kazanılması mümkün bulunmadığına göre bu hududun kesin olarak belirlenmesi gerektiği, Ne var ki; eldeki dosyada yapılan keşiflerde sözü edilen tapu kaydı uygulanıp tapu kaydında "metruk" olarak gösterilen yerin neresi olduğu, bir diğer ifade ile dava konusu taşınmaz yönünü "metruk" olarak gösterip göstermediği belirlenmediği gibi 217 ada 16 parsel sayılı taşınmazın hükmen tesciline esas alınan mahkeme dosyasında da "metruk" sınırının neresi olduğu kesin olarak tespit edilemediği belirtilerek, doğru sonuca varılabilmesi için yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıkları ve fen bilirkişisinin katılımı ile yeniden keşif yapılmak suretiyle dava konusu taşınmaza komşu 217 ada 16 parsel sayılı taşınmaza uygulanan tapu kaydı sınırları tek tek okunarak zeminde göstertilmesi, gösterilen sınır yerlerinin komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, bu yolla taşınmazın dayanağı kayıtta okunan "metruk" yerin neresi olduğunun kesin olarak belirlenmesi, komşu parsel dayanağı kaydın dava konusu taşınmaz yönünü "metruk" okuduğunun anlaşılması halinde firari ve mütegayyip kişilerden kalan taşınmazların kanunları gereği Hazineye intikal eden yerlerden olup, zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığının göz önünde bulundurulması gereğine değinilerek bu parsele yönelik hüküm bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 30.03.2021 tarihli, 2019/14 Esas- 2021/255 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda; dava konusu 217 ada 20 parsel yönünden yapılan incelemede; hükmüne uyulan bozma kararında bu taşınmazın iskanen dağıtıldığı ve bu surette kendisine verildiği davacı tarafından iddia ve ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtildiğinden, 217 ada 17 parsel sayılı taşınmazın ise metruk olup olmadığının tespit edilemediği, bu taşınmazın iskanen dağıtıldığı ve bu surette davacıya tevzi edildiği iddia ve ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede iskan tevziatı yapıldığı halde buna ilişkin kayıtlar getirtilip iskan haritalarından istifade edilmeden komşu kayıtlarda yazılı hudut yerleri mahallinde tayin edilmeden, eksik araştırma sonucunda hüküm kurulduğu, dinlenen yerel bilirkişilerin yaş itibariyle taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresini ve başlangıcını bilmelerinin mümkün olmadığı halde beyanların nazara alındığını noksan tahkikat yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, ‘’Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. ‘’ şeklinde düzenlenmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 18. maddesi, ''...Orta malları, hizmet malları, ormanlar ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile kanunları uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.'' hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.