Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2704 E. 2022/6024 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, taşınmazını kredi temini amacıyla davalıya satış suretiyle devrettiğini, borcun bitmesine rağmen taşınmazın iade edilmediğini, satışın inançlı işlem olduğunu iddia ederek tapu iptali ve tescil talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: İnançlı işlemin yazılı delille ispatı gerektiği, davacının sunduğu belgelerin bu niteliği taşımadığı ve davalıların muvazaalı devre ilişkin kötü niyetinin kanıtlanamadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 6 parsel sayılı taşınmazdaki 7 numaralı bağımsız bölümü kredi temini amacıyla davalı ...'ya satış göstermek suretiyle devrettiğini, taşınmaz üzerine Banka tarafından ipotek konulduğunu ve kredi verildiğini, taraflar arasında yapılan anlaşmaya göre kredi borcu Bankaya ödendiğinde taşınmazın tekrar iade edileceğini, ancak borç bittiği halde taşınmazın kendisine devredilmediğini, taraflar arasında iki ayrı sözleşme düzenlendiğini, devir işleminden sonra dava konusu taşınmazda oturmaya devam ettiğini, davalı ...'in devir yükümlülüğünden kurtulmak için taşınmazı durumu bilen diğer davalılar ... ve ...'e muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, davalı ...'in dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında satın aldığını ve taşınmaz bedelinin ödenmesi için kredi kullandığını, kredi taksitlerini davalı ...'in ödediğini, daha sonra davalı ...'in kredi taksitlerini ödeme hususunda zorlanmaya başlayınca taşınmazı emlakçılık yapan diğer davalı ...'e ve onun aile dostu davalı ...'e sattığını, satış bedeli ile kredi borcunu kapattığını, davalılar ...ve ...'nın taşınmazı satın aldıktan sonra davacıdan taşınmazı tahliye etmesini istediklerini, davacının biraz zaman istediğini, verilen zamanı kötüye kullandığını ve kira ödemelerini yapmadığını, tahliye kararı alındığını, davacıya ihtarname gönderildiğini, ''Taahhütname'' ve ''Mukavele'' başlıklı yazıların dava ile alakası olmadığını, davalılar ...ve ...'nın iyiniyetli olduklarını, davalı ... ile bu satış vesilesiyle tanıştıklarını, davanın süresinde açılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 27/10/2016 tarihli ve 2014/329 E., 2016/331 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin son celsede, sözleşmenin içeriği ... tarafından yapılan ödemeler ile ilgili davalı tarafa yemin teklif ettiği, davalılar vekilinin yemin teklifini kabul etmediği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin adi şekilde yapıldığı, tapu devrini gerektirecek nitelikte olmadığı, tanık beyanları arasında aşırı çelişki bulunduğu ve birbirini doğrulamadığı, bu suretle tapu kaydının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Kaldırma Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2017/458 E., 2017/486 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin vekaletnamesinde yemin teklif etme yetkisinin bulunmadığı, davacı asilin de yemin konusunu bildiğine ve onay verdiğine dair dosyada her hangi bir bilgi bulunmadığı, yetkisiz vekilin beyanına itibar edilerek hüküm verilemeyeceği, bu itibarla davacı tarafça teklif edilen ve vekaletnamesinde yemin konusunda yetkisi olduğu anlaşılan karşı taraf temsilcisinin reddettiği yemin teklifinin yok hükmünde olduğu, yemin delilinin usulüne uygun olarak eda edilmediği gibi gerekçeli kararda da değerlendirilmediği, davacının dayandığı inanç sözleşmesini yasal usullerle ispatlaması halinde, bu sefer davalılar ...ve ... yönünden muvazaa iddiasının yine yasal usullerle ispatı için taraflara imkan tanınması gerektiği, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülerek bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin 20/12/2018 tarihli ve 2017/206 E., 2018/520 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin yemin teklifinde bulunduğu, vekaletnamede yemin yetkisinin bulunduğu, davalı ...'nın 04.09.2018 tarihli celsede yemin ettiği, davacının iddia ettiği inanç sözleşmesinin şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

