"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İstanbul Anadolu 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına dair verilen karara, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; verilen davanın kabulüne ilişkin karar, yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 22/11/2022 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ..... ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlandı, gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakan babaları ...’nın maliki olduğu 135 m2’lik bahçeli kargir ev niteliğindeki 904 ada 149 parsel sayılı taşınmazın tamamını 1980’lerin sonunda davalı oğlu .....ye satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı, bedelsiz ve muvazaalı olduğunu, kız çocuklarının dışlandığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, dava konusu taşınmazı bedeli karşılığında mirasbırakandan aldığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılması gündeme gelince işlem tarihinden 30 yıl geçmesine rağmen kötüniyetli dava açıldığını, muvazaa iddiasının yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 08/11/2018 tarihli ve 2017/311 E., 2018/434 K. sayılı kararıyla; iddiaların kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
2.1. Davacılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerekçesinin yetersiz olduğunu, dilekçeye ekli 01/08/2018 tarihli mirasbırakanın eşi Sebile'ye ait düzenleme şeklinde vasiyetnamede Sebile'nin, savunmada eşi mirasbırakan için çizilen olumsuz tablo ve sarfedilen sözler nedeniyle davalıyı mirasından ıskat ettiğini, muris muvazaasının açıkladıkları şekilde hem objektif hem de sübjektif unsurlarının somut olayda varolduğunu bildirerek kararın gerekçesine ilave yapılmak suretiyle davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik araştırma ile karar verildiğini, karara dayanak teşkil eden bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiğini, yargılama giderleri ve harcın hatalı hesaplandığını, davaya konu taşınmazın 1961 yılında mirasbırakan tarafından satın alındığını ve üzerinde iki odalı bir gecekondu inşa edildiğini, davalının büyük oranda kendisinin yaptırdığı 2. katta yaşamaya başladığını, sonraki yıllarda davalının arsa almak istemesi üzerine mirasbırakanın taşınmazı kendisine satabileceğini söylediğini, satış bedelinin bir kısmının satış tarihinde, bir kısmının da Saray ilçesinde bulunan taşınmazın ortaklığın giderilmesi yoluyla alımı sürecinde ödediğini, mirasbırakana yaptığı ödeme toplamının 260.000.000,00 ETL olduğunu, mirasbırakanın sürekli alkol ve sigara kullandığını, kötü alışkanlıklarını 1992 yılına kadar devam ettirdiğini, bilahare nefes darlığı, kalp yetmezliği, verem, koah gibi kronik hastalıklara düçar olduğunu, tüm tedavi masraflarının davalı tarafından karşılandığını, ailesi ile birlikte mirasbırakanın tedavisi ile ilgilendiklerini, davalının davacı kız kardeşlerinin de maddi manevi olarak yanlarında olduğunu, semenin mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet veya emek de olabileceğini, mal kaçırma iradesi bulunmadığını, 904 ada 13 parselin mirasbırakanın ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, mirasbırakanın babasından intikal eden taşınmazın satışından elde edilen geliri de mirasçıların paylaştığını, halen atalarından intikal eden taşınmazlarda pay sahibi olduğunu, yine mirasbırakana ait 1992 yılında satılan taşınmazın parasının da mirasçılar arasında pay edildiğini, davacı tanıklarının beyanlarının çelişkili ve maddi gerçekten uzak beyanlar olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20/02/2020 tarihli ve 2019/359 E., 2020/215 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın mal kaçırma amacının bulunmadığı, aksinin de davacı tarafça TMK’nın 6. ve HMK’nın 190. maddeleri uyarınca kanıtlanamadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince davacıların başvurusunun esastan reddine, 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2. maddesi gereğince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Dairenin 12/10/2021 tarihli ve 2020/1632 E., 2021/5438 K. sayılı kararıyla; ''...Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanlarından ve dosya içeriğinden, mirasbırakanın temlik tarihinde İETT kurumunda işçi olarak çalıştığı ve mal satmayı gerektirecek önemli bir ihtiyacının ya da borcunun bulunmadığı, o tarihlerde mirasbırakanın davacı kızlarının erken yaşta evlenmesine kızdığı, nüfus kayıtları incelendiğinde, gerçekten davacı ...’nın 19 yaşındayken 1983 yılında, diğer davacı ...’nin de 20 yaşındayken 29/08/1987 tarihinde evlendiği, mirasbırakanın da Nadide’nin evlenmesinden kısa süre sonra dava konusu taşınmazı davalı oğluna devrettiği, çekişmeli taşınmaz üzerinde üç katlı bir bina bulunduğu, devre rağmen mirasbırakanın dairelerden birinde oturmaya devam ettiği, zilyetliğin devredilmediği, yine üst katında da davalı ...’nin ikamet ettiği, mirasbırakan ve davalının aile apartmanında oturmaktan kaynaklanan daha iyi ilişkiler içinde bulunduğu, devir tarihinde mirasbırakanın, eşi Sebile ile geçimlerini sağlayarak birbirlerine baktıkları, davalının bir evlada yüklenen yükümlülükten daha ağır bir bakımının da bulunmadığı, mirasbırakanın terekesi gözetildiğinde de en önemli taşınmazını oğluna verdiği, olayların akışı değerlendirildiğinde mirasbırakanın erkek evladını kız evlatlarına yeğlediği, çekişmeli temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.'' gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
3. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 30/03/2022 tarihli ve 2021/2567 E., 2022/490 K. sayılı kararıyla; bozma kararında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın eksik ve hatalı olduğunu, tüm delillerinin toplanmadığını, davanın basit yargılama usulüne göre yürütüldüğünü, replik ve düplik dilekçesi hakkı tanınmadığını ve tahkikatın tamamlanacağı bildirilmeden ve sözlü yargılama için yeni gün verilmeden karar verildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, dava konusu satış işleminin bağış olduğunu ispata yarayacak hiçbir somut delil ve bulgu ortaya konulamadığını, dava konusu satış sözleşmesinde muris muvazaasının unsurlarının bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
6.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (V/2.) no.lu paragrafta yer verilen hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmasına, (V/3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün ONANMASINA, 03/09/2022 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davacılar vekili için 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 17.930,50 TL bakiye onama harcının hükmü temyiz eden davalıdan alınmasına, 22/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.