"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasının, bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; Yerel Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekilleri tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Davacı, ortak mirasbırakan babaları Şükrü Kılıç’ın 7791 ada 1 parsel sayılı taşınmazını davalılara yarı yarıya satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin kız çocuklarından mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davalı ...’nün eşinin altınları ve kendi birikimleri ile taşınmazı tarla vasfıyla satın alıp, almış olduğu eğitim ve gelenek görenekler nedeniyle babasının isteğine karşı gelmeyerek mirasbırakan adına tescil ettirdiğini, daha sonra iki kardeş taşınmaz üzerine bina inşa edip orada yaşamaya başladıklarını, taşınmazın edinilmesinde ve binanın yapımında başka kimsenin bir katkısının olmadığını, mirasbırakanın tüm bakımını üstlendiklerini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemenin 27/06/2019 tarihli ve 2018/136 E., 2019/203 K. sayılı kararıyla; muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 06/02/2020 tarihli ve 2020/102 E., 2020/153 K. sayılı kararıyla; temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 23/06/2021 tarihli ve 2020/1265 E., 2021/3547 K. sayılı kararıyla; "...Somut olaya gelince, dinlenen tanık beyanları ve dosya kapsamı ile taşınmazı gerçekte mirasbırakanın satın alıp davalı ... adına tescil ettirdiği, sonradan Hüsnü'nün kardeşlerine payını vermeyeceğini düşünerek taşınmazı kendi adına devralıp bir müddet sonra da oğulları olan davalılara temlik ettiği, mirasbırakanın asıl amacının erkek çocuklarını kızlarına yeğlemek olup muris muvazaasının bu şekilde gerçekleştirildiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 22/12/2021 tarihli ve 2021/255 E., 2021/245 K. sayılı kararıyla; dinlenen tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından mirasbırakanın taşınmazı satın alıp davalı ... adına tescil ettirdiği, sonradan Hüsnü'nün kardeşlerine payını vermeyeceğini düşünerek taşınmazı kendi adına devralıp bir müddet sonra da oğulları olan davalılara temlik ettiği, mirasbırakanın asıl amacının kız çocuklarından mal kaçırmak olduğu, muris muvazaasının bu şekilde gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
5.1. Davacı vekili, dava değeri olan 76.924,26 TL üzerinden 10.800,15 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı olarak 5.274,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini bu hatanın düzeltilerek kararın onanmasını istemiştir.
5.2. Davalılar vekili, mal kaçırma ve muvazaa iddiasının haksız olduğunu, tarafsız tanık beyanlarının savunmalarını doğruladığını, Yargıtay bozma kararında davalı delillerinin değerlendirilmediğini, davacı tanıklarının davanın kabul edilmesinden fayda görecek taraflı kişiler olduklarını, taşınmazın mirasbırakan babaları adına tescil edilme sebebinin babalarının baskın olmasından kendisinin malvarlığı yok iken çocuklarının olmasının doğru olmadığı düşüncesinden kaynaklandığını, taşınmaz alacak ekonomik gücü bulunmadığını, müvekkillerine ait taşınmazın temliki ile mal kaçırma ve muvazaa olgusunun gerçekleşmediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
6.2.2. Bilindiği üzere, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı davalarda dava değeri, dava konusu taşınmazın tümünün değeri üzerinden davayı açan mirasçı yada mirasçıların payına isabet eden değer olup, bu değer üzerinden yargılama gideri ve harca hükmedilmesi gerekir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, (V/2.) no.lu paragrafta yer verilen yasal ve hukuksal gerektirici nedenler ile hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine,
Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda, dava 1.000 TL değer gösterilerek açılmış, keşfen dava konusu taşınmazın dava tarihinde davacının 2/12 miras payı değeri 76.924,26 TL tespit edilerek harç ikmal edilmiş olup, vekalet ücretinin bu değer üzerinden belirlenmesi gerektiği gözetildiğinde, AAÜT 13/1 maddesi uyarınca 10.800,15 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 5.274,00 TL ye karar verilmesi doğru değildir. Ancak, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün düzeltilerek onanması gerekmektedir.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının reddine, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının kabulü ile; hükmün 3. Fıkrası hükümden çıkarılarak 3. Fıkra olarak “Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. maddesi gereğince belirlenen 10.800,15 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine'', cümlesinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edenlere iadesine, 26/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.