5. İstinaf Nedenleri

5.1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı ... tarafından çekilen konut kredisine ait taksitlerin geri ödenmesi hususunda Mahkeme huzurunda yapılan yemininde de belirttiği üzere, yalnızca kendisi tarafından ödeme yapılmadığının ortaya konulduğunu, taraflar arasında 19/05/2009 tarihinde bir sözleşme yapıldığının davalı ...'in yeminli beyanı ile anlaşıldığını, anılan sözleşme aslının davalı ...'da olduğunun ifade edildiğini, Yerel Mahkeme huzurunda dinlenen tanık anlatımlarıyla da bu hususun sübut bulduğunu, hükme esas alınan Ziraat Bankası A.Ş.nin cevabı yazısının gerçeğe aykırı olduğunu, bu husustaki itirazların dikkate alınmadığını, ödeme yapan kişi konusunda Banka yazısında açıklama olmadığını, davalı ...'in taksitlerin kendisi tarafından ödenmediğini ikrar ettiğini, tanıkların da bu hususu doğruladığını, davanın sübut bulduğunu, davalı ... yönünden davanın esasını ilgilendiren tek yazılı belge olması nedeniyle Yerel Mahkemece söz konusu belgeye istinaden HMK'nın madde 220/2 gereğince davalıya yemin teklif edilmesi gerekmesine rağmen bu hususun hukuka aykırı şekilde gözardı edildiğinden usuli eksiklikler giderilmeksizin verilen kararın hatalı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

5.2. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın reddinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davanın reddine karar verildiğinden, davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, kararın sadece bu kısmının kaldırılarak ücreti vekalete hükmedilmesini talep etmiştir.

6. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 18/01/2022 tarihli ve 2021/1099 E., 2022/83 K. sayılı kararıyla; Daire kararı doğrultusunda araştırma yapıldığı, davalı ...'ya yemin teklif edildiği, yemin ettiği, ancak dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanılmadığı, bu nedenle yemin teklif edilmesi ve yemin edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, inançlı işlemin yazılı delil ile kanıtlanması gerektiği, tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği, davacı tarafın dayandığı adi taahhütname başlıklı 13/05/2009 tarihli belge ile 13/03/2012 mukabele başlıklı belgenin tarafları arasında davacının bulunmadığı, bu nedenle yazılı belge niteliğinde olmadığı, banka kayıtlarına göre ödemelerin davalı ... tarafından yapıldığı, davalı son tapu maliklerinin kötü niyetli olduklarının ve muvazaalı devir yapıldığının usulüne uygun olarak kanıtlanmadığı, yine inançlı işlemin usulünce kanıtlanmadığı, davanın reddi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davanın reddedildiği hallerde dava değeri üzerinden davalılar lehine ücreti vekalete hükmedilmesi gerektiği gerekçeleriyle, HMK'nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK'nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, vekalet ücreti yönünden düzeltilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararda; yemin edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı belirtilse de dava dilekçesinde her türlü sair delil diyerek esasen yemin deliline de dayanıldığını, dava sübut bulmasına karşın Bölge Adliye Mahkemesince hukuka ve usule aykırı şekilde karar verildiğini bildirerek ve önceki beyanları tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, inançlı işlem hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere; inanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. 05.02.1947 tarihli, 20/6 sayılı İnançları Birleştirme kararı uyarınca, inançlı işleme dayalı iddianın, şekle bağlı olmayan yazılı delille kanıtlanması gerekeceği kuşkusuzdur. Şayet, ispat külfeti kendisinde olan tarafın yazılı bir belgesi yok ise ancak taraflar arasında gerçekleştirilen mektup, banka dekontu, yazışmalar gibi birtakım belgeler var ise bunların delil başlangıcı sayılacağı ve iddianın her türlü delille kanıtlanmasının olanaklı hale geleceği sabittir. Şayet, delil başlangıcı sayılacak böylesi bir olgu da bulunmuyor ise iddia sahibinin son başvuracağı delilin karşı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu da şüphesizdir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (IV./6.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, onama harcı peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 22/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.