Logo

1. Hukuk Dairesi2022/4901 E. 2022/8583 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekaletname ile devredilen taşınmazın, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılan tapu iptali ve tescil davasının, taşınmazın devri nedeniyle tazminat davasına dönüşmesi üzerine vekilin ve alıcının sorumluluğunun kapsamı.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin, vekaletname ile verdiği yetkiyi vekil edenin yararı dışında kullanarak taşınmazı düşük bedelle devrettiğinin ve alıcının da bu durumdan haberdar olduğunun anlaşılması üzerine; vekilin vekalet görevini kötüye kullandığı ve alıcının da kötü niyetli olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonucunda; yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi;

I. DAVA

Davacı ..., dava konusu 25 parsel sayılı taşınmazdaki 18 nolu meskeninin davalı vekil Turhan tarafından diğer davalı ...'e satıldığını, yapılan işlemin gerek vekaletnamenin sahteliği gerekse vekaletnamenin hile ile alınıp kötüye kullanılması nedenleriyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiş; ölümüyle, mirasçıları davayı sürdürmüş, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın satılması üzerine 6100 sayılı HMK nın 125. maddesi uyarınca bedele hükmedilmesini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 12.07.2012 tarihli ve 2009/231 E., 2012/271 K. sayılı kararıyla; davacı ... yönünden husumet yokluğundan, diğer davacılar yönünden de esastan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Birinci Bozma Kararı

Dairenin 18.06.2013 tarihli ve 2012/12200 E., 2013/10185 K. sayılı kararıyla; “...vekaletnamenin sahteliği kanıtlanamadığından sahtecilik yönünden davanın reddinin doğru olduğu, ancak vekaletnamenin hile ile alınıp kötüye kullanıldığı iddiasının değerlendirilmediği" gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 19.10.2015 tarihli ve 2013/427 E., 2015/420 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. İkinci Bozma Kararı

Dairenin 28.02.2019 tarihli ve 2016/4412 E., 2019/1442 K. sayılı kararıyla; “...vekaletnamenin sahteliği kanıtlanamadığından sahtecilik yönünden davanın reddinin doğru olduğu, ancak vekaletnamenin hile ile alınıp kötüye kullanıldığı iddiasının değerlendirilmediği, davalı ... adına kayıtlı çekişmeli taşınmazın cebri ihale suretiyle 31.12.2013 tarihinde ... (müdahale talep eden) adına tescilinin yapıldığı; ...'ın da taşınmazı 02.04.2014 tarihinde yarı yarıya olmak üzere dava dışı ... ve ....isimli kişilere kayden sattığının anlaşıldığı, HMK'nın 125/1. maddesi gözetilerek gerekli usuli işlemlerin yerine getirilmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuştur.

6. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 19.11.2020 tarihli ve 2019/252 E., 2020/317 K. sayılı kararıyla; davacıların yolsuz tescil nedeniyle tapu iptali ve tescil talebinde bulundukları, taşınmazın devri nedeniyle davalarını tazminata dönüştürdükleri, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasıyla açılmış bir dava da bulunmadığı, yolsuz tescil ile ilgili açılan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

7. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Üçüncü Bozma Kararı

Dairenin 22.04.2021 tarihli ve 2021/1090 E., 2021/2508 K. sayılı kararıyla;“…Bilindiği gibi bozmaya uyan mahkemenin bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve orada gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır. Bu durumda bozmaya uyulmakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak olacağından artık mahkemece bozma gereklerini yerine getirme zorunluluğu doğar. Dairenin 18.6.2013 tarihli, uyulmasına karar verilen bozma ilamında açıkça “...vekâletnamenin hile ile alındığı ve kötüye kullanıldığı iddiası bakımından yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve değerlendirme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, davada yolsuz tescil hukuksal nedenine dayanıldığı, bu iddianın ispatlanamadığı vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanılmadığı gerekçesiyle iddianın araştırma ve değerlendirme dışı bırakılması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, davacı ...'in ölümüyle mirasçı sıfatını kazanan eşi Melahat yönünden davanın husumetten reddedilmesi de isabetsizdir.” denilmekle artık mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince işlem yapma zorunluluğu doğmuştur. Hal böyle olunca, vekaletnamenin hile ile alındığı iddiasının vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiasını da kapsadığı gözetilerek bozma ilamı gereğince araştırma ve inceleme yapılması gerekirken eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” gerekçesiyle bozulmuştur.

9. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.02.2022 tarihli ve 2021/327 E., 2022/49 K. sayılı kararıyla; vekil davalı ...’ın satış bedelini vekil edene ödediğini ispatlayamadığı, vekalet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle, tazminatın davalı ...’dan tahsiline, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

10. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

11. Temyiz Nedenleri

Davacılar vekili, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılar arasında el ve işbirliği bulunduğunu, dinlenen tanık beyanları, tüm dosya kapsamı, vekil Turhan hakkında benzer davaların oluşu, vekil edenin alkol bağımlılığı bulunması ve davalıların bu durumdan faydalanmak amacıyla birlikte hareket etmeleri nedeniyle, davalı ...’in iyiniyetli sayılmasının hatalı olduğunu, davalıların beyanlarının birbiriyle çeliştiğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

12. Gerekçe

12.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sahtecilik ve vekaletnamenin hile ile alınıp kötüye kullanıldığı iddialarına dayalı tapu iptali ve tescil, yargılama sırasında dava konusu taşınmazın satılması üzerine 6100 sayılı HMK nın 125. maddesi uyarınca bedel istemine ilişkindir.

12.2. İlgili Hukuk

12.2.1. Bilindiği üzere, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekâlet bağıtını düzenleyen hükümleri, vekâlet sözleşmesini büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayandırır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

Borçlar Kanunu'nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 390/2 maddesinde "vekil, müvekkiline karşı vekâleti hüsnüniyetle ifa ile mükelleftir..." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu gözardı etmek suretiyle makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin birinci fıkrası uyarınca sorumlu olur.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekâlet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekâlet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne varki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

12.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/9.) numaralı parağrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.

V. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına; kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.