"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1331 E., 2021/1585 K.
HÜKÜM/KARAR : İstinaf isteminin kabulü / Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ :... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/948 E., 2020/54 K.
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil istekli davada İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne ilişkin verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Mahkeme kararı kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, ... İli,... İlçesi,... Beldesi, ... Mevkii 126 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit edildiğini ancak taşınmazın 40 yılı aşkın süredir davacının mirasbırakanı ...'ın zilyetliğinde kaldığını, ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları adına tescil edilmesini talep etmiş, aşamada sunulan 02.03.2018 tarihli dilekçe ile talebini miras payına hasretmiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacı ile eşi ... Yıldız'ın kardeş olup ...'ın altı çocuğundan ikisi olduklarını, davacının davayı tek başına açmaya ve yürütmeye yetkili olmadığını, kayınpederinin kadastro çalışmaları sırasında dava konusu taşınmazı kendisine bağışladığını, bu nedenle taşınmazın adına tespit edildiğini, belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın mirasbırakan ...'a ait olduğu, mirasbırakan tarafından taşınmazın davalıya bağışlandığı iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davacının miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki hususları tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin tarih ve sayısı yukarıda belirtilen kararı ile; mirasbırakanın dava konusu taşınmazı aynı evde birlikte yaşadığı ve kendisine bakan oğlu ...'in eşi gelini davalı ...'a bağışladığı, davalı ile dava konusu taşınmazda birlikte yaşamaları nedeniyle davalıya zilyetliğinin de devredildiğinin kabulü gerektiği, böylece davalı tarafın bağış savunmasını kanıtlandığının anlaşıldığı; davalının mirasbırakanın terekesine karşı 3. kişi konumunda olduğu, davacının dava konusu taşınmazdaki miras payının adına tescilini isteyemeyeceği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf isteğinin HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları tekrarlayarak kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 640 ıncı ve 702 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
1. Bilindiği üzere; bir davada taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan davacı sıfatı (aktif husumet), yani davacı olma yetkisi de o hakkın sahibine ait olacaktır. Bir subjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek kişi ise, o hakka uymakla borçlu olan kişiye (davalı sıfatı, pasif husumet) ait olacaktır.
Bu noktada, mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir.
Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemez; dava, sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
2. Öte yandan; sıfat, dava şartı olmayıp itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.
3. Somut olaya gelince; ... İli,... İlçesi,... Beldesi, ... Mevkii çalışma alanında bulunan dava konusu 126 ada 2 parsel sayılı taşınmazın senetsizden, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı ... adına tespit edildiği, tespitin 06.04.2010 tarihinde kesinleştiği, davacının 126 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında hatalı olarak davalı adına tespit edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ... mirasçıları adına tescil edilmesini talep ettiği, aşamada sunulan 02.03.2018 tarihli dilekçe ile talebini miras payına hasrettiği, mirasbırakan ...’ın 30.11.2014 tarihinde öldüğü, geride davacı oğlu ...dava dışı çocukları ... ve ... ile 1995 yılında ölen kızı ...’nın dava dışı çocuklarının mirasçı olarak kaldığı, davalının dava dışı mirasçı ...’in eşi olduğu anlaşılmaktadır.
4. Terekeye ait bir hakla ilgili olarak açılacak davalarda kural olarak; tereke 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 701 inci ve devam eden maddelerine göre elbirliği mülkiyetine tabi olduğundan yasal istisnalar dışında tüm mirasçıların birlikte hareket etmeleri veya aynı Kanun'un 640 ıncı maddesine göre terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. O halde, davalının terekeye karşı 3. kişi durumunda olduğu ve davacının kadastro öncesi nedene dayanarak miras payı oranında tapu iptal ve tescil talep edemeyeceği gözetilerek davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken davanın esastan reddine karar verilmesi isabetsizdir.
5. Ne var ki anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının değinilen nedenden ötürü kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1. bendinde yer alan "Davacının davasının esastan REDDİNE" cümlesi hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine "Davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11/10/2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.