"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İZMİR 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili istemli dava sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 24.02.2022 tarihli, 2022/99 Esas ve 2022/463 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş ise de dava değeri, temyiz duruşma değeri altında kaldığından, duruşma istemi değerden reddedilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, 432 ada 172 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümde ½ payın maliki olduğunu, ağır psikolojik ilaçlar kullandığını, fiil ehliyetini haiz olmadığını, davalı oğlunun taşınmazdaki haczin kaldırılması için tapuya gittiklerini söyleyerek ilaç içirip kendisini tapuya götürdüğünü, haczin kalkması için imza attığını zannederken taşınmazdaki ½ payını davalıya devrettiğini 2013 yılında öğrendiğini, davalının kendisine bir ödeme yapmadığını, hile ve gabin ile taşınmazının elinden alındığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmaz ağabeyi adına kayıtlı iken annesi ile birlikte satın aldıklarını, daha sonra annesinin 35.000 TL ödemesi halinde taşınmazdaki payını ona devredeceğini söylediğini, 2009 yılında 25.000 TL elden 10.000 TL de bankadan kredi çekmek suretiyle annesine ödeme yaptığını, 2011 yılında da bedelini ödediği payın devrini istediğini, davacının akli dengesinin yerinde olduğunu, hile ya da gabine de uğramadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, gabin ve hile yönünden ise hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Gerekçe ve Sonuç
İzmir Bölge Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 02.12.2020 tarihli ve 2019/1361 Esas ve 2020/883 Karar sayılı kararı ile; hükmün gerekçesindeki hata nedeniyle istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davacının fiil ehliyetini haiz olduğu, gabin ve hile iddiasının da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21.10.2021 tarihli, 2021/2062 Esas ve 2021/5896 Karar sayılı kararı ile; “... Bölge Adliye Mahkemesinin davacının temliki emlak vergisi ödemek için başvuruda bulunduğu sırada öğrendiğine dair iddiası dışında, satışı daha önceden bildiğine yönelik dosyada herhangi bir delil bulunmadığına ve davanın süresinde açıldığına yönelik tespitleri yerindedir. Ancak, yapılan UYAP sorgulamasında davacı payına Dikili İcra Müdürlüğü’nün 2008/397 takip dosyası nedeniyle alacaklı ..... lehine icra-i haciz şerhi işlenildiği ve bu şerhin 02.11.2011 tarihinde terkin edildiği görülmüş olup, davacı tanıklarının da davacının dava dışı oğlu .....’in taşınmazdaki davacı payını haczettirdiği ve davacının bu haczin kaldırılması işlemlerini yaptığını zannederek temliki gerçekleştirdiği ve davacının dava konusu taşınmazdaki payını davalıya satma düşüncesi olmadığı yönünde beyanda bulundukları, ayrıca davalının 2009 yılında ödemesini yaptığını iddia ettiği payın temlikini 2011 yılında istemesinin de hayatın olağan akışına aykırı olduğu hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının iradesi ile dava konusu taşınmazdaki payını davalıya temlik ettiği söylenemez. Hal böyle olunca, davacının iradesinin hile nedeniyle fesada uğratıldığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 24.02.2022 tarihli ve 2022/99 Esas ve 2022/463 Karar sayılı kararıyla; hükmüne uyulan bozma kararı doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Davalı temyiz dilekçesinde özetle, davacı annesinin çocuklarına annelik yapmadığını, dava konusu taşınmazın miras olarak intikal ettiğini, mirasçılardan Sefer'in payını satmak istediğini, 30.000,00 TL nakit, 5.000,00 TL senet verildiğini, taşınmazın 1/2'şer pay ile annesi ile kendisi adına kaydedildiğini, annesinin Sefer'e ödediği parayı kendisine vermesi halinde payını kendisine vereceğini söylediğini, kendisinin de bedeli annesine ödediğini, 2010 yılında ikinci evliliğini yapıp dava konusu taşınmaza taşındığını, 2011 yılında Sefer'in koydurmuş olduğu haczin kaldırılması için davacı ile birlikte icra müdürlüğüne gidildiğini tüm masrafların kendisi tarafından ödenerek haczin kaldırıldığını ve sonrasında taşınmazın devralındığını, tapuda annesinin detaylı olarak sorgulandığını, kendisinin öz babası ile görüşmeye başlaması üzerine annesinin tamamen değiştiğini ve eldeki davayı açtığını, göstereceği tanıkların dinlenilmesi ve delillerinin toplanılması gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, hile ve gabin hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Dairece; ileri sürülen iddialarda hile olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği belirtilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararı benimsenerek karar verilmiştir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 36/1 maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
6.2.2. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Aldatmanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
6.3. Değerlendirme
6.3.1. (V/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 4.354,65 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına, 12.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
-MUHALEFET ŞERHİ-
21.10.2021 tarihli 2021/2062 E, 2021/5896 K. sayılı bozma ilamına yazdığım muhalefet gerekçesiyle, kararın eksik araştırma nedeniyle bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum.