Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2578 E. 2023/7612 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kadastro öncesi nedene dayanarak açtığı tapu iptali ve tescil davasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1431 E., 2022/55 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çamardı Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/22 E., 2021/86 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.12.2023 Salı günü saat 09.35'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; çekişmeli 304 ada 149 parsel sayılı taşınmazı 18.03.1988 tarihli senetle önceki zilyedinden satın aldığını, satın alma tarihinden itibaren taşınmazın malik sıfatıyla tasarrufunda bulunduğu iddiasıyla satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanrak tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; hak düşürücü süre ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafın dava konusu taşınmazı ... isimli şahıstan 2005 yılında tapuya güvenerek satın aldığını, eldeki dava ve ileri sürülen iddia ile davalı tarafın bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mülkiyetin hukuk, hakkaniyet, yerleşik örf ve adet kuralları neticesinde kime ait olduğunun tespit edilmesi ile sonrasında kal ve ecri misil hususu değerlendirilmesi gerekirken davanın usul yönünden reddedilmiş olmasının hakkaniyete uygun olmadığını, Mahkeme kararının Dairece yapılacak istinaf incelemesi neticesinde davacı lehine olacak şekilde bozulmasını yahut kaldırılmasını, davanın yeniden duruşmalı olarak görülmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesi gereğince kadastro öncesi hukuki sebebe dayalı olarak açılan davaların 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 28.01.1993 tarihi ile dava tarihi olan 31.03.2021 günü arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmasına göre delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, somut olayda hak düşürücü sürenin uygulanamayağını, zira dava konusu taşınmazın kayıt maliki ile zilyedinin farklı kişiler olduğu, hukuki durum ile fiili durum arasında oluşan bu çelişkinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13/B-b maddesi uyarınca ortadan kaldırılması gerektiğini, davacının çekişmeli taşınmazı 18.03.1988 tarihli senet ile satın aldığı ve o tarihten beri taşınmaza zilyet olduğunu, yolsuz tescil iddiasıyla açılan davalarda hak düşürücü sürenin uygulama yerinin bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3'üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.Kadastro sonucunda, Niğde ili, ... ilçesi, ... mahallesi çalışma alanında bulunan 304 ada 149 parsel taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... ( ...) adına tespit ve 28.01.1998 tarihinde tescil edilmiş, bilahare satış suretiyle kayden davalı ... adına intikal ettirilmiştir.

2.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 28.01.1993 tarihi ile dava tarihi olan 31.03.2021 günü arasında 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmasına göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.