Logo

1. Hukuk Dairesi2022/2711 E. 2023/7150 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu Hazine adına tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, zilyetlikle kazanım için gerekli yasal koşulları sağladığına dair yeterli ve kesin delil sunamaması ve mahkemenin eksik araştırma yapmadığının anlaşılması gözetilerek yerel mahkemenin ret kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/221 E., 2019/441 K.

HÜKÜM : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Gediz ilçesi, ... köyü, ... mevkii 284 ada 9 parsel sayılı taşınmazın babasından kendisine kalıp uzun süredir zilyetliğinde olduğu halde 2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak taşınmazın Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazda uzun süredir tarımsal faaliyette bulunulmadığını, taşınmazın Yağmurlar Göleti rezervuar sahasında kaldığını, DSİ tarafından kamulaştırılacağı için davacının kamulaştırmadan menfaat temin etmek amacıyla kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Gediz Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.12.2014 tarihli ve 2014/231 E. 2014/707 K. sayılı kararıyla; zilyetlikle kazanım koşullarının davacı yararına oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.04.2017 tarihli ve 2015/7866 E. 2017/2496 K. sayılı kararıyla; eksik araştırma ve inceleme yapıldığından bahisle karar bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; jeodezi ve fotogrametri bilirkişisinin raporunda 1991 yılı hava fotoğrafına göre kullanıldığı dava konusu taşınmaza tespit edilebilen kullanım süresinin 16 yıl olduğunun rapor edildiği, Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü maddesi uyarınca davacının 20 sene müddetle dava konusu taşınmazı malik sıfatı ile fasılasız ve nizasız elinde bulundurmadığı anlaşılmakla, sonuç itibariyle zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın gölet sahası içerisinde kaldığını, gölet su tutmadan keşif yapılması talebinin uygun görülmeyip taşınmaz gölet içinde kaldığı tarihte keşif kararı alındığını, taşınmazda gölet sebebiyle tarım yapılamadığını, 1991 ve 1995 tarihli hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın tarım arazisi olduğunun bilirkişilerce tespit edildiğini, ziraat bilirkişisinin 06.11.2014 tarihli raporunda dava konusu taşınmazda uzun yıllar boyunca hububat tarımı yapıldığının, son yıllarda boş bırakıldığının belirtildiğini, Mahkemece 20 yıllık zilyetlik süresinin oluşmadığı gerekçesiyle dava reddedilmişse de dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıkların davacının eklemeli zilyetliğinin 20 yıldan fazla olduğunu beyan ettiklerini, dava konusu taşınmaza komşu parsel için açılan davanın kabulüne karar verildiğini, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1 inci maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.2007 yılında yapılan kadastro çalışmaları sonucunda; Kütahya ili, ... ilçesi, .../... mahallesi 284 ada 9 parsel sayılı taşınmaz Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerlerden olup kimsenin mülkiyet iddiasında bulunmadığı belirtilerek ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 210,55 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

05.12.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

- KARŞI OY -

Dava, tapu iptali ve tescil davasıdır. İlk Derece Mahkemesince (İDM) davanın reddine karar verilmiştir. Kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince eksik araştırma ve inceleme yapıldığından bahisle karar bozulmuştur. Bozma kararı sonrasında İDM'ce zilyetlikle kazanım koşullarının davacı lehine gerçekleşmediği gerekçesiyle dava reddedilmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da anılan karar onanmıştır.

Dava konusu taşınmazın kadastro tespiti 2007 yılından yapılmış olup, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptal ve tescil davasında anılan tarihten geriye doğru 20 yıl zilyet olunduğunun ispatlanması gerekmektedir. Temin edilen 1991 ve 1995 yıllarına ait hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın tarımsal amaçlı kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu tarihten önceki 1971 yılına ait hava fotoğrafında ise dava konusu taşınmazın parsel ve komşu parsellerin sınırlarının zeminde oluştuğu ve mevcut olduğu ancak fotoğrafın çekildiği tarihte kullanılıp kullanılmadığının tespit edilemediği rapor edilmiştir.

7/5/2019 tarihli Ziraat bilirkişisi raporunda dava konusu taşınmazın tamamının sular altından kaldığından keşif esnasında taşınmazın özellikleri hakkında gerekli olan gözlemlerin sağlıklı şekilde yapılamadığı bildirildikten sonra, 1991 ve 1995 tarihli hava fotoğrafları dikkate alındığında taşınmazın o dönemlerde tarım arazisi olarak kullanıldığının anlaşıldığı bildirilmiştir. Gerek taşınmazın etrafında su içinde kalmayan komşu parseller gerekse de dosyada mevcut tanık beyanları ve 2014 havale tarihli ziraat bilirkişi raporu göz önüne alındığında taşınmazın 2019 tarihi itibari ile 15-20 yıldır ekilip biçilmediği bildirilmiştir.

Mahalli bilirkişiler ise dava konusu taşınmazın kadastro tespit tarihine kadar davacı tarafından kullanıldığını bildirmişlerdir. Davacı tanığı ... de 70 yaşında olduğunu dava konusu taşınmazın evveliyatında davacının babası ... ile ... tarafından kullanıldığını, küçüklüğünden beri onların buraya buğday ekip biçtiklerini gördüğünü, onun ölümünden sonra da ... ile amcasının oğlu ...'in tarafından kullanıldığını belirtmiştir.

Her ne kadar taşınmazın 15-20 yıldır ekilip biçilmemesine dayalı olarak zilyetlikle edinim koşullarının sağlanmadığına dayanılmışsa da bu süre 2019 yılında yapılan keşfe göre ifade edilmiş olup bu süre çıkarıldığında en son 1999-2004 yılında tarımsal faaliyet yapıldığı, kadastro tespitinin ise 2007 yılında yapıldığı gözetildiğinde maksimum 8 yıllık tarımsal faaliyet yapılmamasının iradi terk olarak kabul edilemeyeceği açıktır. Kadastro tespit tarihinden sonraki taşınmazın kullanılıp kullanılmamasının da davanın sonuca ulaştırılması bakımından bir öneminin bulanmadığı izahtan varestedir. Hava fotoğrafı tarihi olan 1991'den itibaren taşınmazda zilyetliğin bulunduğu açık olup burada önemli olan husus davacının 1991 yılından önce zilyet olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ayrıca taşınmazın davacıya irsen intikal veya başka yollarla geçip geçmediğinin aydınlatılmasıdır.

Açıklanan nedenlerle eksik araştırma ve incelemeye dayalı İDM kararının bozulması gerekirken Sayın Çoğunluğun aksi yönündeki onama kararına iştirak edilememiştir.