Logo

1. Hukuk Dairesi2022/3377 E. 2022/6596 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile satılan taşınmazın, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla tapu kaydının iptali ve tesciline ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekaletname ile kendisine verilen yetkiyi vekil edenin menfaatine aykırı şekilde kullanarak taşınmazı eşine devrettiği, satış bedelinin ödendiğinin ispat edilemediği ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : YATAĞAN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil-bedel istemli dava sonunda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 10/03/2022 tarihli ve 2019/2656 Esas, 2022/658 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalılar vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 11/10/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... ... ve davalı ... ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat...geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekilin ve ...lerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildi. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, İsviçre'de işçi olarak çalışırken Türkiye'ye kesin dönüş yaptığında içine bir ev yapıp oturabileceği bir arsa almak istediğini, bu durumu davalı ...'e söylediğini, davalı ...'ün de 2597 parselde kayıtlı arsayı alıp almak istemediğini sorduğunu, almak istediğini beyan etmesi üzerine davalı ...'e para gönderdiğini, yurtdışında olması sebebiyle öncelikle davalı ...'ün arsayı kendi üzerine aldığını, daha sonra Türkiye'ye geldiğinde satışı kendisi (davacı) üzerine yaptığını, davalı ...'ün 2010 yılında kendisini arayarak arsa üzerindeki evin tapuda görünmediğini, bunun için tapunun değişmesi gerektiğini, aksi takdirde cezası olduğunu söyleyerek yeni bir vekaletname göndermesini istediğini, böylece davalı ...'ün istediği vekaletnameyi gönderdiğini, Türkiye'ye geldiğinde ise yaptığı araştırma neticesinde dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından 19/04/2010 tarihinde 6.000 TL'ye diğer davalı ...'e satıldığını öğrendiğini, satış karşılığında herhangi bir bedelin ödenmediğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, yapılan satış işleminin gerçek olduğunu, vekaletin kötüye kullanılmasının söz konusu olmadığını, bedeli karşılığında taşınmazı davacıdan satın aldıklarını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Yatağan Asliye Hukuk Mahkemesinin 20/05/2019 tarihli ve 2017/520 E., 2019/262 Karar sayılı kararıyla; bedeller arasında fahiş fark bulunduğu, satış bedelinin ödendiğine ilişkin dosya kapsamında belge bulunmadığı, dolayısıyla satışın muvazaalı olduğu, davacının iradesinin aksine hareket edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Mahkemenin gerekli araştırmaları yapmadan, bütün deliller toplanmadan karar verdiğini, davacı tarafından müvekkiline 22.565,92 TL gönderildiğini, müvekkilinin bu para ile arsayı alarak işe başladığını, devamında da üzerine ev yapıldığını, davacının iflas etmesi üzerine ev inşaatının durmasını istediğini, müvekkilinin de başlamış inşaat yarıda kalmaz biz devam ederiz şeklindeki dostane düşüncesiyle evin tamamlandığını, ekonomik sıkıntıya düşmesi ile inşaata yatırılan parayı ödeyemeyecek olan davacının, davalı ile aralarında anlaşmaları sonucu belirli miktarın davacıya elden verilmek suretiyle gayrimenkulün davalı ...'e intikalinin sağlandığını, davacının aldığı para ile haciz işlemlerini hallettiğini, 22.565,92 TL ile hem arsa alıp hem üzerindeki evi tamamlamanın mümkün olmadığını, davalının maddi desteğinin yanında bedenen çalışmasının da bulunduğunu, iptal kararının günün ekonomik koşullarına uymadığını, verilen kararın müvekkillerinin yıkımına sebebiyet vereceğini, vekalet ücretinin bile tek başına yıkıma neden olabilecek miktarda olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10/03/2022 tarihli, 2019/2656 Esas ve 2022/658 Karar sayılı ilamı ile; davacının satış yetkisi içerikli vekaletname verdiği, davalı ...'ün kendi eşi olan diğer davalıya taşınmazı satış yetkisi ile temlik ettiği, vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle açılan davalarda satış bedelinin ödendiği hususunun vekil tarafından ispat edilmesinin gerektiği, ancak ispat edilemediği, bu kapsamda davada zamanaşımının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin yemin delilini hatırlatmasının ve sonrasında davacı tarafın yemin delilini kullanmayarak mevcut delil durumuna göre karar verilmesini talep etmesinde herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, sonuç olarak İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazlarını yineleyip verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ile tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanunu'nun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) no.lu paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3.) no.lu paragraftaki gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacı vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davalılardan alınmasına, aşağıda yazılı 9.254,34 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 11.10.2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.