Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3061 E. 2024/2070 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit edilen ancak davacının miras yoluyla kendisine kaldığını iddia ettiği taşınmazlar üzerindeki tapu kayıtlarının iptali ve adına tescili istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, dava konusu taşınmazların bir kısmının davalılar tarafından kullanıldığı, diğer kısmı için ise 20 yıllık zilyetlik iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararını onamıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/104 E., 2021/719 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; mirasbırakan babası ...'e ait olan, ölümü ile de mirasçıları tarafından kullanılan ve mirasçılar arasında yapılan şifahi-rızai taksim sonucu davacıya isabet eden ve 70 yılı aşkın süredir nizasız fasılasız malik sıfatı ile kullanılan ... köyü 109 ada 58 parsel, 113 ada 72 parsel, 183 ada 29 parsel ve 132 ada 182 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit edildiğini, ancak tespitin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ..., ..., ... vekili; dava konusu taşınmazın mirasbırakanlarından kendilerine kaldığını, 70 yıldır kendileri tarafından icara verilmek suretiyle kullanıldığını, kira ödeyen ...’ın halen köyde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Davalı ...; davanın yersiz olduğunu, taşınmazın kendilerine ait olduğunu, belediye ödemeleri ve diğer yükümlülüklerinin kendilerince yerine getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuş; davalı ... usulüne uygun tebliğe rağmen cevap vermemiştir.

III. MAHKEMENİN KARARI

Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 30.10.2013 tarih 2012/626 E., 2013/411 K. sayılı kararı ile davanın kabulü gerektiği belirtilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.06.2015 tarihli 2014/22395 E. 2015/8037 K. sayılı kararıyla, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 20.01.2017 tarihli 2015/1060 E., 2017/61 K. sayılı kararı ile, zilyetlikten kazanım şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 12.10.2020 tarihli 2017/4620 E. 2020/4239 K. sayılı kararıyla; davalı tanıklarının usulüne uygun çağrılarak dinlenmediği, davacının, taksimle kendisine intikal ettiğini beyan ettiği halde intikalin ve zilyetliğin ne şekilde olduğu hususunun araştırılmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Sivas 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 22.12.2021 tarihli 2021/104 E., 2021/719 K. sayılı kararı ile dava konusu 108 ada 29 parsel, 109 ada 58 parsel ve 113 ada 182 parsel sayılı taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığı, 132 ada 182 parsel sayılı taşınmaz yönünden 20 yıllık zilyetlik iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; son keşfin usule uygun olmadığını, mahalli bilirkişi tespit edilemediğinden dinlenmediğini, tanıkların beyanlarının çelişkili olduğunu, 109 ada 58 parsel sayılı taşınmaz bilgilerinin bulunmadığını, 113 ada 72 parsele ilişkin rehin senedinin değerlendirilmediğini belirterek eksik araştırma nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713 üncü, Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190 ıncı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

Dava konusu ... ilçesi, ... köyü 109 ada 58 parsel sayılı 5.229,97 m2 miktarlı tarla ve 132 ada 182 parsel sayılı 4.699,01 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazların senetsizden ... oğlu ...'ün zilyet ve tasarrufunda iken 1993 yılında ölümü ile karısı ..., çocukları ..., ... ve ... adına iştirak halinde tespit edildiği, 113 ada 72 parsel sayılı 3.560 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın senetsizden Aransuyu 1937 tarih 1653 nolu vergi kaydına göre ... adına kayıtlı olup 20 yılı aşkın zamanadır malik sıfatıyla zilyet iken 1955 yılında ... oğlu ...’e bedeli mukabilinde satarak zilyetliğini devrettiği, onun da 1993 yılında ölümü ile mirasçıları eşi ..., evlatları ..., ..., ... adına iştirak halinde tespit edildiği; 183 ada 29 parsel sayılı 2098,73 m2 miktarlı tarla nitelikli taşınmazın ise Eski ırmak 1937 tarih 1830 nolu vergi kaydına göre aynı ada 29 ve 32 parsel sayılı taşınmazlarla bütün halinde 1/3 payla ... oğlu ... adına kayıtlı iken yerin tamamının zilyedi olduğu, 1960 yılında ..., ... oğlu ... ve ... evlatları ..., ... ve ...’i ...’a sattığı, 1962 yılında ifraz edilerek iki parsele ayrıldığı, 29 parselin ... ve ... oğlu ...’a isabet ettiği, ... oğlu ...’ın 1993 yılında ölümü ile 1/2 payının iştirak halinde karısı ..., çocukları ..., ... ve ... adına tespit edildiği, tespitlerin dava açılmadığından 26.09.2002 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK’nın 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Hükmün gerekçe kısmında 183 ada 29 yerine 108 ada 29 ve 113 ada 72 yerine 113 ada 182 parsel şeklinde yazılması, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak görülmüş, bu hususa değinilmekle yetinilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile HMK'nın geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla HUMK'un 438 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 346,90 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

12.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

...