Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4783 E. 2024/502 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından ileri sürülen irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla zilyetliğin kazanıldığı iddiasına dayalı olarak Hazine adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili talebinin kabulünün yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının aktif husumet ehliyetinin araştırılmaması, davacı tarafından kullanılan yerler ile zilyetliğin nasıl kazanıldığına dair eksik inceleme yapılması, taşınmazın ifrazına ilişkin kayıtların incelenmemesi ve mera araştırması yapılmaması gibi hususlar gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/5 E., 2021/95 K.

HÜKÜM : Kısmen Kabul

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacı; ... Köyü/Mahallesi’nde kain 111 ada 5 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfıyla Hazine adına tespit edildiğini, ancak davacının irsen intikal, hibe ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle taşınmazın yaklaşık 40 dönümlük kısmını kazandığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine temsilcisi; davanın reddini savunmuştur.

III. YARGILAMA SAFAHATİ VE MAHKEME KARARI

1- Kangal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.04.2016 tarih, 2015/534 Esas, 2016/239 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 111 ada 5 parsel içerisinde kalan ve bilirkişi raporunda (A) rumuzuyla gösterilen kısmın tapu kaydının iptaline ve bulunduğu adanın son parsel numarası verilerek davacı adına kayıt ve tesciline, kalan kısmın tapu maliki üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, verilen hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

2-Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesi’nin 24.09.2019 tarih, 2016/11498 Esas, 2019/5576 Karar sayılı kararıyla; hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, davacı tarafından kullanılan yerlerin fen bilirkişi raporunda (A), (B) ve (C) rumuzuyla gösterildiği ancak ziraatçi bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen yer yönünden 7-9 yıldır atıl olarak bırakıldığı hususunun belirtildiği, taşınmazın ne kadarlık kısmının, ne şekilde tasarruf edildiğinin açıklığa kavuşturulmadığı, mahalli bilirkişiler ile tanıkların soyut ve yetersiz beyanlarına dayanılarak karar verildiği, eksik araştırma ve inceleme yapıldığı gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ziraat bilirkişi kurulu raporunda (A1) harfi ile gösterilen alanda üzerinde hasadı yapılan son ürüne ait anız kalıntılarının olduğu ancak yer yer kuşburnu çalılıklarının denk gelmesi sebebiyle tam anlamıyla tarımsal faaliyetin yapılmadığı, belirli bir süre atıl kaldıktan sonra tekrar toprak işlemesi yapıldığının anlaşıldığı, (A2) ile gösterilen kısmın ise (A1) ile bütün olduğu, (B) ve (C) harfi ile gösterilen alanların ise mera alanlarının tipik özelliklerini taşıdığı, hava fotoğraflarının incelenmesinde 1957 yılında taşınmazlarda herhangi bir kullanımın olmadığı, 1973 yılında (A1) nolu alanda kullanım olduğu, (A2), (B) ve (C) nolu alanlarda ise herhangi bir kullanımın olmadığı, 2004 yılında (A1) nolu alanda tarımsal faaliyete yönelik herhangi bir çalışmanın olmadığı ancak önceki yıllardaki kullanımlardan dolayı sınırların mevcut olduğu, (A2), (B) ve (C) nolu alanlarda kullanımın olmadığı, 2011 yılında (A1) nolu alanda kullanımın olduğu, imar ve ihya işleminin tamamlandığı ve sınırlarının oluştuğu, (A2), (B) ve (C) nolu alanlarda ise kullanımın olmadığı, (A1) harfi ile gösterilen kısımda zilyetlikle edinim koşullarının sağlandığı ancak diğer alanlarda yasanın aradığı koşulların sağlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda (A1) harfiyle gösterilen 11.776,60 m2'lik kısmın davalı adına olan tapu kaydının iptal edilerek davacı adına aynı adanın son parsel numarası verilmek suretiyle tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın mevcut tapu malikleri üzerinde mevcut hisseleriyle bırakılmasına karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik inceleme ve araştırmayla karar verildiğini belirterek kararın hükmen bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713 üncü maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1. Mahkemece yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.

2. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacının aktif husumet ehliyetinin araştırılmadığı, mahalli bilirkişi beyanları arasındaki, taşınmazın davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığına ilişkin çelişkilerin giderilmediği, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün parsel sorgulama uygulamasındaki bilgilere taşınmazın 2018 yılında ifraz gördüğü ancak dosyaya buna ilişkin belgelerin temin edilmediği, ayrıca ifrazdan sonra oluşan bir kısım parsellerin sınırında mera bulunduğu anlaşılmasına rağmen mera araştırması yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

3-Kural olarak davacı sıfatı (aktif husumet ehliyeti) hakkın malikine, davalı sıfatı (pasif husumet ehliyeti) ise o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir.

Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacının taşınmazın kendisine nasıl geçtiğini ispat edemediği, yapılan araştırma ve incelemenin dosya kapsamına uygun düşmediği, davacının çekişmeli taşınmazın kendisine bayilerinden kaldığı iddiasıyla dava açtığı ancak davacı dışında başkaca mirasçıların bulunduğu, mirasçılardan sadece bir kişinin davaya muvaffakat verdiği, taşınmazın davacıya bırakıldığına dair somut beyanın olmadığı anlaşılmış olmasına rağmen Mahkemece bu hususun üzerinde durulmadığı gibi taksim neticesinde taşınmazlar davacıya intikal etmiş ise evvelinde kime ait olduğu, ne şekilde tasarruf edildiği,davacı lehine zilyetlik ile edinme koşullarının oluşup oluşmadığı hususları araştırılmamıştır.

Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, davacı tarafından taşınmazların kendisine isabet ettiğinin ileri sürüldüğü dikkate alınarak davacıya bu yöndeki iddiasını ispat hakkı tanınmalı, bu hususta göstereceği deliller toplanmalı, davacının bu yöndeki iddiasını ispat edememesi halinde aktif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmeli; davacı tarafından sözkonusu iddianın ispatlanması halinde ise gerekli araştırmalar yapılmalıdır.

3-Daha sonra, elverdiğince yaşlı, tarafsız ve yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile fen (teknik) bilirkişisi, 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, dava konusu parselin ifrazına ilişkin tüm kayıtlar Tapu Müdürlüğünden getirtilmelidir.

4.Yapılacak keşifte mera parseli ile taşınmaz arasında ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı belirlenmeli, taşınmazın kadim mera olup olmadığı hususu üzerinde durulmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın dava konusu yerin öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera niteliğinde olup olmadığı, geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden kime ne zaman ve ne şekilde intikal ettiği, kim tarafından ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildikleri hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellerin tespit tutanakları ve dayanaklarıyla denetlenmelidir.

5. 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulundan çekişmeli taşınmaz bölümünün niteliğiyle ilgili önceki ziraatçi bilirkişi raporunu da irdeler mahiyette ve dava konusu taşınmaz ile mera parselinin karşılaştırmalı biçimde toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlik bulunup bulunmadığı ve ekonomik amaca uygun zilyetlik varsa hangi tarihten beri ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü açıklattırılarak tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; çekişmeli taşınmazın öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmelidir.

6.3402 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesi uyarınca, adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların mirasbırakanları adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tespit ya da tescil edilip edilmediği Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğü ile Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup aynı Kanun'un 03.07.2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2 nci maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenmeli, Kanun'un getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.

Değinilen hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

22.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.