"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; Yerel Mahkemece asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;
I. DAVA
Asıl davada davacı, mirasbırakan ...’un maliki olduğu 293 ada 8 parselde bulunan 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümleri ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya temlik ettiğini, işlemin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalı adına olan kaydın iptali ile miras payları oranında adına tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiş, birleştirilen davada aynı nedenlerle 864 ada 4 parsel sayılı taşınmazda yer alan 2 ve 16 no.lu bağımsız bölümler yönünden karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davada davalı, mahkemenin yetkisiz olduğunu, akdin gereklerinin yerine getirildiğini, hasta olan mirasbırakanla kendisinin ilgilendiğini, muvazaanın söz konusu olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.09.2014 tarihli ve 2014/97 E., 2014/22 K. sayılı kararıyla; iddianın ispatlanmadığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 21.02.2018 tarihli ve 2015/5608 E., 2018/1075 K. sayılı kararıyla; “... somut olayda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Öte yandan, birleştirilen davalar birlikte görülmekle beraber ayrı dava olma özelliklerini koruduklarından her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir. Nitekim 6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde hüküm kısmında isteklerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ve infaza imkan sağlayacak içerikte bulunmasının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Oysa ki eldeki davada, karar başlığında birleştirilen davanın gösterilmemesi doğru olmadığı gibi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 297/2. maddesi gözetilerek her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi de doğru değildir. Hâl böyle olunca, Mahkemece...murisin temlik tarihindeki tüm malvarlığının eksiksiz saptanması, çekişme konusu davalıya temlik edilen ve mirasbırakan üzerinde kalan taşınmazların değerlerinin belirlenmesi, sözleşmeye konu dört taşınmazın tamamı ile temlik dışı taşınmazlar kıyaslanarak yapılan temlikin makul ölçüler içinde kalıp kalmadığının değerlendirilmesi, toplanacak deliller, toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinde asıl ve birleştirilen davalar yönünden HMK'nın 297/2. maddesine uygun şekilde bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir." gerekçesiyle bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 15.03.2022 tarihli ve 2018/136 E., 2022/101 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın ölünceye kadar bakım akdi ile temlik ettiği 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 5 no.lu bağımsız bölümlerin mal kaçırma amacı olmaksızın davalının bakım gözetim edimi için temlik edildiği, ancak kısa bir zaman sonra 4 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 16 no.lu bağımsız bölümleri temlik etmesinin mal kaçırma amacıyla yapıldığı, ikinci temlik tarihinde terekesinin toplam değerinin; 313.082,20 TL olduğu, davalıya 207.100,00 TL'lik kısmınına isabet eden taşınmazları ölünceye kadar bakma akdi ile devrettiği, davacı oğlu ile aralarında kırgınlık bulunduğu, uzun süreden beri görüşmedikleri gerekçesiyle asıl davanın reddine birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili, Mahkemenin asıl davanın reddine dair kararının hatalı olduğunu, mirasbırakanın bakım ihtiyacı olmadığı gibi iki ayrı bağımsız bölümün temlik edilmesini gerektirecek harcaması olmadığını, mirasbırakanın dava dışı taşınmazında Songül isimli kişinin bakıcı parası karşılığı kira vermeden oturduğunu, bu durumun davalının bakım akdini ifa etmediğini gösterdiğini, müvekkilinin mirasbırakan ile ilgilendiğini belirterek, asıl davanın reddine ilişkin kararın bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Kural olarak, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Mirasbırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/3.) numaralı paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.