"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
ASIL DAVADA
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
İLK DERECE
MAHKEMESİ : MANAVGAT 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili istemli dava sonunda Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 27.01.2022 tarihli, 2021/709 Esas, 2021/89 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde asıl davada davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 13/09/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekilleri Avukat ... ve Avukat .... ile temyiz edilen davacı vekili Avukat ...., davalı asil ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı dava dilekçesinde, okuma yazması olmadığını, ...’in kızının arkadaşı olduğunu ve kendisini polis olarak tanıttığını, kendisini ve tüm ailesinin dolandırmak istediğini, maliki olduğu 144 parsel sayılı taşınmazını silahla tehdit ve korkutma ile iradesini sakatlayarak adına tescil ettirdiğini, 4 gün sonra da davalıya devrettiğini, İsmet ve suçu birlikte işledikleri kişiler hakkında ceza yargılamasının devam ettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Birleştirilen davada davacı dava dilekçesinde, asıl dava ile aynı gerekçelerle ... ile asıl davada davalı ... arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu için eldeki davanın açıldığını belirterek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmazsa bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı cevap dilekçesinde, taşınmazı tapu kaydına güvenerek iyi niyetli olarak edindiğini, ...i ya da diğerlerini tanımadığını taşınmazı emlakçı aracılığıyla aldığını, davanın yanlış hasıma açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada davalı cevap dilekçesinde, davacıyı Hüseyin İnce nedeniyle tanıdığını, davacı ile ....’in anlaştıklarını ancak sonradan kendisini araya kattıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle, bedelin çok düşük olduğunu, davalının taşınmazın durumunu bilebilecek konumda olduğunu, iradesinin sakatlandığını ve kısa süre içerisinde temlik yapıldığını, yeterli inceleme yapılmadığını, iyi niyetli olunmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.01.2022 tarihli, 2021/709 Esas, 2022/89 Karar sayılı kararı ile; davalı ...’in beyan ettiği aylık geliri ile taşınmazı alacak ekonomik gücünün olmadığı, 138.000,00 TL bedelle satın alındığı belirtilen taşınmazın rayiç bedelinin üç kat daha fazla olduğu, tanıkların beyanlarına göre de, davalının aynı bölgede taşınmaz yatırımı olduğu, bu durumda taşınmazın rayiç değerini bilecek durumda olduğu, satış bedelinin ödediğinin usulünce ispat edilemediği, taşınmazda bir tasarrufunun bulunmadığı, taşınmazın kısa aralıklarla el değiştirdiği gözetilerek davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettikleri ve davalı ...’in iktisabının iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Asıl davada davalı ... temyiz dilekçesinde özetle, TMK'nin 1023 üncü maddesi uyarınca ispat yükünün davacıda olduğunu, tanık beyanlarından ve davacının da dolaylı olarak kabullendiği üzere davacıyı, taşınmazı kendisine satanı ve vekilini tanımadığının belirlendiğini, İsmet ile davacı arasındaki ilişkiyi bilecek durumda olmadığını, bunun aksi yönünde bir delil de bulunmadığını, davacının dilekçesinde kendisinin niyetini bilecek durumda olmadığını kabul ettiğini, ağır ceza mahkemesinde yapılan yargılamada kendisinin adının geçmediğini, emlakçı aracılığıyla bir taşınmazın 5 gün içerisinde satılmasının mümkün olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin taşınmazı alacak ekonomik gücü olmadığı gerekçesi ile aynı bölgede yatırımları bulunduğu, bu nedenle taşınmazın rayiç değerini bilecek konumda olduğu gerekçesinin birbiri ile çeliştiğini, satış bedelinin ispatı konusunda resmi senedin yeterli olduğunu, iyi niyetli olduğunu, tapuya güvenerek işlem yaptığını, taşınmazı aldıktan 15 ay sonra eldeki davanın açıldığını, taşınmazı devretmemesinin iyi niyetini gösterdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hile ve ikrah hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ile tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
3.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
3.2.3. Bilindiği üzere, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37 nci maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nin 38 inci maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
3.2.4. Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nin 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V.3.2.) nolu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV.3.) nolu paragrafta belirtilen şekilde kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen asıl davada davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 25.066,77 TL bakiye onama harcının temyiz eden asıl davada davalı ...’den alınmasına, 13.09.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.