Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2472 E. 2022/5911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı ile davalı arasında yapılan taşınmaz satışının inançlı işlem olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının inançlı işlem iddiasını ispatlayacak yazılı delil sunamaması ve davalının yemini gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : MARMARAEREĞLİSİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine dair karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 7342 parsel sayılı taşınmazının tamamını yaptıkları anlaşma gereği satış suretiyle davalıya temlik ettiğini, davalı tarafından çekilen 100.000,00 TL konut kredisi borcunu kendisi ve dava dışı kardeşi ...’ın ödediğini, ancak davalının taşınmazı iade etmediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemiş, dava konusu taşınmazın dava açılmadan kısa bir süre önce temlik edilmiş olması nedeniyle kayıt maliki davaya dahil edilmiştir.

II. CEVAP

2.1. Davalı ..., davacı ile aralarında herhangi bir anlaşma olmadığını, taşınmazı bedelini ödemek suretiyle satın aldığını, çektiği kredi borcunu kendisinin ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.2. Dahili davalı ..., davacı ve davalı arasındaki ilişkinin kendisi tarafından bilinmediğini, bedelini ödemek suretiyle taşınmazı satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Marmaraereğlisi Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/02/2020 tarihli ve 2018/381 E., 2020/53 K. sayılı kararıyla;davacının inançlı işlemi ispata yarar yazılı delil ibraz edemediği kullanılan kredinin 44.700,00 TL lik kısmının davalı ... tarafından ödenerek kapandığı, davacının davalıya yemin teklif ettiği ve davalının aralarında inançlı işlem olmadığına dair yemin ettiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili, müvekkilinin taşınmazı davalıya anlaşmalı bir şekilde satış suretiyle temlik ettiğini, kredinin müvekkili tarafından kullanıldığını, taksitlerinin de davacı ve kardeşi ... tarafından ödendiğini, kredi borcu bittikten sonra davalının taşınmazı yeniden davacıya devretmesi gerektiğini, bu anlaşmaya ilişkin olarak yazılı sözleşme yaptıklarını, şahit olarak da müvekkilinin kardeşinin imza attığını, davacının bu sözleşmeyi bulamadığını ve mahkemeye zamanında sunamadıklarını, aynı zamanda taşınmazın devredildiği tarihten bu güne kadar taşınmazda davacının ve ailesinin yaşadığını, davalı ...'ın taşınmazla hiçbir alakası olmadığını, taşınmazın elektrik, su ve diğer aboneliklerinin tamamının davacı ve kardeşi ... adına olduğunu, tanık beyanlarının da haklılıklarını ortaya koyduğunu, 2015 yılında taşınmaz satın almış bir kimsenin 5 yıllık süre zarfında bu taşınmaz ile ilgili hiçbir girişimde bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 30/12/2021 tarihli 2020/704 E., 2021/1908 K., sayılı kararıyla; dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, inançlı temlikte bulunulduğu iddiasının yazılı delille kanıtlanamadığı gibi davacı tarafından davalıya yemin teklif edildiği, davalı tarafından temlikin inançlı temlik olmadığına ilişkin yemin edildiği, davacının iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesinin 01/08/2007 tarihli sözleşmeyi dikkate almadığını, bu hususun usuli eksiklik teşkil ettiğini, kararın öncelikle bu gerekçeyle bozulması gerektiğini, esasa ilişkin temyiz itirazlarında istinaf talepli dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir.

Bu sözleşme, taraflarının hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

Taraflar böyle bir sözleşme ve buna bağlı işlemle genellikle, teminat teşkil etmek ve iade edilmek üzere, mal varlığına dahil bir şey veya hakkı, aynı amacı güden olağan hukuki muamelelerden daha güçlü bir hukuki durum yaratarak, inanılana inançlı olarak kazandırmak için başvururlar. Diğer bir anlatımla, bu işlemle borçlu, alacaklısına malını rehin edecek, yani yalnızca sınırlı ayni bir hak tanıyacak yerde, malının mülkiyetini geçirerek rehin hakkından daha güçlü, daha ileri giden bir hak tanır.

Sözleşmenin ve buna bağlı temlikin, değinilen bu özellikleri nedeniyle, taşınmazı inanç sözleşmesi ile satan kimsenin artık sadece, ödünç almış olduğu parayı geri vererek taşınmazını kendisine temlik edilmesini istemek yolunda bir alacak hakkı; taşınmazı, inanç sözleşmesi ile alan kimsenin de borcun ödenmesi gününe kadar taşınmazı başkasına satmamak ve borç ödenince de geri vermek yolunda yalnızca bir borcu kalmıştır.

İnanç sözleşmeleri, tarafların karşılıklı iradelerine uygun bulunduğu için, onlara karşılıklı borç yükleyen ve alacak hakkı veren geçerli sözleşmelerdir. Anılan sözleşmelerde, taraflar, sözleşmenin kendilerine yüklediği hak ve borçları belirlerken, inançlı işlemin sona erme sebeplerini; devredilen hakkın inanılan tarafından inanana iade şartlarını, bu arada tabii ki süresini de belirleyebilirler. Bunun dışında, akde aykırı davranışın yaptırımına da sözleşmelerinde yer verebilirler. Buna dair akit hükümleri de TBK'nın 26 ve 27. maddelerine aykırılık teşkil etmediği sürece geçerli sayılır. Uygulamada mesele, 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile ilişkilendirilip, bu karar dayanak yapılmak suretiyle çözüme gidilmektedir.

3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, (III.) ve (IV/3) no.lu paragraflarda yer verilen İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının gerekçesine, delillerin takdirinin yerinde bulunmasına ve özellikle davacı tarafından süresinde ibraz edilmeyen inanç sözleşmesi olduğu iddia edilen belgeye delil olarak değer verilemeyeceği gözetildiğinde yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 19/09/2022 tarihinde oy birliğiyle kesin olmak üzere karar verildi.