"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : FETHİYE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01.03.2022 tarihli, 2019/2269 Esas ve 2022/510 Karar sayılı karar, yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 04/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Davetiye tebliğine rağmen davalılar ... v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, bilhare dosya incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı mirasbırakanları ...'in maliki olduğu 499 ada 2 parsel sayılı taşınmazını 27/02/2001 tarihinde, 505 ada 63 parsel taşınmazını 02/02/2001 tarihinde, 676 ada 11 parsel taşınmazdaki 1/3 hissesini, 28/08/2001 tarihinde, 557 parsel (yeni 45 ada 5 parsel) taşınmazdaki 3/4 hissesini 28/11/2013 tarihinde satış göstermek suretiyle davalılardan oğlu ...'e, yine murisin adına kayıtlı 1985 parsel (yeni 676 ada 10 parsel) sayılı taşınmazını 28/11/2013 tarihli satış işlemi ile gelini olan diğer davalı ...'e temlik ettiğini, yapılan tüm işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, muris ...'in vefatına kadar kendileri tarafından bakıldığını, evlat olarak her türlü vazife ve sorumluluklarını yerine getirdiklerini, davaya konu 499 ada 2 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfında olduğunu ve 02/02/2001 tarihinde ...'e babası tarafından satıldığını, aynı tarihte diğer mirasçı ...'ya 1391 sayılı parsel ve davacı ...'e de 688 sayılı parselin satıldığını, 676 ada 11 nolu parselin diğer hissedarlardan satın alındığını, 557 parsel sayılı taşınmazın 3/4 hissesinin ve 1985 parsel sayılı taşınmazın da bedelinin ödenerek alındığını, murisin hayırsever bir insan olduğunu ve bu mallarının gelirini hayır işlerinde kullandığını, ayrıca aile bireylerine de maddi olarak destek olduğunu, murisin terekesindeki malların devrine ilişkin bütün tasarrufların gerçek olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Fethiye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/06/2019 tarihli ve 2015/748 E., 2019/368 Karar sayılı kararıyla; davanın niteliği gereği murisin muvazaalı olarak devir yaptığının davacı tarafından ispatlanması gerektiği, keşifte ve sonraki celselerde beyanları alınan davacı tanıklarının, murisin muvazaalı olarak devir yaptığını tutarlı, kuşkudan uzak ve çelişkisiz olarak ortaya koyamadıkları, murisin denkleştirme amacı ile hareket ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesince verilen kararın daha önceki yerleşmiş uygulamalara aykırı olduğunu, emsal Yargıtay kararları ve toplanan deliller nazara alınmadan karar verildiğini, İlk Derece Mahkemesinin muris muvazaasına ilişkin subjektif ve objektif nedenleri hiç değerlendirmediğini, tanık beyanlarıyla ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, tanıkların ve mahalli bilirkişilerin beyanlarıyla davanın sübut bulduğunu, taksim iradesinden bahsedebilmek için tüm mirasçılara murisin eşit olarak mal vermesi gerektiğini, davalı tarafın, davacıya mal verildiğini ortaya koymadığı gibi herhangi bir tapu kaydı da ortaya koymadığını, murisin 68 ve 80 yaşındayken bağış saiki ile taşınmazları temlik ettiğini, bu alım satımda para ödenmediğini, davalının para ödediğine dair herhangi bir delil ortaya koymadığını, terekeden de para çıkmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01.03.2022 tarihli, 2019/2269 Esas ve 2022/510 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip, her iki Mahkemece verilen kararın HMK'nın 297/2.maddesine aykırı olduğunu, davada sunulmuş olan delillerin neden değerlendirildiği ya da değerlendirilmediğinin ortaya konulmadığını, kendileri tarafından sunulan delillerle örtüşmeyecek nitelikte karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (IV/3.) paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, temyiz edilen davalılar vekili duruşmaya katılmadığından duruşma vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına, temyiz karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 04.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.