"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/139 E., 2021/592 K.
HÜKÜM : Kısmen Kabul
Taraflar arasında, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ..., dava konusu Diyarbakır ili, ... ilçesi, ... köyü çalışma alanında bulunan 296 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak çekişmeli taşınmazın kendisine kayınpederi ... Kurt’tan kaldığını, taşınmazın 47 yıldır zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, kadastro tespitinin hatalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, davacı yararına zilyetlikle mülk edinim koşullarının gerçekleşmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Ergani Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15.12.2015 tarihli ve 2013/161 Esas, 2015/859 Karar sayılı kararıyla, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi İhsan Yaman'ın 21.04.2015 havale tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterdiği 31.529,31 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2016/4843 Esas, 2018/8074 Karar sayılı kararıyla; yapılan araştırma, inceleme ve uygulamanın hüküm vermeye yeterli bulunmadığı, bu nedenle mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazın tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı evreye ilişkin stereoskopik çift hava fotoğrafları tarihleri açıkça yazılmak suretiyle getirtilmesi, bundan sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle; taraf tanıkları, fen bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişi ve ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılması, keşif sırasında dinlenilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesi davacının kayınpederi ...'ten geliyor ise ... mirasçılarının kimler olduğu, mirasçılar arasında intikal yapılıp yapılmadığı, dava konusu taşınmaz üzerinde kimin lehine mülkiyeti kazanım koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ile davacı ile kayınpederi arasındaki mirasçılık ilişkisi hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeye çalışılması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiye hava fotoğrafları üzerinde stereoskopik inceleme yaptırılarak; dava konusu taşınmazın önceki ve şimdiki niteliği, arazinin ekonomik amaca uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle kullanılıp kullanılmadığı ve kullanımın hangi tarihten itibaren olduğu, kullanıma ara verilip verilmediği konusunda rapor düzenlettirilmesi, somut olayda zilyetlikle kazanma şartlarının davacı lehine oluşup oluşmadığının belirlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Ergani 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.11.2021 tarihli ve 2019/139 Esas, 2021/592 Karar sayılı kararıyla, taşınmaz zilyetliğinin davacının kayınbabası ...’tan davacıya geçtiği, malik sıfatıyla kullanımın 20 yıldan fazla sürdüğü, çekişmeli taşınmazın teknik bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi ....’ün 14.12.2020 havale tarihli rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterdiği 27.357,52 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, bozma ilamının gereklerinin yerine getirilmediğini, taşınmaz üzerindeki imar ihya çalışmalarının kadastro tespitinden sonra tamamlandığını, davacı lehine zilyetlikle mülk edininm koşullarının gerçeklemediğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve 17 nci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1'inci maddesi
3. Değerlendirme
1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro sonucu ... köyü çalışma alanında bulunan dava konusu 296 ada 1 parsel sayılı 43.641,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu belirtilerek ham toprak vasfıyla davalı Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişisi ....’ün 14.12.2020 havale tarihli rapor ve krokisinde (B) harfi ile gösterdiği 27.357,52 metrekarelik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
2. Hemen belirtilmelidir ki; Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının dava dilekçesinde taşınmazın kendisine kayınpederi ...’tan kaldığını, onun ölümü ile taşınmazın kendi zilyet ve tasarrufuna geçtiğini belirttiği, yargılama sırasında ise 07.11.2019 tarihli celsede tercüman huzurunda “ kayınpederim eşim adına 100 dönüm arazi vermişti, 100 dönümden fazlası eşimin adına kayıt olmayacağından bu taşınmazı bana verdi, kayınpederimin başka çocukları da vardır biz onların hissesini de onlardan satın aldık, diğer mirasçılar taşınmazda hak sahibi değildir. “ şeklinde beyanda bulunduğu, davalının kaynı ...’un ise 27.02.2020 tarihli celsede “ Ben dava konusu taşınmazı bir defa sürdüm ancak aradan uzun zaman geçtiği zaman senesini hatırlamıyorum, taşınmazı şuan davacı kullanıyor, taşınmaz dedelerimizden ve babamızdan kalmıştır.Bu taşınmazda bulunan hakkımızı ben ve diğer kardeşlerim 30-40 sene önce davacıya sattık, yıllardır abim ... ve eşi ekmektedir, diğer kardeşim ... ta taşınmazdaki hakkını satmıştır, O da uzun yıllardır Diyarbakır ilinde ikamet etmektedir. Kız kardeşim ... vefat etmiştir fakat o hakkını satmamıştır. Bizim yöremizde kızlara miras düşmemektedir. Ben babamı hayatta iken görmediğim için taşınmazı ne kadar kullanıp kullanmadığını bilmiyorum. Babam ben küçükken vefat etmiştir, benim kız kardeşime babam başka bir yerde de bir şey vermemiştir ” şeklinde beyanda bulunduğu, mahalli bilirkişilerin ise taşınmazın davacının kayınpederi ...’e ait olduğunu, ...’in ölümünden sonra da taşınmazın davacının eşi .. ve çocukları tarafından kullanıldığını beyan ettikleri, ...’in, davacının eşi ve yargılama sırasında beyanı alınan oğlu ... dışında başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmakla; doğru sonuca varılabilmesi için çekişmeli taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişileri huzuruyla yeniden keşif yapılmalı, yapılacak keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından taşınmazın öncesinin ne olduğu, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, öncesi davacının kayınpederi ...'ten geliyor ise, tüm mirasçıların ya da yasal temsilcilerinin katılımı ile ... terekesinin paylaşmaya tabi tutulup tutulmadığı, her bir mirasçıya miras payına karşılık taşınır ya da taşınmaz mal verilip verilmediği, dava konusu taşınmazın kimin miras payına düştüğü, kim tarafından ne şekilde kullanıldığı, terekeye dahil olup da dava konusu olmayan taşınmazlar olması halinde bu taşınmazların kime isabet ettiği ile davacı ve kayınpederi arasındaki mirasçılık ilişkisi hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarının çelişmesi halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle çelişki giderilmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden, bu hususlar göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması isabetsizdir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yönlerden kabulü ile hükmün, 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı HUMK'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.