"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/265 E., 2022/35 K.
HÜKÜM : Asıl ve Birleştirilen Dava Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... dava dilekçesinde; Batman ili, Hasankeyf ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 106 ada 17 parsel sayılı taşınmazın 30 yılı aşkın bir zamandan beri kendisinin zilyetliğinde bulunduğunu ancak kadastro çalışmaları sırasında davalı ... adına tespit edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Birleştirilen davada davacı ... vekili; aynı çalışma alanında bulunan 116 ada 70 parsel sayılı taşınmazın 40-50 sene davacının zilyetliğinde olduğunu, taşınmazda meyve ve zeytin ağaçlarının bulunduğunu ancak taşınmazın davalı ... adına tescil edildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davaya konu taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağını, davalı İdarece yapılan idari tahkikatte taşınmazın yaklaşık 20 yıldır ekilmediğinin ve üzerinde meşe ağaçları olduğunun tespit edildiğini, davacı yararına zilyetlikle edinme koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Birleştirilen davada davalı ... vekili cevap dilekçesinde; taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden olduğunu, davalı İdarece düzenlenen tutanakta taşınmazın taşlık olduğu, iki dönümlük kısmında 2-3 yaşlarında 20-30 adet zeytin fidanı bulunduğu, küçük bir kısmının 10 yıl önce hayvanlarla ekilip biçildiği, geri kalan kısmının ise hiç kullanılmadığının tespit edildiğini, davacı lehine zilyetlikle edinme şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davaların birleştirilmesinden önce asıl davada Mahkemenin 26.02.2014 tarihli ve 2012/414 Esas, 2014/135 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın nehir yatağı olmadığı, öncesinde tarla olarak davacının babasına aitken davacıya devredildiği, 1993 yılında köyün terör nedeniyle boşaltılması nedeniyle ham toprak olarak yazıldığı, zilyetliğin irade dışı kesildiği ve terk anlamını taşımadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/21511 Esas, 2014/16496 Karar sayılı ilamı ile; yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olmadığı, davaya konu taşınmazın davacıya ait komşu taşınmazlarla aynı nitelikte olduğu belirtilmesine karşın komşu taşınmazlar davacı adına tespit edilmişken bu taşınmazın terör nedeniyle 1993 yılından beri kullanılmadığından bahisle ham toprak niteliğini aldığına yönelik Mahkeme gerekçesinin tutarlı bulunmadığı, ziraat ve jeoloji mühendisi bilirkişilerden alınan raporların bilimsel verilere dayalı olmadığı, hava fotoğrafları üzerinde inceleme yapılmadığı, davacı ve babası adına senetsiz araştırması yapılmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davaya konu taşınmazların sular altında kalması nedeniyle keşif tarihi itibariyle tarım yapıldığına dair emare tespit edilemediği, mahallinde alınan beyanlara göre davacının davaya konu yeri uzun süre kullandığı ancak zilyetlik süresinin başlangıcının tam olarak bilinmediği, ziraat bilirkişi raporunda tarımsal faaliyetin aralıksız sürdürüldüğü belirtilmişse de incelenen hava fotoğraflarında kullanım olmadığının görüldüğü, bu nedenle ziraat bilirkişi raporunun da kendi içerisinde çelişkili olduğu, mahalli bilirkişi beyanlarına göre taşınmazların 1993 yılından sonra terör olayları nedeniyle kullanılamadığı ancak bu tarihten öncesine ilişkin olarak da kullanımın tespit edilemediği, davacı lehine zilyetlik koşullarının oluştuğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazların 1990 ile 2010 yılları arasında terör nedeniyle boş kaldığını, bu yıllara ilişkin hava fotoğraflarının dosyada bulunmadığını ve taşınmazlarda kullanım olmadığına ilişkin görüşü kabul etmediklerini, yasaklar öncesi ve sonrası dönemde taşınmazların eskiden beri kullanıldığını, keşifte alınan beyanların bu hususu doğruladığını, Mahkemeye sundukları uydu görüntülerinde taşınmazların sınırları belirgin olarak kullanıldığının net olarak görüldüğünü, uydu fotoğrafları getirtilmeksizin karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190 ıncı maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 106 ada 17 parsel sayılı 4.180,87 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz ile 116 ada 70 parsel sayılı 13.585,19 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın tarıma elverişsiz olan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla 26.12.2003 tarihinde davalı ... adına tespit edildiği, kadastro tespitlerinin 29.12.2004 tarihinde kesinleştiği, 116 ada 70 parsel sayılı taşınmazda 06.11.2014 tarihinde yapılan ifraz işlemi sonucunda baraj gölü vasfındaki 116 ada 85 parsel ve ham toprak vasfındaki 116 ada 84 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu anlaşılmıştır.
2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden asıl ve birleştirilen davanın davacısına yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
21.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.